Keyifli okumalaar 🍻
"Sen Alfa'nın misafiri olmalısın. Adının Wooyoung olduğunu duydum, Park Wooyoung..."
Wooyoung saygıyla eğilerek karşılık verdi. Doğrulduğunda Bayan Song'un gözlerine bakmakta zorlandığını fark etti. "Evet efendim. Sizinle tanışmak benim için bir onurdur."
"Ben de memnun oldum Wooyoung-shi. Öyleyse klanımıza yeniden hoşgeldin."
Wooyoung bir baş selamı vererek göz temaslarını yeniden kesti. Lanet olsun çok gergindi, fazlasıyla hem de. "Beni ağırladığınız için minnettarım efendim" Gözleri arkada kalan San'a takıldığında eğlenen ifadesi ile karşılaştı. Kaşlarını çatmamak için kendisini sıkarken San'ın bu kadar keyfini yerine getiren neydi merak ediyordu. Eğer bu gergin haline gülüyorsa ona gününü gösterecekti.
Yeniden yerlerine oturduklarında Bayan Song'un yardımcısı olduğunu düşündüğü kişi ayakta kalmayı tercih etmişti.
"Wooyoung-shi, duyduğuma göre Choi Karargahında kalıyormuşsunuz. Askeri bir ortamda rahat edebiliyor musunuz emin değilim. Bunun yerine Şatoda kalmaya ne dersiniz. Sizi burada daha iyi ağırlayabileceğimizi düşünüyorum."
Wooyoung duraksayarak Önce San'a sonra da Mingi'ye baktı hızla. "Teşekkürler efendim. Çok kibarsınız ama redddetmek durumundayım. Karargahta kalma sebebim Doktor KimJae'nin benim için tespit ettiği tedavilerden yararlanmaktı. Anladığım kadarıyla Doktor'un karargahtan ayrılması mümkün değil. Bu sebeple ben de orada kalmaya devam edecek gibiyim. "
Yaşının getirdiği çizgiler ve kırışıklıklar yavaşça teninde yer etmeye başlamış olan kadın başını sallayarak onayladı. Kısa bir süre düşünceli halini sürdürdükten sonra yeniden Wooyoung'a döndü. Bakışları keskindi ve konuştuğu kişinin gözlerinin içine bakıyordu. Bu durum Wooyoung'u ürpertiyor olsa da mümkün olduğunca göz temasını sürdürmeye çalışıyordu. "Karar değiştirirsen büyük bir istekle seni ağırlayacağımızı bil lütfen" dedi yaşlı kadın. Wooyoung başını salladığı sırada Mingi "San İhtiyar doktoru Şatoya gönderdiği gün olabilir tabii, muhtemelen başka bir hayatında falan" diyerek lafı aldı.
Mingi ve Jongho bu şakaya güldüklerinde Wooyoung odağın üzerinden kalkmış olması ile derin bir nefes almıştı. San ise ciddi ifadesini ve duruşunu bozmadan gözlerini odakladığı yere bakmaya devam ediyordu.
"Alfa'nın kararlarını bırakın da o düşünsün. Karargahta işler nasıl gidiyor Efendim?"
Wooyoung yaşı çokça büyük olan birinin bu kadar resmi olması ile irkildi. Belki de ona Efendim diyor olması bu kadar şaşırmasını sağlamıştı. Doğru ya, San ülkedeki en köklü klanlardan birinin başındaydı. Choi klanının efendisiydi. Baş alfaydı. Kararları almakta başvurduğu bir heyeti vardı ama her şeyde son söz ondaydı.
Karargahta sanki sıradan biri gibi davranıyordu. Mingi ona çok nadir Efendim diyordu. İkisi daha çok kardeş gibiyiler. Kimjae de genelde efendim diyor olsa da San'a sürekli bir şeyler öğütlediği için pek göze batmıyordu. Ama şimdi bu şatafatlı kıyafetleri ve karşısında saygıda kusur etmeyen insanları ile klan lideri kimliğini Wooyoung'un yüzüne çarpıyordu.
Bayan Song'un sesi ile düşüncelerinden sıyrıldı. "Ayin yarın akşamdan önce olacak. Balo ise bugün akşam. Şimdi ana salona gidelim sonra da akşam baloda görşürüz" dedi yaşlı kadın. Gençler başını sallayarak onayladığında San ayağa kalkarak önden yürümeye başladı. Bayan Song ve Jongho onu takip ederken Mingi Wooyoung'un yanına gelerek kolundan tuttu. Başka bir kapıdan geçip diğerlerinden ayrıldıklarında Omega şaşkınlıkla "Nereye gidiyoruz?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
as an azalea ● woosan
Fanfiction●●○ Choi San ülkedeki karışıklıklar sırasında adamlarının kurtardığı kişiler arasında ruh eşinin olduğundan habersizdi. | woosan / jongsang / seongjoong | | abo / omegaverse / mpreg |