28.bölüm

178 13 38
                                    

keyifli okumalar


Onur! Kendimi karşısında aciz  ve aynı zamanda güçlü hissettiğim tek kişiydi. Nasıl oluyordu da bu iki zıt duyguyu aynı anda bedenime toplamayı başarıyordu?
Gün boyu onun etkisine girmemek için verdiğim mücadeleyi birkaç saniye içinde yerle bir etmeyi başarmıştı.
Bedenime hükmediyor, irademi kullanmamı engelliyordu.

Toplantı sonrası Ezgi'ye öğle yemeğine karar verip odamda beklemesini istedikten sonra muhasebe deki bazı kontrollerimi yaptım. 
Konuşmamız gereken bir geçmiş vardı ve ben konuşmayı biraz olsun sakinleşmek için erteliyordum.

Odama geçtiğimde Ezgi koltuğunda eğreti oturuyordu. Özgüveni yerlerdeydi ve moralini yükseltmek için ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

"Ne yiyeceğiz?" Masamın üzerinde ki pizza kutusunu görmezden geldim.  Konuya bir yerden girmem gerekiyordu ve öğle yemeğini kaçırdığımı düşünürsek hayli acıkmıştım.

"Pizza. Uzun zamandır yemiyordun." Kesinlikle iyi bir seçimdi.

"Çok dikkatlisin." Derken koltuğuma geçip masamdaki kutuyu açtım ve bir dilimi alıp iştahla ısırdım. Ezgi halâ koltuğun ucunda rahatsız bir şekilde bekliyordu.

"Rahat otur Ezgi. Pizzam bitmeden konuşmayacağım." Yenilgiyle sırtını geriye yaslayıp sessizce  küçük bir ısırık aldı.
Öyle sessizdi ki sanki sevdiğim bir arkadaşımla değilde yabancı biriyle yemek yiyordum.
içeceğim den son yudumu aldığımda, Ezgi gözlerini dikkatle incelediği zeminden kaldırdı.  İştahı yoktu ve bir dilim pizza kesinlikle onun için yeterli değildi. Bazı zamanlar benim pizzama dadandığı bile olurdu sonuçta.
Şuan ne kadar acı çektiğini tahmin ediyordum.

"Elçin üzgünüm."

"Neden?" Benim özür dilemem gerekiyordu. O Yeşim cadalozu geçmiş bilgilerine durup dururken ulaşmış olamazdı, bu doğrudan babamı ve beni suçlu yapıyordu.

"Seni düşürdüğüm durum, hiç hoş değildi ve işten ayrılmam en doğrusu. Burada kalmam şirketin prestijini etkileyebilir. Hele ki reklam yayınlandığı da böyle bir haber duyulursa..." Kendini yargılayıp cezasını belirliyordu.

"Duyulmayacak. Emin ol.
Duyulmaması için elimden geleni yapacağım...
Ezgi, neden bunu kendine yapıyorsun?" Neden kendine suçluymuş gibi ceza veriyordu. Ve aynı şekilde başkalarının da kestiği cezalara boyun eğiyordu.

"Bilmiyorsun. Benim geçmişim..."  Ah hadi ama, hala herşeyi bildiğimin farkında değil miydi?
Ayrıca kimin geçmişi mükemmeldi ki?

"Kendine haksızlık etmeyi bırak artık Ezgi. 13 yaşında annesinin o pisliğe attığı bir çocuğu nasıl suçlamamı beklersin?" Gözlerinde biriken yaşlar isyan edercesine akmaya başladı.
Aklında geçmişin kabuslarının dolaştığı ortadaydı.

"Babam herkesin raporlarını veriyordu..." Dediğimde elinin tersiyle gözlerinden süzülmekte olan yaşı sildi.

"Hayranlık uyandıran bir geçmişin vardı." Dediğimde umutsuzca 'hıh' sesi çıkarttı. Söylediğime inanmak istemiyordu.

"13 yaşında o pislik evine kapatılıp,5 ayını türlü işkencelerle geçirmiş bir çocuk ve kurtultulduktan sonra kendine çizdiği yol. Kesinlikle takdir edilmesi gereken bir mücadele." Tecavüz kelimesini cümle içinde kullanmaktan kaçındım, bu kendini daha fazla rahatsız hissettirecekti.

Annesi hasta ruhlu bir kadındı ve babası ölünce kızını bir geneleve atmıştı. Ezgi'yi o pislik yuvasından kurtaran adam ise etraftaki dedikodulardan haberdar olup sırf o kızı kurtarmak için pislik yuvasına müşteri olarak gitmişti.

Asi Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin