12.bölüm

760 103 99
                                    

Keyifli okumalar 🍻

"Hazır mısın?" dedi Yeosang.

Mutfağın yanındaki geniş kiler odasının zemininde bulunan boşluğa baktılar. Aşağı doğru dik inen bir demir merdiven vardı. Ve boşluk epey derindi.

"Bakınca bile nefesim içime kaçıyor. Emin misin bunun işe yarayacağına? " dedi Wooyoung tereddütle.

"Endişelenme ve güven bana" dedi diğeri. Bir adım küçüğüne yaklaştı ve elindeki atkıyı boynuna doladı.

Atkı San gibi kokuyordu. Bunu fark eder etmez Wooyoung gözlerini kapatıp derin bir nefes çekti içine. Yeosang'ın kıkırdadığını duyduğunda yaptığı şeyi fark ederek gözlerini açtı ve normal görünmeye çalıştı. Yine de yanakları kızarmıştı utandığı için.

Yeosang önden indiğinde birkaç dakika sonra zemine ulaşmıştı. "Hadi Wooyoung" diyerek merdiveni inmesi için eli ile işaret yaptı.

Wooyoung aşağı baktığında gözü korksa da bunu yapması gerektiğini kendine hatırlattı. Atkıyı biraz sıkılaştırıp metal merdivene yaklaştı.

Aşağı indiğinde tünelin genişliğini görmesi ile gözlerini kocaman açtı. Yerin altında bu denli büyük boşlukların olması mümkün müydü?

İlerideki atları fark ettiğinde "Yok artık" dedi. "Onları da buraya merdivenden indirmediğinizi söyleyin lütfen"

Yeosang kahkaha attığında elini tutup bineklere doğru çekiştirdi.

Seonghwa ve Yunho dışında iki asker kendilerine eşlik ediyordu.

Yeosang Wooyoung'u kendi atında önüne bildirmişti. Sık sık iyi olup olmadığını kontrol ediyordu.

Wooyoung, önceden beri ata binmeyi severdi ama tek başına binmesine izin olmadığı için Seonghwa ona eşlik ederdi. Her zaman Seonghwa'nın arkasında oturur hatta bazen atın sırtında ayağa bile kalkardı.

San ile yaptıkları yolculukta onun kolları arasında önünde olmak çok farklı ve güvende hissettirmişti. Şimdi de Yeosang'ın önünde oturuyordu ama bu San ile aynı hissiyatı vermiyordu.

Bir omega olarak San'a epey bağlanmıştı ve bunun çok iyi farkındaydı. Ama San için aynısı geçerli değildi belli ki.

Bu yüzden o karargaha vardığı andan itibaren San'ın aklını başından almayı planlıyordu. Ne yapıp edip San'ı kendisine bağlamayı düşünüyordu. Gerekirse büyücülüğe bile başlamayı kafasına koymuştu.

Aklına gelenlerle yerinde kıpırdandığında "İyi misin? " dedi Yeosang. "Bir sorun varsa hızlanabiliriz"

"Hayır, hayır iyiyim" dedi ve nefes almasını kolaylaştıran atkıyı düzeltti. Hem de hiç olmadığı kadar iyiydi. Ve daha da iyi olmayı kafasına koymuştu.

.. ... ..

"Geceden itibaren süren çalışmalar bitti efendim. Hattın Choi topraklarında kalan kısmı onarıldı ve güvenli hale getirildi."

San rapor veren askeri başı ile onaylayıp gitmesi için bir işaret yaptı.

Dün Seonghwa'nın telgraf iletisini aldıktan sonra gece yarısından itibaren hattın güvenli olduğuna emin olmak için bir ekip görevlendirmişti. Telgraf hattını her zaman işler halde tutuyorlardı ama yolculuk yapabilecek kadar iyi olduğundan emin olması gerekmişti.

"Gidelim" dedi Mingi. Atlarına doğru ilerleyip bir an önce buluşma noktasına varmak için yola koyuldular.

Yerin altındaki tünel geniş bir salonu andıran boşluğa çıktığında durdular. Kendileri dışında kimse henüz gelmemişti.

as an azalea ● woosan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin