Ilk olarak tanışmayı öneriyorum. Bir aynanın karşısına geçtiğimi düşün ve karşında güler yüzlü esmer tenli, uzun kıvırcık saçlı, yeşil gözlü, 1.72 boyunda, 56 kilo bir kız düşün. Hayatı seven, ona asla kahır etmeyen, daıma umudu olan Yağmurdum. Mutluydum. Özetlersek çok uysal ve tatlı bir kızdım.
Ana okulu, ilk okul, orta okul derken, bir yıl sınıfta kaldım, ardından ise birçok arkadaş edindim. Bir zaman sonra çok yakın arkadaşlarım oldular, ayrılmaz bir beşli kurduk. Çokta abartmamalıyım, hepimizin birbirimizin dışında takıldığı başka arkadaşlarıda vardı. Kimse kimseye sırrını paylaşmazdı, ne biliyorsak birleştiğimizde birbirimizden duyuyorduk. Sır paylaşmak, sır tutamamak demekti, bunu biliyorduk, ne kadar birbirimizi tanıyor olsak ta, hiçbir zaman sırlarımızı paylaşmadık. Belkide o yüzden hiç kavga etmemiştik.
Bunun yanı sıra, dans ve basket belkide o zamanlar hayatımın tek anlamı olan bu iki spor'la aram çok iyidi, basket'te birçok madalya, dans konusunda ise kızlar ve birkaç arkadas'la beraber birçok kez birincilik kazanmıştık. Bizim için gurur vericiydi.
Lise son, tercih dönemi kritik dönemlerdi. Sonuç mu ? Muhteşem, iki arkadaşım ve ben mimarlığı kazanmıştık, diğer iki arkadaşımız ise sinema bölümünü. Müthiş olan ise okullarımızın yan yana oluşuydu. Her ne kadar büyümuş olsakta, hala beraber oluşumuz, bazılarını imrendiriyor, kimilerini ise kıskandırıyordu. Universitede'ki birinci yılımızda çok tedirgin olmuştuk ama sanırım sonrasında çok çabuk alıştık.
Dilersen, her şeyin başladığı o günlere gidip son bir defa anıları karıştırmak, unuttuklarımı kurcalamak istiyorum. Ve bunun için hayatıma benim penceremden bakmanı istiyorum.
Hayatımdaki değişiklikler çok fazla eskiye dayanmıyor. Iki yıl öncesine kadar ailemin küçük, komik, saf belkide masum kızları Yağmurdum.
Yaklaşık üç aydır 21 yaşındayım, ailemle Fransa da yaşıyorum. Babam Yaman, annem Sedef, abim Doğu ve ablam Deniz'le beraber yaşıyorum. Boğaz ailesi doğayı çok seviyor olsa gerek ki isimlerimizi bu denli düzenlemiş Doğu, Deniz, Yağmur ve ... neyse açıkçası bende seviyorum.
Bide köpeğimiz var Karabaş büyük bir Kangal köpeği epeydir bizimle, bahçede onun için düzenlenmiş büyük bir kulubesi var, onu burda yetiştirmek çok zor ama bahçemiz onun için yeterince büyük, koşa bilmesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Sahile yakın oturuyor olmamızın da onu sahiplenmemizde büyük bir etkisi oldu. Özelikle de abim ilgileniyor onunla, küçük yaşta kucağına alıp getirmişti onu eve, annemlerde eve girmemesi şartıyla onaylamışlardı onun gelişini. Abim ve ablamla pek yaş farkım yok, sanırım tek fark yıl içinde benim okuyor olmam, onların ise çalışıyor olması. O farkta pek yakında kapanacak.
Hep birlikte birleştiğimizde konuşulacak çok guzel konular buluruz. Ablamla sırlarımızı paylaşırız, abimle ise huy ve zevklerimizi, onun gözünde bir kızdan ziyade erkek kardeşiyim. Annemle günümüzü ve nefis yemeklerimizi, babamla ise fikirlerimizi, bir de tavla oynarız ki sorma. Kısaca mutlu bir aile, her koşulda birbirlerini koruyup kollayan bir aileyiz.
Burada herkesin eli ekmek tutuyor, herkes seçtigi meslekte çalışıyor ve sanırım bu ailemizi motive eden unsurlardan biri. Şirin bir evimiz, mutlu bir ailemiz var, etrafımızdaki insanlarda hep öyleler. Anlayacağın herkes gibi normal bir hayatımız var.
Neyse, bunların yanı sıra, kendimden bahsetmem gerekiyorsa, bundan sonra ne kadar önemli bunu bilmiyorum ama, yürümeyi çok severim, bazi sabahlar otobustekilerle merabalaşmamak için, sabahın erken saatlerinde sırf konuşmak zorunda kalmamak için okula yürüyerek giderim, haliyle sabah sporumu da yapmış olurum, sessizimdir, ama gerektiğinde çok konuşurum.
Lahanayı ve onunla yapılan yemekleri sevmem, ama lahana turşusuna, ve pırasaya bayılırım, birçok yemeği tadmadan yargılarım ve tattığım gün bu zamana kadar yemediğim için çok pişman olurum. Bizim evde sebze türü yemekler yapılır. Makarna, patates gibi yemekler ayda yılda çok nadir bir şekilde gelir sofraya. Evde kızartma yapıldığı gün « Yahu annemin başına taş mı düştü » deriz, anlayacağın durum o kadar kritik. Yani demek istediğim şu ki pek yağlı yemekler tüketmiyoruz. Ailece yiyeceğimiz yemek saatlerimiz vardır, sabah kahvaltısı ve akşam yemeği o saatlerde herkes sofrada olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yinede Sevdik
Teen FictionYinede Sevdik Yinede Sevdik, ölümün kıyısında bir kızın hayata son bakışını anlatan bir hikayedir, son gördüğü hafif bulutlu bir gökyüzü tıpkı hayatının gölgesi gibi gelip geçer gözlerinin önünden. Hadi gelin bu çetrefilli aşk hayatını birlikte okuy...