7. bölüm

981 99 65
                                    

Keyifli okumalar 🍻

Araba gecenin karanlığında atların nal sesi eşliğinde saraya doğru ilerliyordu.

Demir kapı açılmadan önce muhafız pencereye yaklaştı ve bekledi.

Alfa boynundaki kolyeyi yakasından çıkarıp pencereden muhafıza gösterdi. Elindeki kılıç ile hazırda bekleyen muhafız ay ışığı altında parlayan mücevher işlemeyi gördüğünde geri çekilerek diğerlerine başı ile işaret verdi.

Devasa kapı gıcırdayarak iki yana açıldı ve araba taş yolda ilerlemeye devam etti.

Hongjoong kendini koltuğa attığında derin bir nefes aldı. Alfa da karşısındaki koltukta başını arkaya atarak gözlerini kapatmıştı.

Sarayın üçüncü kapısına geldiklerinde araba durdu. Maskelerini takıp iplerini başının arkasından bağladılar. Ardından pelerinlerinin kapşonlarını başlarına geçirip arabadan indiler.

Atlar uzaklaşırken kapıya doğru yürüyüp kapının yanındaki gölgede kendilerini bekleyen adamı gördüler.

Alfa yeniden kolyesini çıkarıp ay ışığına tuttuğunda siyah pelerinli adam başını salladı. Karanlık koridorda biraz yürüdükten sonra adım seslerinden takip ettikleri kılavuz durdu. Birkaç tıkırtıdan sonra etrafı aydınlatan meşale ile bunun için durduklarını anlamışlardı.

Taş koridorda bir süre yürüyüp sayısız köşe dönmüşlerdi. Sonunda bir odanın önünde durduklarında kılavuz kapıyı açıp içeri girmelerini bekledi. Aydınlık odaya girip masanın önüne kadar yürüdüler.

İhtişamlı taşlarla süslü kırmızı maskeli, bir adam masanın diğer yanında oturuyordu. Alfayı maskesinden tanıdığında maskenin altından memnun bir ifadeyle güldü.

"Park klanı lideri, Alfa Park Seonghwa sizleri selamlıyor Kralım"

Seonghwa yere çöküp alnı yere değeri kadar eğildi. Böyle bir ortamda ilk kez bulunan Hongjoong ise yalnızca efendisinin yaptıklarına ayak uyduruyordu.

"Hoşgeldin Seonghwa, ama bakın burada yeni bir maske görüyorum."

Seonghwa başını sallayarak onayladı. "Kendisi klanımın en parlak beyindir ve benim sağ kolumdur." Eli ile Hongjoong'a bir işaret yaptığında Hongjoong da doksan derece eğilerek selam verdi.

"Majesteleri huzurunuzda bulunmak bir onurdur. Kim Hongjoong emirinizde efendim."

"Uzun yoldan geldiğinizi biliyorum" dedi kral. "Geceyi geçirmeniz ve dinlenmeniz için size bir konak ayarlamalarını söyledim. Ama şimdi halletmemiz gereken işler var. Oturun lütfen"

Kendileri için yerleştirilmiş sandalyelere oturdular. Kral bir el hareketi ile masaya silindir bir çanta getirtmişti.

Muhafız çantadan çıkardığı haritayı masanın üzerine serdi. Kral kırmızı eldivenli eli ile park klanının olduğu yeri gösterdi.

"Choi de bu masada olduğunda sizin için daha kolay oluyordu. Halledebilecek misiniz?" dedi kral. Parmağının ucu ile Choi klanının üzerine doğru bir çizgi çekti.

"Sahi, neden sadece sen gelmek istedin?"

"Lee'nin işini kendi ellerimle bitirmek istiyorum Majesteleri. O adam klanımdan onlarca canı aldı. Ve Choi'nin yerüstünde kalıp yapması daha çok işime geleceği şeyler var."

"Anlıyorum" dedi Kral. "Kişisel sebepler için kişisel bir mücadele istiyorsun anlaşılan. Üstesinden gelebileceğine emin ol. Bu işi sakın, ama sakın batırma. Eğer Doğu'da işler sarpa sararsa sınırı korumanı istiyorum. Bir kişi bile Doğu'dan Batı'ya ya da Batı'dan Doğu'ya geçmeyecek."

as an azalea ● woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin