Türkiye'ye gittik hep birlikte, cenaze için. Arkadaşımızın canını alan hava yollarıyla, tereddütsüz, koştur koştur cenazesine geldik. Bir kaç ay önce güle oynaya geçtiğimiz havaalanından, bir eksikle ve dinmeyen göz yaslarımızla geçtik bu sefer.
Cenazeleri çok kalabalık, bir o kadar da hüzün doluydu, tıpkı o gün, kapılarının önündeki gibi. İnsanlar yine toplanmış, yine üzgündü, ama bu sefer kimsenin yüzünde bir tebessüm yoktu, çünkü toprak aldığını geri vermiyor ve sen çok sevdiğinin üzerine toprak atmadığın sürece, el sallamalı vedaları ayrılık sanırsın.
Meğer o kara gün ebediyen vedalaşmışız, attığı bakış, son bakışı, attığımız kahkaha da, onunla mutlu olduğumuz son anmış.
Bu dünyadan ayrılırken herkesle helalleşmek de varmış kaderlerinde, tüm sevdiklerini bir arada görmek, herkesin aklında son bir gülüşle kalmak...
Bir buçuk ay gelip geçti hayatımızdan, Özlemin yokluğuna bir gün dahi alışamadığım koca bir buçuk ay.
Bir yerde okumuştum "Ölüm bir eve girince, sağ kalanları da biraz öldürüyor" demişti Peyami Safa, bunun ne demek olduğunu, Özlemi evden tabutla çıkarılırken görünce daha iyi anladım.
Ben o günden sonra toparlayamadım. Ondan, ilk defa bu kadar ayrı kaldım, ebediyen de kalacağımı bile bile, gidişini kabullenemedim. İlk defa her akşam ağlamak için bir sebebim oldu, onu kefene sarılmış bir şekilde gördüğüm anı hafızamdan silemedim. Bu benim ilk defa bir ölü görüşüm değil di elbette, son'da olmayacak'tı ama, onun tüm çizgilerini ezbere biliyorken o gün ifadesizce bakması beni çok etkiledi. Acım az da olsa dinmişti ama içinde bulunduğum eksiklik, aynı ilk gün ki gibiydi...Her şeye rağmen zaman, garip bir şekilde ilerlemeye devam ediyordu.
Şimdi bir yanımız eksik, ayrılık olmuş alışkanlık, ve hayat bir şekilde devam ediyor...Gülmek hâlâ garip geliyor mesela, sanki kahkaha atsam onun cansız bedenine saygısızlık edecekmişim gibi hissediyordum.Sesi her gün kulağımda çınlıyor sanki,
'Kızlar bensiz birşeyler mi planlıyorsunuz yoksa ?'
'Size söyleyecektim aslında , ama sizin de hoşunuza gider diye düşündüm ve sürpriz yapmak istedim'
Özlem yine her zaman yaptığı gibi emri vaki yapıp, hepimizi peşinden Türkiye'ye sürüklemeye başarmıştı yine.
Ölüme giderken bile herkesi şaşırtmayı başaran biriydi.İyileşmek gerek, düştüğün yerden kalkmayı bilmek gerek, çünkü hayat her şeye rağmen devam ediyor, bizimde artık önümüze bakmamız gerekiyor.
***
Toparlanmak gerek değil mi ?
Yatağımda oturmuş, sosyal medyada dolanırken Derin'in attığı bilmem kaçıncı mesajı okudum. Bir buçuk aydır neredeyse hergün bıkmadan, usanmadan yazdı. Hiç bir mesajına yanıt vermediğimi, hatta mesajlarını okuduğumu bildiği halde yazmaya devam etti. Bu çocuğun benden gerçek anlamda ne istediğini hala çözebilmiş değilim, insan hiç ona yazmayan, cevap vermeyen biri için bu kadar ısrarcı olur mu ?
Sahi o günün müzakeresini yapmadık seninle. Ölüm haberini öğrendiğimiz gün başım döndü demiştim ya, o gün yere yığılmışım, Görkem'de alıp beni eve getirmiş. Görkemin kucağında baygın bir halde kapıya gelince, Karabaş haliyle havlamış, babamlar da dışarı çıkıp beni almışlar. O gün ailemin Görkem'e diktiği o garip bakışları tahmin edebiliyorum.
Bizimkiler böyle şeylerden pek hoşlanmaz, ama aldığım duyumlara göre gerekli açıklamayı da yapmış, ee yanında da Öykü varmış. Zaten ölüm haberinden haberdarlarmış, bir kaç defa aramışlar ama sinemaya gittiğimiz için sesini kıstığım telefonu açmayı unuttuğum için ulaşamamışlar. Sonrası zaten uyku ilaçları, cenaze falan. Tabi bunları bir kaç hafta sonra ablamdan dinledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yinede Sevdik
Ficção AdolescenteYinede Sevdik Yinede Sevdik, ölümün kıyısında bir kızın hayata son bakışını anlatan bir hikayedir, son gördüğü hafif bulutlu bir gökyüzü tıpkı hayatının gölgesi gibi gelip geçer gözlerinin önünden. Hadi gelin bu çetrefilli aşk hayatını birlikte okuy...