BÖLÜM 19

5.2K 272 12
                                    


Annem bazasının içini düzenlememi istemişti sabah. Tüm eşyaları çıkarmış, içini silmiş ve sonra düzenli bir şekilde yerine koymuştum eşyaları. Ama elime tozlu bir kutu geldiğinde meraklanmadan duramamıştım. Kutunun içini açıp çıkarmıştım içindekileri. Babamın anneme yazdığı birkaç aşk mektubu çıkmıştı ilk başta önüme. Babamın romantik kişiliğini çokça yansıttığı görülüyordu. Takılar da vardı içinde kutunun. Galiba annemin yeni gelin olduğu zamanlardandı. Çok güzeldiler. Kutunun en altından ise bir sürü fotoğraf çıkmıştı. Annemin gençlik fotoğrafları çok güzeldi. Verdiği pozlar da şimdinin cringe pozlarıydı ama onda çok tatlı durmuştu. Babamla olan fotoğrafları çoktu. Sürekli sarılarak fotoğraf çektirmişlerdi. Benim fotoğraflarım ise tam bir fiyaskoydu. Her fotoğrafta kırmızı görmüş boğa gibi ekrana bakıyordum. Ama beni asıl şaşırtan Ural Kerim'in de olduğu fotoğraflardı. Bizim elimizde de olduğundan haberim yoktu. Bu yüzden resimlerin fotoğraflarını çekip odama gelmiştim. Çektiğim fotoğrafları Ural Kerim'e gönderdermemin üzerinden bir saat geçmişti ki yazmıştı.


Ural Kerim: Sen nereden buldun bunları?

Serenay: Tamamen tesadüf.

Ural Kerim: Yine ağlıyorum, 😂

Serenay: O günü hatırladım.
Serenay: Orada sana sümüklü diye bağırıyorum.

Ural Kerim: Evet ben de hatırlıyorum.

Serenay: Acaba niye ağlıyordun yine?

Ural Kerim: Annem sana abla dememi istemişti.
Ural Kerim: Ben de demeyeceğim diye ağlamaya başladım.

Serenay: Ah yavrum, ne büyük dertler görmüşsün küçücük yaşlarında.

Ural Kerim: Çok zordu...

Serenay: Şu evin önünde çekildiğimiz fotoğrafa bak.
Serenay: Nasıl yapışmışsın koluma.

Ural Kerim: Bir tane Ahmet vardı.
Ural Kerim: Şerefsizin boyu çok uzundu.
Ural Kerim: Sen yanına gelecekten kafama bir vurdu bizim eve uçtum resmen.
Ural Kerim: Sen de onun kafasına vurmuştun, sonra da beni kolunun altına almıştın.
Ural Kerim: Ben de ona bakarak 'Oh canıma desin.' falan yapıyordum ahash
Ural Kerim: Serenay yokken sıkıştıracağım seni dedi ama taşındılar.

Serenay: Ulan Ural Kerim.
Serenay: Gülmekten karnım ağrıdı.
Serenay: Sen ne çirkef bir çocuktun öyle ya.

Ural Kerim: Ayıp oluyor yalnız.

Serenay: Yav ne ayıbı.
Serenay: Mahallede pavyon işleten adamı görünce büyüyünce pavyon açacağım diye koymuştun aklına.
Serenay: Beraber açalım demiştin hatta bana.

Ural Kerim: Büyük hayalimdi.
Ural Kerim: Ama doğru yolu buldum bak polisim şimdi.

Serenay: O çocuk nasıl böyle değişti şaşkınım doğrusu.
Serenay: Boyun da uzamış, küçücük bir şeydin sen.

Ural Kerim: Ben kısa değildim sen çok uzundun.

Serenay: E niye yaşıtlarının yanında cüce gibi kalıyordun o zaman.

Ural Kerim: Tamam biraz kısaydım ama çok da değil yani.

Serenay: Şimdi kaçsın?

Ural Kerim: Bir seksen beş.

Serenay: Güzel uzamışsın.

Ural Kerim: Ergenlikte bir an da attım boy.
Ural Kerim: Saçım da çok uzundu hatırlıyor musun?

Serenay: Evet.

Ural Kerim: Ama sonra onları da kestirdim. Liseye geçtiğimde.

Serenay: Hiç vazgeçmeyeceğini düşünürüm saçlarından.

Ural Kerim: Vazgeçtiğim şeylerin en az acıtanı.

Serenay: Çocukken pavyon açmak isteyen birine göre fazla içten konuştun.

Ural Kerim: Ne de olsa artık çocuk değilim.
Ural Kerim: Sürekli ağlayan, istedikleri olamayınca mızmızlanan, sürekli ilgi bekleyen o deli çocuk değilim.

Serenay: Yerine çok daha beyefendi birisi gelmiş.

Ural Kerim: Teşekkür ederim.
Ural Kerim: Küçükken sana hep hanım hanımcık kız derlerdi.
Ural Kerim: Bana da beyefendi olmak şart oldu.

Serenay: Benimle ne alakası var?

Ural Kerim: Seninle çok alakası var.

Serenay: Peki.
Serenay: Görüşürüz o zaman.

Ural Kerim: Görüşelim. 

Ne Yaptın Serenay? - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin