Öncelikle hellöööööö girlllssss
Minik bir balkon konuşması loading...
Bu hikayede başlangıçtan bu yana yazım dilimden bakış açıma ve olayların gidişatına kadar birçok şey haddinden fazla değişti. Benim hikaye anlatıcılığım da kelimenin tam anlamı ile evrim geçirdi. Bunun bir hikayenin tam orta yerinde gerçekleşmesi iyi bir şey mi kötü bir şey mi bilmiyorum
Güzel as an azaleam deneme tahtasına dönüyormuş gibi hissettiğim için suçluluk duysam da aynı zamanda kalbimden geçen hali ile size aktarmak istiyorum. Bebeklerim umuyorum ki siz de bana ayak uydurabiliyorsunuzdur. Bu sizin için bir sorun olacaksa lütfen kusuruma bakmayın hikayeyi size sunduğum bakış açısını ara ara değiştirmenin güzel olacağını düşündüm. Umarım benim kadar sizin de beğendiğiniz bir değişiklik olur. O zaman birinci kişi bakış açısı ile okuyacağımız ilk bölüme hoşgeldinizzzzzzzzzz. Hadi hiç oyalanmadan hemencecik bölüme geçelim.
Keyifli okumalarr
Bilincim usul usul yerine gelirken gözlerimi açmak için çok yorgundum. Göz kapaklarım hala tonlarca ağırlığın altında kalmış gibi sızlıyordu. Bir süre öylece durup son olan bitenlerin zihnimde yerleşmesini ve anılarımın iyice durulmasını bekledim.
San'ın açıklamasına göre tamamen düzmeceden ibaret olan aptal olay yüzündendi tüm duygularımın birbirine girmesi. Zihnimin orta yerinde bir bomba patlamıştı adeta. İnanmamak için direnişimi hatırladıkça nedense içimde bir sıkıntı doğuruyordu. San benim için düşündüğümden daha fazlası olmuştu ve ben bunu şimdi fark ediyordum. Elbette ona kapıldığımın farkındaydım ve duygularım bir sel gibi gün geçtikçe coşuyordu. İnkar ettiğimden değildi, hatta bunu ona da açıklamak istemiştim. Ancak şimdi durup düşündüğümde onu kendime güvenli liman olarak gördüğüm gerçeği bir tokat gibi çarpıyordu yüzüme.
Bir an için ayağımın altındaki zemin yok oluyor da boşluğa doğru savruluyormuşum gibi hissedişimi hatırladığımda sıkıntı ile yüzümü buruşturdum. Bok gibi bir plan yapmışlardı ve buna karar verdiklerinde çok iyi bir iş yapacaklarını falan düşünmüş olmalıydılar. Kim eğitim uğruna birini zehirlerdi ki? Üstelik günlerce panzehri bana benden habersiz içirmeleri de çok başka bir durumdu. O portakal sularının garip olduğunu defalarca söylemiştim. Buna rağmen hiçbir şeyden şüphelenmeyip 'Kahvaltını bitir Wooyoung' diye başlayan destansı nutuklarından kurtulmak için de kafama dikip bitirmiştim her gün.
İçine düştüğüm durumda kendimi suçlamıyordum çünkü kim aklında yakını olarak gördüğü insanların kendisini öldürmeden zehirleme ihtimali ile yaşardı, değil mi?
'Mingi böyle karar verdi' demişti San. Bu saçma kararı yüzünden onu parmaklarımla boğmak istiyordum. Aldığı bu kararın bana neler hissettirdiğinden haberi yoktu. San'dan duyabileceğim en yıkıcı sözlerdi onlar ve gözlerim kapanmadan önce bir enkaza dönmek üzere parçalara ayrılıyordum.
San'ın soğuk gözleri ve acımasız ifadesi kapalı göz kapaklarımın üzerinde canlandığında vücuduma hakim olamayarak olduğum yerde irkilmem bir oldu.
"Wooyoung, güzelim uyandın mı? İyi misin?" Kadife gibi yumuşak tuttuğu sesini duymayı gerçekten beklemiyordum o anda. Şaşkınlıkla gözlerimi araladığımda yanağımı onun göğsüne yaslı ve vücudumu kolları arasında buldum.
Neredeyse sıkı denilebilecek kadar sarmalıyordu beni ve yorganın altında sarmaş dolaş yatıyor olduğumuzu henüz fark ediyordum. Normalden sıcak vücudunu kıyafetlerin altından hissediyordum. Öyle tatlı paylaşıyorduk ki onun bu sıcaklığını pamuk gibi yumuşamıştı bedenim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
as an azalea ● woosan
Fanfic●●○ Choi San ülkedeki karışıklıklar sırasında adamlarının kurtardığı kişiler arasında ruh eşinin olduğundan habersizdi. | woosan / jongsang / seongjoong | | abo / omegaverse / mpreg |