"İyi akşamlar sevgilim. İçeri davet etmeyecek misin?"
Şansımın en az olduğu günün aldatıldığımı öğrendiğim gün olduğunu düşünürdüm. Şimdiyse fikrim değişmişti. Kesinlikle bu
gündü."Ural Kerim." diye fısıldadım şaşkınlıkla. "Burada ne işin var?"
Ural Kerim alaycı bir surat ifadesiyle tek kaşını yukarı kaldırdı. "Siz davet ettiniz ya Serenay. Unuttun herhalde."
Bu çocuk kesinlikle benimle dalga geçiyordu. Devamında ise ayakkabılarını hızlıca çıkarıp içeri girdi. "Misafirler salonda mı? Tanışalım hemen."
Hızlıca dibine girip kolunu tuttum. "Ne yapıyorsun? Konuşmamış mıydık seninle?"
Başını iki yana salladı. "Konuştuk ve gelmeye karar verdim. Sevgilimi görücüsüyle yalnız bırakacak değildim ya."Sanki çok normal bir şeyden bahseder gibi duruyordu. Salonun kapısını açıp içeri girerken de gayet rahattı. Ben ise onun arkasında durmuş olacakları düşünüyordum.
Açılan kapı ardındaki herkes birden bize dönmüştü. Annem ve teyzem şaşkınlıkla bakıyordu. Babam büyük ihtimalle tanımamıştı onu. Misafirler ise pek meraklı duruyordu. Tek bir kişi hariç. O çocuk sadece Kardelen'e bakıyordu.
"Cümleten hayırlı akşamlar."
Ural Kerim selamını verip kocaman gülümserken annem ve babam ayağa kalktı. Ural Kerim ise önce annemin sonra da babamın elini öptü. "Sizi gördüğüme sevindim İlhan amca. Uzun zaman olmuştu." dedi babama bakarak.
Babam ise sanki o an anlamış gibi kaşlarını çatarak bana baktı. Dudağımı ısırıp omuz silktim. Onları bu şekilde tanıştırmak aklımın ucundan bile geçmezdi.
"Hoş bulduk." dedi babam yarım ağız. Şu an büyük ihtimalle neden burada olduğunu sorguluyordu.
Ural Kerim bu sefer de misafirlere döndü. "Başka misafirleriniz de mi vardı? Hoş geldiniz siz de."
Sanki hiç haberi yokmuş gibi davranıyordu. Bugün buradan bir sıkıntı olmadan çıkarsak daha da hiçbir şeyden korkmazdım. Babamın gerginliğini yüzünden okuyabiliyordum. Annem mahçup duruyordu. Teyzem ise sırıtıyordu alttan alttan. "Geç otur şöyle ayakta kaldın. Çay ister misin oğlum?" diye sordu annem.
Ural Kerim başını sallayıp koltuğa oturdu. Ve tam da o çocuğun karşısına oturmuştu. Onu çaktırmadan süzüp çekti gözlerini.
"Hanımın oğlum dediğine göre aileden birisi galiba. Serenay tek çocuk diye biliyordum. Kardeşi mi varmış?"
İşte şimdi sıçmıştım. Daha ilk saniyeden onun kim olduğunu sormaları mı gerekiyordu gerçekten? Ben ne cevap vereceğimi düşünürken Ural Kerim'den şuh bir kahkaha yükseldi.
Babam ve ben ona şaşkınlıkla bakıyorduk. Gülüşü durduğunda gözleri direkt Hamdi amcaya döndü. "Biliyor musunuz? Küçükken de kardeş olduğumuzu söyleyenler olurdu. Ama o zamanlar çok sinirlenirdim. Hatta o kadar sinirlenirdim ki taşlardım insanları. Çocukluk işte, şimdi ise çok gülüyorum."
Gözlerim şokla aralanmıştı. "Çocukluk arkadaşı mısınız?" dedi Hamdi amca. Ne olduğumuzu öğrenmeden bırakmayacaktı.
"Ya öyleydik." dedi Ural Kerim. Ardından bana bakıp gülümsedi.
"Çocukken arkadaş falan değildiniz. Sen küçük ağlak bir çocuktun. Serenay'da sana ablalık eden bir kızdı sadece."
Ural Kerim'in yüzü babama döndüğünde birden asılmıştı. Babam neden birden böyle bir şey söylemişti anlamamıştım. Zaten ben bugün kimseyi anlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Yaptın Serenay? - Yarı Texting
General FictionAykırı kız Serenay ve muhafazakar bir ailenin mülayim çocuğu Ural Kerim. BU HİKAYE 17/ 08/ 2022 TARİHİNDE YAYIMLANMIŞTIR. Bölümler kısa aralıklarla gelecektir.