10. bölüm

1.7K 105 32
                                    

Açelya & Erhan

En mutlu olduğumuz anlarda insanın hayatı tepe taklak olabiliyormuş meğer. Genç kadın bunu bizzat yaşamıştı.

Okulunu bütün imkansızlıklarına rağmen üstün başarı göstererek bitirmiş, özel bir şirkette yazılım departmanında çalışıyordu. Ama o aşkı bir gün pizza yerken üzerine kolasını deviren bir sakar ile bulacağı aklının ucundan dahi geçmezdi. O sakar ki hiç özür dilememiş tüm nezaketsizliği ile,

'Zaten hava sıcak serinlemiş oldunuz işte fenamı.' demişti.

Açelya, 'kıyafetim mahvoldu!' derken sonunda kafasını ıslanmış kıyafetinden kaldırabilmişti.

'Şimdi kurur amma abarttınız.' diye alay eden adam ise genç kız ile göz göze gelmesi neye uğradığını şaşırmıştı.

Gözlerde başlayan ateşin kalbe ilerlemesiyle iki genç geri dönülmez bir aşkın içine balıklama atlamıştı. Nasıl olduğunu ikiside anlayamamıştı bile.

Sonrası mı?

Genç adam için sonrası yoktu. Sadece Açelya'sı vardı. Hayatını bu kadının ellerine verebileceğini daha o dakika anlamıştı.

Genç kız ise beyaz elbisesine dökülen kolayı adamın derin mavi gözlerine bakarken unutuvermişti. Hem serinlemişti de işte canım!

Genç kız aralarındaki neredeyse gözle görülecek raddeye gelen ekektiriğin akımından ürküp ceylanın aslandan kaçtığı gibi kaçmıştı.

Hayır, kaçmaya çalışmıştı. Karşısındaki adam alaylı sözlerine sinirlenen kadına tutulduğunu farkettiği an kaçmasına izin vermeyip 'Gelin hatamı telafi edeyim.' dedi.

Kız giderse,bir daha nasıl bir tesadüfle görüşeceklerdi ki? Ya da bir daha böyle bir tesadüf olur muydu? Genç adam işini hiçbir zaman şansa bırakmazdı. 'Gerek yok.' desede genç kızı dinlemedi.

'Hiç kimseye borçlu kalmak istemem ve size bir elbise borcum var.' dedi kızın narin ellerini büyük ellerine hapsederken. Genç kız daha ne olduğunu anlayamadan çıkış kapısına doğru sürüklenirken bu durumdan şikayetçi olmadan hatta yadırgamadan sadece arkadaşlarına el salladı.

En yakın mağazaya girdiklerindeyse genç adam elbiselerin neden bu kadar kısa üretildiğine bir türlü anlam veremedi. Neyse ki genç kız çok kısa bir elbise seçmemişti.

Seçseydi ne diyebilirdi ki?

Ne hakkı vardı? Birden en derinlerinde huzursuzluğu hissetti genç adam. Kıza evine bırakmayı teklif ettiğinde kız 'ben kendim giderim.' desede dinlemedi. Kararını vermişti bile.

Her zaman aceleciydi ya zaten.

Kız, adamın yanında göğüs kafesini yırtmak için uğraşan kalbini zorlukla zaptediyordu. Yol boyunca fazla konuşmadılar. Adamın adının Erhan olduğunu ve avukat olduğunu öğrendi Açelya.

'Ailenle mi yaşıyorsun?' dedi genç adam kızı evine bırakırken, Açelya ise bu soruya anlam veremese de sadece 'evet' demekle yetindi.

Araba iki katlı evin önünde durduğunda kız 'teşekkürler' diyip indi. Ardından ikinci defa kapı sesi duyduğunda arkasını dönmüştü ki yanına yaklaşan genç adamı farketti. Derdi neydi bu adamın.

'Neden geliyorsun?'

Sanki her zaman kızın evine geliyormuş gibi omuz silkti genç adam. 'Ailenle tanışacağım.' dedi 'Neden?' diye sordu Açelya gayri ihtiyari. 'Evleneceğim kızın ailesiyle tanışmalıyım diye düşündüm.' dedi adam Başarılı bir avukattı Erhan. Çabuk ve doğru kararlar vermesi de, mesleğinin getirisiydi belki. Bilinmez.

Asi Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin