31.Bölüm

178 15 32
                                    

Keyifli okumalar


Sessiz geçen yol ve sessizlik eşliğinde ettiğimiz kahvaltı uykusuzluğuma iyi gelmiş olsa da, otele geri dönmek vücudumun ne kadar yorgun olduğunu tekrar hatırlattı. Odama geçip akşam olana kadar uyumak istiyor olsam da bu mümkün değildi. İşimin başında olmak bedenime ve ruhuma en iyi gelecekti.

Saatime tekrar baktım. Sanırım son zamanlardaki en garip alışkanlığım sürekli saatimi kontrol etmemdi. Kıyafetlerimi değiştirip hemen çıkmam gerekiyordu.
Asansörden çıkıp uzun koridorda ilerlediğimiz sıra Onur sessizliği bozmaya karar verdi.

"Şirkete gitmeyi düşünmüyorsun değil mi?" Ne söyleyeceğimi merak ediyordu. Belki de cevabı bildiği için gergindi. Suratında ki yorgunluğa rağmen huysuzluğu belirgindi.

"Gitmem gerekiyor. İptal edemeyeceğim bir toplantım var." Neredeyse odaya yaklaşmıştık.

"İptal edebileceğini biliyorum." Dediği sıra bileğimi tutup yürümeme engel oldu.
Önce bileğimi tutan iri parmaklarına ardından kararmış gözlerine baktım. Sinirliydi ve bu hiç hoşuma gitmiyordu. Oysa hastanedeyken tatlı tatlı ikna etmeye çalışıyordu şimdi ise gideceğime emin olduğu için gergindi ve bunu doğrudan yansıtıyordu.

"Evet. İstersem elbette iptal edebilirim. Ve ben istemiyorum." Derken gayet ciddi görünüyordum.

"Elçin. Lütfen beni zorlama. Zor bir gece geçirdin, dinlenmen gerekiyor. İşlerin biraz bekleyebilir." Sözleri her ne kadar düşünceli olsada sesindeki emir net ve kesindi.

"Beni yönlendirmen hoşuma gitmiyor."sözlerimle birlikte bileğimdeki eli tutuşunu sıkılaştırdı.

"Elçin!..." Sesi kontrolsüzce yükseldi. Kendini sakinleştirmek için aldığı derin nefesin ardından bileğimi saran parmaklarını serbest bıraktı, ve güçlü parmakları belime ulaştı. Bedenimi sertçe kendine çekip yapıştırdı.

"Bunu içeride konuşalım." Derken kurtulmama izin vermeden kendi odasına doğru çekiştirdi. Kapıyı açarken kulağıma doğru eğldi.

"Pencereler açık. Korkma." Verdiği bilgi sinirlerimi yatıştırmaya yetmedi.

"Onur. Lütfen bırak beni. Geç kalmak istemiyorum." Ne kadar kolları arasından kurtulmak istesem de mümkün görünmüyordu.

İçeri adım atar atmaz gevşeyen kollarından hışımla kurtuldum.

"Dinlenmek yada çalışmak, bunun kararını ben verebilirim! Sen değil!
Beni yönlendirmeyi bırak artık. Adıma alınan kararlardan nefret ediyorum. " Sesimi yükseltmemin sebebi vaktimin azalıyor olmasıydı. Bileğimdeki saate tekrar baktım.

"Bende tek gördüğün bu mu? Senin adına kararlar veren, bencilce istekleri için seni yönlendiren biri miyim?" Sesi yavaşça alçalırken gözlerini irileştirdi, çenesi kasılmıştı. Nasıl bir duygu karmaşası içinde olduğunu anlıyordum, yinede kendimi bir şekilde ifade etmem gerekiyordu.
Benim için çabaladığını görmek... Bundan nefret ediyordum. Eninde sonunda benden gidecek bir adamın benim için bu kadar düşünceli davranmasını kabullenemiyordum. Her söylediğinin aksini yapmak daha cazip geliyordu.

"Israrınla beni istediğini yapmaya zorluyorsun. Sebebi her ne olursa olsun bunu yapma." Söylediklerimi dinlemedi bile. Yorgun bakışları önce üzerimde gezindi. Ve hiç vakit kaybetmeden kapıya ilerledi. Ne yapacağını dikkatle izliyordum ki kapının üzerindeki anahtarı çevirip kilitledi. Ve kilidi çıkartıp ceketinin cebine koydu.

"Ne yaptığını sanıyorsun?" Bu kez şaşkın bakışların sahibi bendim. Zira kapıyı kilitlemesini beklemiyordum.

"Senin için doğru olanı." Derken üzerime doğru yürüdü, ben şaşkın bir şekilde ne yapacağını tahmin etmeye çalışırken Onur bileğimi kıvrak bir hareketle tutup saatimi çıkarttı ve cebine koydu.

Asi Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin