5.bölüm

951 116 55
                                    

Keyifli okumalar 🍻

Sabah olduğunda komutan erkenden ayrılmıştı karargahtan. Alfa, komutanın da gitmesi ile yeniden işlerine gömülmüştü.

Parçalarını duvara bantlayarak bir araya getirdikleri devasa haritanın önünde durmuş elinden düşürmediği not defterine bir şeyler karalıyordu.

Mingi içeri girdiğinde tepsiyi masaya bırakıp ellerini çırptı. "Kahvaltı molası. Güneş doğarken çalışmaya başladın ve saat on oluyor. İzin ver de beynin biraz durulsun."

San başını sallayarak masaya doğru ilerledi. Sandalyeye çöktüğünde ilk olarak kahve fincanına uzandı.

"Durumlar ne?"  dedi. Mingi'ye dönerek.

"Ekipten iki kurt gelip Park'ın adamları ile yan yana geldiklerini ve çalışmaların başladığını bildirdi. Muhtemelen öğle saatine kadar tüm onarım sona erer."

San başını salladı. Park'ın direkt iletmek istediği şey neydi merak ediyordu. Araya haberci bile koymayacak  kadar önemliydi demek ki. Wooyoung hakkında olduğunu tahmin etmek zor değildi.

Aklına gelen omega ile çatalını tepsiye bırakıp "Wooyoung ne yapıyor? " dedi.

Mingi, onu merak etmesi dünyadaki en enteresan şeymiş gibi allak bullak bir ifade ile "Kimjae'nin yanında. Yeni bir tedavi yöntemi deniyorlar? " dedi. Sesindeki merak tınısı neden sorduğunu haykırıyordu.

"Wooyoung'un burada olması işime gelmiyor evet ama bu onu güvende tutmak istemediğim anlamına gelmiyor" dedi San.

"Ben bir yöneticiyim. İşim aksıklıkları ortadan kaldırmak ve halkım için yeni fırsatlar, daha güçlü güvenlik sağlamak. Yapacaklarımın aksamasını elbette istemem. Bütün  bunları da zaten siviller için yapıyorum. Klanımdaki Wooyoung gibi insanlar için. Ama siz sanki çocuğa karşı bir garezim varmış gibi davranıyorsunuz bana."  San'ın astığı suratı ile karşılaştığında duraksadı Mingi. Demek bu konu onu kendisini açıklatacak kadar rahatsız etmişti.

"Bu yüzden güvende olduğuna emin ol" dedi Alfa. "Ve revirdeki olaydan sorumlu olanların adlarını bu gün içinde istiyorum."

Mingi başını salladı. "Anlaşıldı" diyerek dile de getirdi ifadesini.

O sırada kapı çalması ile bakışları oraya döndü. "Gir" dedi Alfa güçlü sesi ile.

Kapının diğer tarafındaki omega bu sesi duyduğunda ürpermesine engel olamadı. Usulca kapıyı açıp başını içeri uzattığında odaya girecek kişiyi bekleyen  iki çift göz ile karşılaştı.

Odaya adım atıp kapının yanında durduğunda geri gitmeli miyim diye sorgulamaya başlamıştı.

San gördüğü beden ile duraksayarak ne diyeceğini bilemedi. Neden gelmişti buraya?

Wooyoung parmakları ile oynarken "Burada durabilir miyim?" dedi. İçinden binlerce kez pişman olmuştu bile.

Alfa duyduğu şey ile şaşkınlıktan nutku tutukurken ne diyeceğini bilemedi. Yanlarında durmayı mı istemişti o az önce?

Mingi, Alfaya cevap vermesi gerektiğini hatırlatmak için boğazını temizledi.

San hayır deyip omegayı geri göndermek istese de az önce attığ nutuk aklına geldi. O kadar Wooyoung'u korumak istiyorum, o da bir sivil, destanından sonra hayır demek garip olacaktı.

"Tamam. Gel" dedi ve tepsiyi ileri itti.

Wooyoung duyduğu onay ile yüzüne minik bir gülümseme yerleşirken Mingi'nin yanına ilerledi. Burası daha önce geldiği San'ın odasından çok daha büyüktü. Her yere dağılmış olan haritalar ve belgelere bakılırsa onlar da daha fazla alan için buraya gelmiş olmalıydı.

as an azalea ● woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin