36. bölüm

128 13 27
                                    

Keyifli okumalar

Herşeyden uzaklaşabileceğimiz bir balayı hazırlayan Onur kesinlikle iyi bir tercih yapmıştı.
Beni Hint Okyanusuna, turkuaz denizin tam ortasına getirmişti. Geceler boyunca benden gizli balayı planı yapmıştı ve bu konuda kesinlikle başarılıydı.

Geceleri sevgisini ruhuma ve bedenime dokunarak gösteriyor, gündüzleri ise Maldivler'de deniz, güneş ve kum döngüsünde huzurun tadını çıkartıyorduk.
Onur ise bambaşka bir yanını ortaya çıkartıp bol bol sörf yapmıştı.
Çocuksu ve eğlenceyi seven yanı ile ilk kez tanışıyordum ve bu halini sevmiştim doğrusu.

Ezgi'nin varlığına güvenerek İşlerimi düşünmüyor geçirdiğim güzel dakikaların tadını çıkarıyordum.

Tabi bu durum Onur'un oldukça hoşuna gidiyordu.
Eve geri döner dönmez sadece işimle ilgilenmeyeceğime dair sözler istiyordu. Bunun imkansız olduğunu ikimizde biliyorduk. Başarı ve çalışma insanın ruhuna bir kez dokununca devamını istemek kaçınılmazdı.

Bir ay süren balayı sonrası yeni güne geçici evimizde uyanmıştık.
Onur'un sabırsızlığı sebebiyle 1 hafta içinde evlenmiştik ve bu sebeple evlendikten sonra birlikte yaşayacağımız evin dekorasyonu ve eksiklerini tamamlayamamıştık.
Dolayısıyla yeni evimize taşınma işlemleri balayı sonrasına kalmıştı.
Ve bu konuda aceleci değildim.

İlk işim sabah erken kalkıp şirkete gitmekti. Onur ise ortakları ile İlay'ın kafesinde buluşacaktı yokluğu alınan kararları merak ediyordu. Israrla benimde gelmemi istemişti fakat bunun için zamanım yoktu.

Aracımı otoparka bıraktıktan sonra derin bir nefes aldım.
İşlerimin başında olmak kendimi enerjik hissettiriyordu.
Şirkete girdiğimde gelen tebrikleri kabul ederken gözlerim Ezgi'yi aradı. Gariptir ki ortalıkta yoktu. Odama gitmek için asansöre yöneldiğim sıra duyduğum ses ile duraksadım.

"Elçin hanım, babanız odasında sizi bekliyor."

Bu hiç normal değildi. Babam bugün kendi işlerinin başında olması gerekirken benim işlerime yardım ediyor olamazdı.
Aklıma gelen felaket senaryolarını def etmek için gözlerimi kapatıp başımı yavaşça iki yana salladım. Pek başarılı olduğum söylenemezdi doğrusu.

Balayında iken Ezgi'nin vermesi gereken bilgileri babam rapor veriyordu. Bu dikkatinden kaçmasa da işlerin aksamaması için olduğunu düşünmüştüm fakat şuan herşey yolunda gibi değildi.
Kapıyı bir kez tıklatıp cevap beklemeden içeri girdim.

"Haldun bey!" Espirili sesime aynı şekilde karşılık verdi.

"Güzel kızım! Hoş geldin." Suratında içten bir gülümseme belirdi.
Kolarını iki yana açtığında ilk önce çalışanların görme ihtimaline karşın kapıyı kapattım. Sonra da vakit kaybetmeden sarıldım.

Sarılmayı bırakıp babamın karşısındaki koltuğa otururken;

"Bu karşılama özlediğin için mi yoksa bilmem gereken bir şeyler mi var?" Dedim.
Aklımda beliren korku senaryolarının yerini bir an önce gerçekler almalıydı.

"Aslında bunu sana bir ay önce söylemem gerekiyordu, fakat balayını berbat etmek istemedim..." dediği anda aklımda beliren en kötü senaryoya doğru adım adım ilerlediğimizi anladım.

"Konu Ezgi ile ilgili değil mi?"

"Evet... Hafızası yerine geldi ve..." Yine sözlerini tamamlamasını bekleyemedim.

"Gitti mi?" Sorum karşısında afalladı.

"Üzgünüm Elçin. Bunu sana gittiği ilk gün haber verecektim ama Rıfat engel oldu. Haklıydı, tatilinizi berbat etmeyi bende mantıklı görmedim."
Adi pislik!

Asi Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin