🎶 Yıldızlardan Düştük - Aklındakiyle Öleceksin
🎶 Boramess - Bu Bizim Şarkımız
🎶 Zemin Kat - Sana Benzeyen Her Şeye
🎶 Kendimden Hallice - Unutulmayan Biri Hep Vardır
🎸
2 Yıl Sonra
"Sen söyleme, ben anlarım ah bakışların hayatımın nakaratı. Ah avazım çıkar da gelir göz yaşlarım, elimden kayıp gider bak en güzel yaşlarım." Kampüsten çıkıp durağa doğru ilerlerken denk geldiğim grubun solisti yanındaki arkadaşlarıyla birlikte şarkıyı söylüyordu. Titremeye başlayan dudağımı ısırarak engel olmaya çalıştım. Ankara'ya yeniden kış gelmişti, bu yüzden serin bir hava vardı. Özellikle şu son haftalarda doğru düzgün güneş yüzü görmediğimi bile söyleyebilirdim.
Telefonuma taktığım kulaklığı iyice kulağıma yerleştirip çalma listelerinden birine girdim. Üniversitenin ağaçlı yoluna kasvetli bir hava hakimdi. Gün içinde esen rüzgârın yere düşürdüğü turuncu yapraklar insanların her adımında oradan oraya sürükleniyor, kendilerine belirsiz bir rota çiziyorlardı. Ufak iç çekişimle ciğerlerimde dolanan oksijen vücudumu bir anlığına titretse de rahatsız olmadım, aksine hoşuma gitti.
Sırtımdaki boş sayılabilecek çantamı düzelttim. Üniversitenin ilk aylarıydı. Hacettepe Üniversitesi'de beslenme ve diyetetik okuyordum. Özellikle seçtiğim bir bölüm değildi, puanımın yettikleri arasından gözüme en iyi gelen bölüm buydu. Dört yıllık üniversite sonunda diyetisyen unvanı alabiliyordum ve her geçen gün obezitenin yaygınlaştığı bu gezegende iş imkânı bulabilmem şaşılacak şey olmazdı.
Ankara ayazına rağmen üzerimde ince bir sweat ile kapüşonlu vardı. Bir süre öncesine kadar bu soğukta beni şikâyet etmeden ısıtacak biri varken artık yoktu ve ben o günden sonra hiç ısınamamaştım.
On-on beş dakika sonra yürüyüş yolunun önüne geldiğimde içine girmek yerine cadde kısmındaki kaldırımdan yürümeyi tercih ettim. Zamanında orada iyi anılar biriktirmiş olabilirdim fakat her iyi anı mutlu hissettirmezdi. Bazı anlar olurdu ki eskiden mutluluktan ağladığınız zamanları şimdi ağlayarak hatırlardınız. Boşluğa bakınca gözlerinizi doldurur, aniden dalıp gitmenize sebep olurdu. İnsanlar da öyleydi.
Bir insan, başka bir insanı okyanusların en derinine götürebilirdi. Ve bunu gerçekten denize girmenize gerek kalmadan yapardı. O okyanusta sizi boğabilir, kurtarabilir veya her ikisini aynı anda yapabilirdi.
Beni kısa bir anlığına girdiğim hayal dünyamdan ayıran şey, ne ara geldiğini fark etmediğim arabanın epey yüksek korna sesi olurken başka bir güç tarafından hızlıca karşıya geçirilmem birkaç saniye içinde olmuştu. Kirpiklerimi şaşkınca kırpıştırıp karşımda duran, boy uzunluğundan dolayı göğsüyle bakıştığım adamın yüzüne çevirdim bakışlarımı. Dudaklarımdan çıkan titrek nefesim aramızdaki mesafeye buhar halinde yayıldı. Usulca kulağımda çalmaya devam eden şarkıyı durdurdum ve kulaklığımı çıkardım.
"Dikkat et," dedi buz mavisiyle grinin karışımı olan gözleri vücudumda kısa bir anlığına hasar kontrolü yaparken. "Bir dahakine bu kadar şanslı olmayabilirsin."
Erkeklerin eyvallah derken salladıkları gibi salladım başımı. "Teşekkür ederim," Derin bir nefes aldım. Son altı aydır kafeye gelip her gün kahve içen adamdı. Son bir haftadır görmüyordum. İlk geldiği aylar pürüzsüz olan yüzünde kirli sakallar, sus çizgisinde ise kısa bıyıklar vardı. Epey olgun göstermişti onu. Zaten ettiğimiz normal sohbet sonucunda az çok tanışık sayılıyorduk. Adının Melih olduğunu öğrenmiştim, bizim üniversitede tıp okuyordu. Aramızda 2-3 yaş kadar vardı. Ben yeni 21 olacaktım, onun ise 23 olmasına bir aydan az vardı. "İyi misin?" derken kolumdaki nazik tutuşu sayesinde biraz yana kayıp gelip geçen insanlara alan açmıştım. "Epeydir göremedim seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
müzisyen•texting ✓
ChickLit•texting, tamamlandı. @müzisyen: Ben seni, sen olduğun için seviyorum Aden. @müzisyen: 4 yıllık duvarlarını da seviyorum. @müzisyen: Birlikte o duvarların arasından çiçekler açtıracağız :') *** Şimşekler çaktı, yağmur yağdı, o yağmurlar karlara dönü...