Bakış

4 0 0
                                        

Koskoca iki ay geldi geçti, okula gidip gelmeler, dersler, ödevler grup çalışmaları, dans, basket, vaktin nasıl geçtiğini fark etmiyordu insan. Hayat öyle hızlı akıp gidiyor ki, yaşamak buysa iliklerine kadar yaşıyoruz.

Dersler gün geçtikçe daha'da çok ilgimi çekmeye başlarken, mimariye daha da özen gösterir olmuştuk, küçük küçük maketlerden evler araziler hazırlanıyor, detaylar dikkate alınıyordu. Gün geçtikçe bu yönden de çok değiştiğimizi itiraf edebilirim, eskiden dikkat etmediğimiz bir çok şeyleri artık fark eder olduk. Üstelik bu değişiklik sadece mimari alanını kapsamıyor, okul dışında, yaşadıklarımız da da geçerliydi. Hayatın, doğanın detayları, yapılara bakış açımız, insanlar, kişilikleri, karakterleri ve hareketleri sanki her biri bir analiz konusuydu. Yavaş yavaş mantığım değişti, hatta dünyaya bakışım, eşyayı görüşüm, insanları anlayışım değişti.

Fark ettiğimiz detaylardan bahsetmişken, uzun zamandır Öykünün abisi Görkem dikkatimi çekiyordu. Kendisi basket maçının ilk dersinden beri, yapacak başka işi yokmuş gibi her Cumartesi öğlen kardeşini izlemeye geliyordu. Elbette insan kardeşine destek olur ama Öykü bunu isteyecek bir kız değil, Görkem de bir abi olarak her hafta gelmek zorunda değil. Doğu abim'de gelir ama sadece maç ve turnuva olduğu günlerde, ve ne biliyim bu bana yeterli geliyor, her hafta antrenmanlara uğraması beni tedirgin eder doğrusu.

Bu bazen huzursuz edici olabiliyor, sonuçta bu bir takım çalışması yeri geliyor azar işitiyoruz, yeri geliyor kavga ediyoruz, ve devamlı birinin izlediğini düşünmek beni rahatsız ediyor her ne kadar ders boyunca kalmıyor olsada. Bazen başlamadan önce uğruyor, bazende bitmeden önce geliyor, kimi zaman da kısa süreliğine gelip gidiyordu. Muhtemelen Öykü dışında izlemeye geldiği bir sevgilisi bile olabilir.

Belkide sadece abartıyorumdur, basketi çok seviyor yada kız kardeşine destek olmak için de geliyor olabilir, yada uzun vadede yan antrenör olmak gibi bir niyeti vardır kim bilir.

Maç sırasında bir iki kere kazandığımız da sesini duydum tribünlerden, ne zaman bir sayı atsak sevincini yansıtıyor'du bize, ıslık çalarak, alkışlayarak, bizi motive eden sözler söyleyerek, yada bir sayı kaybettiğimizde aynı şekilde tekrar bizi motive edercesine alkışladığını gördüm ve bu gerçekten çok doğal ve güzel bir his.
Hatta bir abi kardeş için gerçekten çok mutlu ve gurur verici birşey.
Doğu abimi hayal ettim böyle bir an, ama olmadı hayalimde bile adamın işi çıktı ve gelmedi.

Acaba Öykü hiç sorguluyor mu abisinin devamlı gelişini diye merak etmiyor değilim açıkçası.. Aman gelirse gelsin sadece birinin biz antrenman yaparken bizi izlemesinden hoşlanmıyorum.

Velhasıl kelam bugün de dersi bitirdik, bazı günler basket dersinden çıkınca hemen eve gitmiyorum, bugün de öyle bir gün. Alışkanlık haline getirdiğim kötü bir huyum var, bana göre huzur verici, rahatlatıcı, bazılarına göre ise saçma, değersiz bir ortam. Kızlarla vedalaştıktan sonra, eve gidiyormuş gibi yapıp oraya gidiyorum.

Bilen yok. Gören yok, bu kuytuya gelen yok.

Neden bilmiyorum ayaklarım beni hep kendiliğinden oraya götürüyor, böyle günlerde eve gidesim gelmiyordu, evden kaçmıyorum, evimi ve içindeki ailemi çok seviyorum ama okuldan ve kızlardan öte bir alanda, tek başına kalmak bazen iyi geliyor.
Yavaş yavaş yürürüm, köprü'nün ordan geçer, ayaklarımın beni böyle günlerde götürdüğü yere yani tren istasyonuna giderim. Bizim tren istasyonu işlektir, sadece sabah akşam işe yada okula gidip gelen insanların geçtiği bir istasyon değil. Baya baya dolup taşar, insanlar gelip gider, yoğun bir trafik olur. O yüzden seviyorum burayı, havaalanı gibi, her türlü insan var, ve her insanın farklı bir hikayesi var burda.

Yinede SevdikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin