23. bölüm

2.7K 118 222
                                    


Keyifli okumalar

"Nereye gidiyoruz?" Yemek için yakınlarda bir yere gideceğimizi zannederken uzun süren yolculuk huysuzlanmama sebep oluyordu.

"Kalabalık olmayan ve bizi kimsenin rahatsız edemeyeceği bir yere... Evime." Buda nerede çıktı!

"İşe geri dönmem gerekiyor biliyorsun." Yalan. Geri dönmem gerekmiyordu elbette.

"Gerekmiyor." Yoldan birkaç saniyeliğine ayırdığı gözlerini gözlerimle buluşturup tekrar konuştu.

"Benimde işlerim var fakat önceliğim sensin Elçin." Sözleri daha fazla konuşmamı gereksiz kılacak seviyedeydi. Bu kadar düşünceli olması iyi bir şeydi sanırsam.

Trafiğin yoğun olduğu saatler olmasına rağmen sükunetle araç kullanması dikkatimden kaçırabileceğim bir ayrıntı değildi.
Tanıştığım insanlarla kurduğum arkadaşça oluşan samimiyetin ilerlemesi, kendimce tuttuğum öfke kontrol sınavına tabiiydi.

Trafikte ve alışveriş de sakinliğini koruyamayan kişileri çevremde dahi bulundurmaktan kaçınıyordum.
Onur ise bu sınavı tek kelimeyle hasarsız atlatmıştı.
Kendisini süzdüğümün farkında olarak arada sırada bakışları üzerimde geziniyor, hemen ardından yola geri odaklanıyordu.
Sessiz hali kendimi tekrar o yerin altındaymışım ve Mervan olarak sadece beni izliyormuş hissi yaşatıyordu.
Bu garip bir şekilde heyecan vericiydi.

Sessizlik içinde geçen dakikaların sonunda birkaç köşkün bulunduğu tenha bir yere gelmiştik. Etrafta fazla yapı olmaması dikkat çekiciydi.

Bahçeyi boydan boya renklendiren çiçeklerin arasına adım attığımda Onur elini belime yerleştirip giriş kapısına doğru yönlendirdi.

Sadeliğin hüküm sürdüğü fazla eşyadan kaçınılarak dekore edilen salonda oyalanmadan mutfağa geçtiğimizde deri kaplamalı sandalyeyi çekerek oturmam için yer verdi.

"Bir şeyler içmek ister misin?"

"Hayır. Yemeği dışarıda yiyeceğimizi sanıyordum." Soruma karşılık sadece gülümserken dolabı açtı. Aldığı suyu bardağa doldurup birkaç adımda karşıma dikildi.
Elindeki bardağı masaya içmem için bıraktığında tekrar dolabın karşısına geçti.

"Yemeği ben hazırlayacağım. Senin için. Birlikte vakit geçiririz hemde beni daha iyi tanımış olursun." Dedi yüzünde ki buruk gülümseyişle. Alenen sabah ki sözlerime gönderme yapıyordu.

"Biraz abartıyor olabilir misin?"

"Abartmak mı?" Derken dolaptan aldığı birkaç poşeti tezgahın üzerine bırakıyordu.

"Haklısın sana dokunmak için acele ettim ve inan bana pişman değilim. En azından birbirimizi daha iyi tanıdıktan sonra dokunma fikri benim açımdan gereksiz bir ayrıntı olarak kalacaktı. Geleceğimizle ilgili planlarımı hiçbir şey değiştirmeyecek." Sözleri öyle kesin çıkıyordu ki sorgulamadan inanabilirdim.

"Hakkımda hiçbir şey bilmezken benimle bir yola çıkmayı nasıl göze alabilirsin?" Dedim.  Bu her ikimiz içinde sorgulanması gereken bir detaydı.

"Hadi ama Elçin, tanışalı birkaç gün olmuş gibi davranma lütfen." Arkası dönük vaziyette elindeki sebzeleri doğrarken bir yandan da ufak bir tencereye su ekliyordu.

"En azından gerçek ismini öğreneli az bir zaman oldu."

"Hakkımda bilmediğin birkaç şey dışında beni Mervan olarak da, Onur olarak da gayet iyi gözlemlediğine eminim. Öyle değil mi?" Derken yüzünde çapkın bir gülümsemeyle sırtını tezgaha döndü. Göz göze gelmiştik, fakat bu cevap vereceğim bir şey değildi.

Asi Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin