27.bölüm

159 16 22
                                    

keyifli okumalar

Günlerdir kamera kayıtlarını incelemem ve dikkatli davranmam hiçbir işe yaramıyordu. Bir gariplik vardı fakat elle tutulur somut bir delil bulamıyordum bu görüntülerden bir sonuç çıkacağına olan inancım giderek azalıyordu.

Ezgi ile Yeşim arasında ne oluyorsa ikiside gizlemeyi başarıyorlardı.
Konuşmalar net olarak duyulmasa da Yeşim'in Ezgi'ye kötü bakışları, onu ezmesi konuşmaya gerek olmadan hissedilen ayrıntılardı.  Yeşim'i uyarmama rağmen hala ona verdiğim işleri bir şekilde Ezgi'ye veriyor olmasını bu kez kabullenmeyecektim.

Kolumdaki saati kontrol ettim Onur ve ortakları; Serhat Karacihan ve Rıfat Soyluer ile toplantımıza yarım saat  kalmıştı.  İlk kez ortaklığımızı duyuracak bir  reklam kampanyası için toplantı yapacaktık ve bu hayli gerginlik vericiydi.

İzlediğim son görüntülerde Yeşim'in Ezgi'ye elinde duran dosyayı fırlatmasını görmek, işten çıkarılması için elle tutulur bir gerekçeydi.
Sandalyemi sertçe geri itip ayağa kalktım. Yeşim'e babamın sevgilisi olmasının hiçbir ayrıcalık getirmeyeceğini bir şekilde anlatmalıydım.

Alt kata indiğimde amacım sadece gözlem yapmaktı. Asansörden çıkıp çalışanların görmeyeceği açıdayken duyduğum birkaç cümle adım atmama engel oldu. Geniş salonda Yeşim'in kendinden emin sesi yankılanıyordu.

"Ezgi hanım dosyaların 10 dakika önce masamda olması gerekiyordu!" Kaşlarım duyduğum cümle ile farkında olmadan çatıldı.  Ezgi'nin cevap vermesini bekledim, bekledim ve birkaç saniye daha bekledim ama olmadı. Ezgi ve Yeşim dışında yönetim katında çalışan 7 kişi daha vardı ve bu demek oluyordu ki Ezgi'yi insanların içinde küçük düşürmek gibi bir gayreti vardı.

Ama neden?

"Özür dilerim efendim." Ne! Nasıl yani? Ezgi'nin vereceği tek cevap bu muydu?

"Daha dikkatli olun. Masanıza geçebilirsiniz." Daha fazla dinlemek istemiyordum. Arkadaşım olması bir yana kimse benim çalışanıma bu şekilde küçük düşürücü bir üstünlük kuramazdı.

Beklediğim asansör girişinden çıkıp çalışanların görüş alanına girdiğim de birkaç kişinin dikkatini çekmiştim.
Ki buna Yeşim de dahil, gözleri korkuyla irileşti ve hemen kendini toparladı. Fakat Ezgi beni görmüyordu, nitekim başı hala yere eğik vaziyette masasına geçmişti.

"Yeşim hanım pantronculuk oyununuz bittiyse burada ne olduğunu açıklayın!"
Gözlerinde korkuyu hala görebiliyordum fakat hareketlerine yansıtmadan yavaşça ayağa kalktı. Adımlarıma oturduğu masasının önünde son verirken ne söyleyeceğini sakin fakat engel olmaya çalıştığım bir öfkeyle bekliyordum.

Ezgi benim arkadaşım olmasının dışında yönetim departmanının müdürüydü. Ve tabi asistanım gibi her toplantıda yanımdaydı, onun fikirlerine önem verirdim. Bu güne kadar şirket için vermiş olduğu gayreti göz ardı edemezdim.

"Elçin hanım, amacım pantronculuk oynamak değil. Ben şirketimizin prestijlini sarsmamak için çaba gösteriyorum. Ve Ezgi'nin bu kurumda çalışmak için uygun olmadığını düşünüyorum." Tedirgin olduğu konuya bodoslama girmesinden belliydi. 
Yalnız haddini aştığından haberi yoktu!..

"Demek şirketim için yeterli değil! Peki buna nasıl karar verdiniz?" Dediğim sıra Ezgi sessizliğini bozup masasından yavaşça kalktı.

"Elçin hanım, Yeşim haklı. İstifamı vermem  uygun olacaktır." Gözlerimin yanması etrafa saçtığım alevler yüzünden olmalıydı. Keza herkesin gözündeki korku belirgindi.

Asi Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin