BÖLÜM 35

2.8K 231 15
                                    



Aşağıdan gürültüler gelirken gözlerimi zorlukla aralayıp saate baktım. Daha on birdi. Evde sekiz kadın olunca dedikodunun dibini de buluyorduk elbet. Ama bunu sabahın köründe yapmak zorunda mıydılar? Yerimden kalkmadan önce sosyal medyaya girip biraz gezinmeye karar verdim. Girdiğim an karşıma Ural Kerim'in yeni attığı fotoğraf çıkmıştı. Sabah saatlerinde attığı fotoğrafta bir bankta oturmuş ve yarım ağız sırıtmıştı. Fotoğrafı yakınlaştırıp yüzünü inceledim. Gerçekten çok hoş görünüyordu. Açıkcası Ural Kerim'in farklı bir aurası vardı bence. Sadece duruyor ve çekici görünüyordu. Fotoğrafı eski haline getirdiğimde bir ayrıntı fark ettim. Fotoğrafı çeken kişiyi de aşağıya etiketlemişti. Kızın profiline girdiğimde gizli olduğunu görüp geri çıktım. Nedense kim olduğuna dair bir merak sarmıştı içimi. Fotoğrafın yorum kısmında da vardı aynı kız. Fotoğrafın altına bazı emojileri bırakmıştı. Ural Kerim ise karşılık olarak bir sincap emojisiyle cevap vermişti. Şimdi anlaşılmıştı kızın kim olduğu. Tokalarımı beğenip Ural Kerim'e trip atan kızdı bu. İçimi saran tatsız duyguya engel olamadım. Yerimden kalkıp banyoya gittim, elime yüzüme bir su çarpıp kuruladıktan sonra aynı hızla mutfağa yürüdüm. Acıkmıştım iyice. İçerideki cümbüşün sebebi bir dedikodu muydu yoksa kavga mı ediyorlardı merak etmiştim. İçeri girdiğimde ise bambaşka bir senaryo vardı karşımda. Ural Kerim masada oturmuş bizimkilerle sohbet ediyordu. 

"Günaydın." dedim şaşkınlıkla. Ancak o zaman fark ettiler beni. Ural Kerim oturduğu yerden ayağa kalktı hızla. 

"Güzeli- Serenay, günaydın." 

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülememeye çalıştım. Teyzem "güzelim mi?" derken annem eline vurdu hızla. Bu sus demekti. Ama sonrasında çekileceğim sorguyu tahmin edebiliyordum. 

"Sen ne yapıyorsun bu saatte burada?" dedim konuyu değiştirmek adına. 

"Niye, beni gördüğüne sevinmedin mi?" diye sordu. Yüzündeki hafif sırıtış dün geceye bir ima gibiydi. 

"Yoo, gayet memnunum." diyerek dudaklarımı büzdüm. Kapı tarafında olan sandalyeye otururken ortam biraz sessizdi. Çünkü aramızdaki ufak flörtün farkına varmışlardı. Şimdilik umurumda değildi. İçimden geldiği gibi davranıyordum. 

Kahvaltının geri kalanında ben yemek yerken onlar sohbet etmişti. Çok aç olduğum için sadece tabağıma odaklanmıştım. Banyoya kadar gidip dişlerimi fırçalayıp geri döndüğümde Kardelen kahve yapıyordu. 

"Kız Serenay otur şöyle." dedi teyzem. "Ural Kerim fal bakacakmış bize." 

Gözlerim şaşkınlıkla açılıp Ural Kerim'e döndüğünde sırıttığını gördüm. Bu fal işi nereden çıkmıştı acaba? 

Kardelen biraz sonra bol köpüklü kahvelerin yapmış ve bize ikram etmişti. Kafamı arkamdaki duvara yaslayıp kahvemi yudumladım. Ural Kerim çaktırmadan bana bakmaya çalışıyordu. Ona kimsenin göremeyeceği şekilde göz kırpıp tekrar bir yudum aldım kahvemden. Sonunda kahveler bittiğinde ters çevirip bir süre bekledik. Ardından Ural Kerim teyzemin fincanını eline aldı. Önce biraz inceledi. Ne görüyordu bilmiyorum ama gözlerini kısışı çok komikti. 

"Burada bir çiçek görüyorum." 

"Ay hangi çiçek?" diye sordu teyzem heyecanla. 

"O belli değil. Ama bir buket çiçek var." 

"Ay hediye falan mı gelecek acaba, heyecanlandım şimdi." 

Ural Kerim fincanı çevirip çevirip iyice baktı içine. "Başta görmemiştim ama bu çiçekleri tutan bir  adam var burada." 

Teyzemin bakışlarındaki heyecan değişip anlamsız bir ifade aldı. "Adam olduğuna emin miyiz bari, bak bakayım şöyle turuncu kafalı falan birisi olmasın. Baş harfi Basri." 

Teyzemin aklına direkt eski kocası gelmişti. Ex eniştem, yani teyzemi aldatan hayırsız adam çok büyük bir yıkım bırakmıştı gerisinde. Teyzemin o dahil kimseye güveni kalmamıştı. 

"Yok yok bu adam kara kaş kara göz belli ki. Biraz göbekli de olabilir hatta. Elinde bir buket çiçek var." 

Teyzem Ural Kerim'in anlattığı hikayeye bayağı inanmış olacak ki ciddi ciddi düşünmeye başlamıştı. "Kim olabilir ki?" diye mırıldandı. Ural Kerim ise fincanı yine evirip çevirip duruyordu. 

"Tam en değilim ama galiba baş harfi M." 

Şimdi anlamıştım ne yaptığını. Dudaklarıma kadar gelen kahkahamı yutup durdurmaya çalıştım kendimi. Ural Kerim, teyzemin aşığı adamı betimliyordu deminden beri. Amacı neydi bilmiyordum ama bayağı eğleniyor gibiydi. 

Teyzem bir süre düşündü. Ardından aklına dünyanın en korkunç şeyi gelmiş gibi yüzünü ekşitti. "Ay aman, Mustafa olmasın. Aman aman evlerden ırak. Sen bırak benim falı en iyisi başkasına geç. Tövbe estağfurullah tövbe." 

Teyzemin korkunç bakışları hepimizi güldürürken Ural Kerim'in gözleri bana değdi. "O zaman Serenay'ın falına bakayım. Uzatsana fincanını Serenay." 

Masadan aldığım finacı ona uzattım. Acaba bana ne sallayacaktı merak ediyordum. Teyzemde olduğu gibi benim finacınımı da evirip çevirirken gözlerini kısıyordu. "Şimdi burada öncelikle bir at görüyorum. " Ağzımdan bir kıkırtı çıktı istemsizce. O ise devam etti. 

"Bu at  beyaz renkli." 

"Hımm, bak bu iyi bir şey." dedi teyzem. 

"Sen çok uzun süredir bir şey veya birini bekliyormuşsun." 

"Doğru, uzun zamandır iş bekliyorum." 

"Yok öyle değil." dedi Ural Kerim. "Sen fark etmemişsin ama birini bekliyormuşsun. Galiba o kişiyi de bulmuşsun." 

"Yaa." dedim kaşlarım havalanırken. "Onun baş harfi neymiş acaba?" 

Ural Kerim düşünür gibi yaptı. "Net bir k harfi var ama tam ismi görünmüyor." 

"Bunlar da güya çaktırmayacak. Resmen yanımızda cilveleşiyorlar." 

Babaannemin birden ayaklanıp böyle bir şey söylemesini beklemiyordum. Teyzem ve annemin bakışları ikimiz arasında dolandı. Ben bilmem dercesine omuz silktim. Ural Kerim ise kıkır kıkır gülüyordu. 



Ne Yaptın Serenay? - Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin