18. bölüm

1.6K 105 61
                                    


Keyifli okumalar

"Geceyi burada mı geçirdiniz Elçin hanım?" Ezgi'nin hayret yüklü bakışlarına karşın, ifadesiz bakışlarla sadece,

"Evet." Demekle yetindim. Tüm bedenim yorgunluktan uyuşmuş, sabaha kadar ifadesiz kalmaktan mimiklerimi dahi oynatamayacak kadar yüz hatlarım donuklaşmıştı.

"Hiç uyumadan mı?" Diye sorgulamaya devam ettiğinde gözlerimi bilgisayar monitörünün, göz bebeklerime kadar siken ışığından kurtardım.

Kızarmış göz altları ilk dikkatimi çeken oldu. Uykusuz bir gece geçirdiği aşikardı. Fakat enerjisinin yüksekliği sesinin neşeli tonun dan belli oluyordu.

"Sende uykunu iyi almış gibi görünmüyorsun." Dedim samimiyetle. Mahcup bir ifadeyle başını yere eğdiğin de suratın da gördüğüm gülümseme hayatında bir erkek olduğunu düşündürdü. Oysa geçen gece bir sevgilisi olduğundan bahsetmemişti. Belkide gizlemek istiyordu.

Şirket içerisinde kimseyle lavbali olmaktan hoşlanmazdım. Fakat şuan iş saatleri içerisinde değildik. Ayrıca Ezgi, uzun zamandır, çalışan değil dostum olarak  gördüğüm tek kişiydi.

"Biraz dinlensen iyi olur." Konuyu değiştirmek istemesine engel olup biraz daha köşeye sıkıştırdım.

"Ne zamandır sevgilin var?" Ellerini nereye koyacağını bilemez bir halde çekingen tavırlarla bir birine sürttü.

"Yeni sayılır..." Demesine karşın aynı merakla bakmaya devam ettim. Boş atıp dolu tutmuştum.

"İki ay oluyor." Diyerek sözlerini tamamladığında şaşırdım.

"İki ay mı? Birde yeni sayılır diyorsun... Hiç farketmemiştim." Nasıl farkedemem ki. Elbette herkesin sevgilisi olabilirdi lakin konu Ezgi ise yanına bir erkeği yaklaştırması kolaylıkla alabileceği bir karar değildi.

"İşlere bu kadar gömülmüşken farketseydin büyük mucize olurdu." İğneleyici sözlerine rağmen suratında ki naif gülümseme kaybolmadı. Aynı samimiyetle karşılık verdim.

"Haklısın... Kim peki? Tanıyor muyum?"

"Tanıdığını zannetmiyorum. Hem uzun sürecek bir ilişki değil." Dediğinde biraz öncesine kadar mutlulukla ışıldayan gözleri, umutsuzluğun karanlığına büründü. Sebebini bilmeme rağmen sordum.

"Neden?"

"Nedeni önemli değil..." Derken başını yere eğdi. Tabi ki nedeni önemliydi. En azından kendine haksızlık etmemesi için nedeni büyük önem arz ediyordu.

"Ezgi, tatlım kaldır o bakışlarını yerden. Sen çevremde tanıdığım en güçlü kadınlardan birisin. Eminim hayatında ki adam her kimse senin ne kadar değerli olduğunu fark edecektir."

"Umarım..." Belli belirsiz çıkan sesi bu konuda ne kadar öz güvensiz olduğunu düşündürdü. Halbuki çalışma saatleri içerisinde otoriter ve kendine güveni tam bir kadındı. Bu kadar savunmasız olduğuna göre kesinlikle fena halde aşık olmuştu.

"Çalışmaya devam edecekseniz kahve getirmemi ister misin?"

"Bu çok iyi olur." Deyip diğer kağıdı gözden geçirmeye başladım.

"Ah gelirken vergi raporlarını getirir misin lütfen."

Bugün bol bol kahve içerek uykudan yoksun kalan vücudumu dinç tutmalıydım.
Aradan geçen saatler gözlerimin acı acı sızlayarak isyan etmesine kadar çalışarak ilerledi.

Saatime baktığımda 05:45 olduğunu görmek hayli şaşırtmıştı. İş çıkış saati ne çabuk gelmişti böyle. Öğle molasın da iken yediğim birkaç lokma ile durduğum gerçeğini de unutmamak gerek. Hareketsizlik ten kaskatı kesilen bacaklarımı uzatıp esnettim. Ayağa kalktığımda ise masanın üzerini harabeye çeviren dosyaları kolumun üzerine yerleştirip çaprazım da bulunan bölmeli dolaba alfabetik sıraya göre düzenleyip yerleştirdim.

Asi Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin