43. Bölüm

151 11 29
                                    

Keyifli okumalar

~~ Onur Korhan ~~

Ortamın sessizliğine rağmen zihnimde çığlıklar kopuyordu.
Sustuğum, içimde hapsettiğim sesleri artık bastırmakta güçlük çekiyorum.

Hayatta elbette hatalarım oldu, hemde çok. Ama hiçbiri karımın hayatını riske atacak kadar büyük değildi.
Ki büyük dahi olsa içimde derin yer kaplayacak kadar pişmanlık uyandırmazdı.

Kurtulmak için yalvardığı yatağa baktım. Zincirlerinden kurtarmam için ne kadar çırpınmıştı..
Ben hamileliğine son vermek için savaşırken O sadece ikimizden bir parçayı yaşatma derdindeydi.

İkimizde bencilce birbirimizi acıtmış, sonunda ikimizde yaralanmıştık.
Yardımcı kadına baktım. Bakışlarından halime acıdığı belliydi.

"Bana şekersiz bir kahve getirin, lütfen." Dedim. Sadece yalnız kalmak istiyordum.

"Peki Onur bey, hemen."
Giden kadının ardından gözlerim yere indi. Çok değil yaklaşık iki ay önce orada karımın bileğine taktığım zincirler vardı.

Ben ne ara sevdiğim kadını zincire vuracak kadar zalim olmuştum?

Ne ara bu kadar kontrol delisi hale geldim?

Elçin hastanede sonu bilinmez bir zaman diliminde kaybolmuşken zinciri hızla camdan dışarı atarak herşeyden kurtulmak, yaptıklarımı yok saymak istemiştim. Olmadı.  Soluksuz kalmanın ne demek olduğunu  tekrar tekrar anlıyordum.

O izbe yerden kurtulunca herşeyin mükemmel olacağına inanan aklımı sikeyim!

Hala karıma acı verecek kadar cani bir adamdım. Şartlar böyle gerektirdi diye kendimi yatıştırmsk istedim.

Sevdiğim kadını kurtarmıştım öyle ya!
Ama bunu acımasız bir yol izleyerek yapmam benim iyi bir insan olduğumu göstermezdi.

Yatağın dibine tekrar baktım.

Elimde silahı görür görmez benim hayatım için korkmuş, elindeki zincirlerin verdiği acıyı umursamadan bileklerini zorlayıp kendine zarar vermişti.

"Lanet olsun!" Gözlerime o gecenin hayaleti sirayet ediyordu.
Kanlar içinde yere yığılan karım...
Canından canı alınırken sırf benim için endişelenen karım...

Oysa bırakmalıydı, o güçlüydü.
Ben mi? O'nun olmadığı bir hayatı düşünemeyecek kadar güçsüzdüm.
Tek bir kurşun yetiyordu beynimi dağıtmaya..

Odaya girdiğim andan itibaren amacım Elçin ile vedalaşmaktı. Son gördüğüm sevdiğim kadının gözleri olmalıydı. Ama Elçin'in yere yığılmasıyla herşey alt üst oldu.
Düşünebildiğim tek şey karımı kurtarmak olmuştu.

Onu zincirlerden kurtarıp kucağıma alırken acıdan yaprak gibi titremesi... Lanet olsun, o acıyı kalbimde hissetmek. Korkunçtu.
Hastaneye gittiğimizde ise herşey daha beter hale gelmişti.
Doktorun söylediğine göre bebeğimize çoktan veda etmiştik.

Benim istediğim gibi!

Elçin tedavi altına alınmıştı. Karıma yapılan her müdahaleyi sorgulamış, söylenenlerden de bir bok anlamamıştım.
Elçin'in iyi olmadığını söyleyenleri anlamak zorunda değildim ya.

Hastane koridorlarında ne kadar kaldım. Kaç gün sabahladım bilmiyorum. En nihayetinde doktorun "karınızı görebilirsiniz" dediği ana kadar herşey karanlığın içindeki seslerden ibaretti.

Asi Tutsak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin