7. bölüm

1.7K 110 57
                                    

Keyifli okumalar

Seyfo'nun geldiğini düşünürken, gelen en iyi adamı Argeş'ti. Hoş, farkeden birşey yoktu sonuçta hepsi çakal sürüsüydü.

Ardında duran iki çelimsiz herif içeri girmeden kapıyı üzerimize kapattı. içeriye hakim olan daimi loş ışığın aksine dışarıda yeni batmaya çabalayan bir güneş vardı. Gün ışığına bile hasret kalmıştım...

Hepimizin üzerinde iğrenç bakışlarını dolaştırdı. Kötü olmak için insan üstü çabası olduğu gözümden kaçmıyordu. Zira kaçırıldığımız gün bunu açıkça belli etmişti. Harekelterini Seyfo'nun gözüne sokarcasına sesli söylüyordu. Şuan da garip olansa bu kez yüzünde gözlerini çevreleyen bir maske vardı. Neden kıç kadar odaya girerken yüzünü gizleme ihtiyacı hissetmiş olsundu ki?

Argeş orta yaşlarda, sert ve erkeksi görüntüsünün yanısıra acımasızlık ta Seyfo ile yarışıyor gibiydi. Tahmini olarak belki yirmi dokuz, belki otuzlu yaşlarda olmalıydı. Gözlerine gelişi güzel geçirdiği kahverengi maske ise hayli cüsseli bedeninde eğreti duruyordu. Oda Mervan gibi hayvansı bir yapıya sahipti. Fakat çatık kaşları ve ruhsuz bakışları ürkütücüydü. Birkaç santim uzamış sakalları kumral tenini gizlemesini sağlıyordu. Kılık kıyafetlerinin bakımı okadar yerindeydi ki yüzündeki bu özensizlik bilerek sakal bıraktıklarını düşünmeme sebep oldu.

Mervan'a kısa ama soğuk bir bakış attı. Onu sevmiyor gibiydi, yada aralarında bir anlaşmazlık vardı, zira şu anda bakışlarındaki nefret elle tutulur cinstendi. Halbuki birkaç gün öncesine kadar bu bakışlara şahit olmamıştım. Anlaşıyor gibi görünüyorlardı.

Elindeki siyah naylon çöp poşetinin içinden çıkardığı ekmekleri köpeğe fırlatırcasına herkese dağıttı.

Bir kişi hariç. Ben!

Getirildiğimiz den beri çok konuşup göze batıyordum. Hiç birşey yapmasam, söylemesem de onların tekerine çomak sokmuştum bi kere. Bunun bedeli, öldürülene kadar dayak yemem olacaktı herhalde.

Öyle ya, buradaki kum torbası bendim.

Ağır adımlarla yanıma yaklaşınca kafamı hafif yere eğip gelecek tokat darbesine kendimi hazırladım.

Pikolojim bozudu.

Siyah ayakkabılar görüş alanıma girdiğinde kafamı kaldırmadım. Çenemi sert elleriyle kavrayıp yukarı doğru kaldırdı. İstemesem de göz göze gelmiştik!

"Duydum ki sesin güzelmiş."

"Eee?" dedim sesimin normal çıkmasına özen göstererek.

"Benim içinde bi şarkı söylersin artık!" dedi sert sesiyle. Sanırsın pavyonda konsomatris den şarkı istiyor, yavşak hetif!

Elbette ki amacı benim baş kaldırmam ve şiddete yer hazırlamaktı.
Vay uyanık vaay. Tabi daha keyif alarak vurmak istiyordu. Ben şarkı söylerken nasıl duyabilmiş di ki bu adam. Mervan'da dışarı çıkmamıştı!

Meraklı teyzeler gibi kapımı dinliyorlar acaba?

"Benim sesim kötüdür. Sen söylesene." dedim, yapmacık ve abartılı bir tavırla gözlerimi büyütüp.

Gözlerinden ateş saçacak gibi görünüyordu, yinede görünüşünün aksine korkutucu bir sakinlikte,

"Ben şarkı söylemeyi sevmem. ilgi alanıma canlı müzik aletleri giriyor... Kadınlar... istediğim kadını kendi yöntemlerimle güzel sesler çıkartabilecek kadar iyi bir müzisyenimdir. Göstermemi ister misin?" derken, dudakları kibirle yukarı kıvrıldı. İma ettiği pisliğe karşın ifademi değiştirmedim.

Asi Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin