Gözlerimi açar açmaz kendimce bir vücut sağlık kontrolü yaptım, ve iyi gibiydim, ağrım da yoktu. Iki gün geçmişti o günden bu yana, evde dinlendiğim, hatta okula gitmediğim iki koca gün.
Kendimi çok daha iyi, hatta toparlanmış hissediyordum, ama Cuma olduğumuz aklıma gelince bir düşünmedim değil. Hafta sonuna bir gün kala, okula tekrar başlamak gibi bir niyetim yoktu, ama birer saatlik iki dersim vardı, onları da kaçırmak hafta sonumu masa başında geçirmeme sebep olurdu. Belkide kafamın dağılması için evden çıkmak en iyisiydir diye düşündüm.
Ev ahalisi'de iyileştiğime ikna olmuş, hazırlanıp çıktığımı gördüklerinde ses çıkarmamışlardı.
Saat birde başlayacak olan ilk dersime yetişmiş hemen ardından ikincisinede katılmıştım.
Derslerden sonra Yakut'an aldığım notları ona geri vermek için anlaşmış, ders yapacağı sınıfın kapısında buluşacaktık. Bir önceki ders, birlikte olmadığımız için verememiştim, zaten o da iki ders arası servise gitmişti bilgisayarını almaya. Geçenlerde tamire bırakmıştı.
Gelen mesaj sesiyle tam sınıfının bulunduğu binaya girerken duraklayıp telefonumu cebimden çıkarıp kendime çevirdim.
Yakut
Otobus gecikti, bindim geliyorum, bineli baya oldu aslında, ama az gecikmeli olacak, çok özür diliyorum kuzusu hasta hasta bekletecem de seni, ama lazım biliyorsun.
Yağmur
Önemli değil beklerim, bende daha yeni çıkıyorum sınıftan.
Aslında varmıştım, ama ona vicdan yaptırmak istemedim. Telefonu cebime atıp etrafa bakındım. Sınıf kapısının önünde bekleyen diğer öğrencilerle iyice daralan koridorda onu beklemek için kendime yaslanacak müsait bir duvar aramaya başlamıştım ki, hemen bir tane bulup yerleştim, koridor ana baba günü gibiydi.
Yaslandığım duvarda rahatça beklerken, bilekliğimin bir anda yeri boylamasıyla hızla eğilip onu yerden aldım, kopçası kopmuş. Üzülsem de aldırmadım, beklerken kopan yerlerini pratik bir şekilde yeniden birbirlerine tutuşturdum, bu konuda çok becerikliyimdir, üstelik sevdiğim takılardan bir kusurla vazgeçmem.
"Eskisinden sağlam oldu."
Kendime yaptığım bu güzel övgüden hemen sonra onu bileğime takmaya çalıştım. Evde olsam bunu bir dolap rafı yardımıyla şıp diye yapardım, ama şu an ardımdaki duvardan başka desteğim yoktu, bir koridorda da bunu yapma isteğim hiç yoktu. Nasıl olsa vaktim böldü Yakutu beklerken denerim olmazsa ondan rica ederim diye düşündüm.
Tam kıvrına kıvrına bileğime takmaya çalışıyordum ki karşımda duraksayan birinin ayaklarını görünce başımı kaldırmak istedim, çünkü kim olduğunu ayaklarından çıkaramadım, bir erkek'ti bunun farkındaydım, fakat o kadar yakındı ki, başımı kaldırdığım anda göz göze gelmekten korktum, ya Derin'se ?
Karşımda duran kişi ellerini koluma, yani bileğime uzatıp bilekliği alıp takınca bir hışımla kaldırdım başımı, zaten o erkeksi kendine has kokusundan anlamalıydım kim olduğunu.
Başımı kaldırdığım anda kesişti bakışlarımız, hemen ardından gözlerini tekrar bileğime çevirince bende aynısı yaptım, takıp gülümsedi.
« Görkem »
« Selam, nasılsın ? »
Içten bir gülümsemesi vardı, insanın karnını ağrıtan, içinde kelebekler uçuşturan, masum bir gülüş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yinede Sevdik
Novela JuvenilYinede Sevdik Yinede Sevdik, ölümün kıyısında bir kızın hayata son bakışını anlatan bir hikayedir, son gördüğü hafif bulutlu bir gökyüzü tıpkı hayatının gölgesi gibi gelip geçer gözlerinin önünden. Hadi gelin bu çetrefilli aşk hayatını birlikte okuy...