40. bölüm

118 11 26
                                    

Keyifli okumalar


G

üçsüzdüm.. Deyim yerindeyse kolumu kıpırdatacak halim yoktu.
Bedenimin her bir milimi acı içindeydi.  Hayatımda belki de hiç olmadığım kadar acı çekiyordum. Nefes aldıkça sanki tüm iç organlarım eziliyor, acının kavurduğu sızlamalar kalbime kadar ulaşıyordu.

O lanet doktor müsvettelerinin söylediği gibi öleceğimi düşünmek istemiyordum! Buna inanmam bebeğimden vazgeçmem anlamına geldiğini biliyordum.

Onur'a yemekte olduğumu söyleyip geçiştirmeyi istemiyordum fakat hala ne tepki vereceğinden emin değildim.

Baba olmayı istediğini göstermese de bu habere sevinme ihtimali olmalıydı. İlimize ait bir bebeğe sevindirdi...

'Sevineceğine dair ufacık bir umudun olsaydı hamileliğini saklamazdın' diyen bir yanım vardı elbette.

Telefonu kenara bırakıp elimi usulca karnıma getirip okşadım. Henüz küçük bir tümsek oluşmamıştı bile.
Şuan için yapacak bir şey olmadığı için kolumdaki serum bitene kadar dinlenmeye devam ettim.

Doktorum ile son kez görüşüp hastaneden çıkarken bilmiş ihtiyarın tuhaf bakışlarını görmezden geldim. Halime acıyordu! Ama ben verdiğim karardan pişmanlık duymuyorum!

★★★


Neden bu kadar gergindim?
Onur yemeği hazırlamış fakat karşımda bambaşka biri gibi duruyordu. Geniş masanın  ucunda jilet gibi takım elbisesinin içinde yorgun haline rağmen muhteşem görünüyordu... Yalnız bakışlarında ki derinlik gerilim filmlerini aratmıyordu.

Tabağıma servis ettiği yemeğe baktığımda kaşlarını hafif kaldırdı.

"Beğenmedin mi yoksa?"Sesi etrafa yayılırken buzdan da soğuk bir etki bıraktı.

"Harika görünüyor." Diyerek cevaplarken sesim titredi..
Hadi ama! Bu adam benim kocam ve sadece sesindeki soğuk tını beni bu denli germemeliydi.

Yanağımda ki eti bıçakla kesip ağzıma attığımda kendimi gülümsemeye zorladım. Ortamın yumuşamasına ihtiyacım vardı.

"Günün nasıl geçti?"
Çiğnediğim lokmayı yutarken gözlerini bir an olsun üzerimden ayırmadı.

"Sıradan."  Bardağını belirgin kemikli parmaklarıyla sarıp sıktı, yavaşça havalandırıp ağzına götürdü. Sakin soluklar alırken gözlerini ayırmadan dudaklarına bir yudum su aldı. Korkutucu görünüyordu. Avına saldırmak isteyen bir kurt gibi beni analiz ediyodu...

Sustuğu bir şeyler vardı..

"Bi hayli yorgun görünüyorsun.." Gözleri vücudumu değil ruhumu görüyor gibiydi. Tedirgin edici!

"Evet. Biraz alışveriş yaptım." Dediğimde beni yakalamış gibi gözleri kısıldı.

"Fabrikada olacağını söylemiştin."
Lanet olsun, resmen yakalandım!

"Hmm. Evet. Fabrikadan sonra biraz alışveriş merkezine uğrayacak vaktim oldu." Diye toparlamaya çalıştım. Mimikleri dahi oynamadı.
Kendimi sorguda gibi hissediyordum.

"Peki." Sesindeki soğukluğun sebebi neydi? İçimi kemiren huzursuzlukla beraber yemeğimi bitirdim. Onur tabağıma göz gezdirdiğinde dudakları tehlikeli bir şekilde yukarı kıvrıldı.

"Elçin."Sanki ismim ilk defa dudaklarından dökülür gibi yabancıydı

Gözlerimi gözlerine odakladım. Hiçbir ifade yoktu. O gözlerde sanki bana ait hiçbir şey yoktu.

Asi Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin