9. bölüm

756 107 77
                                    

Keyifli okumalar 🍻

"Arayı kapattılar evlat" dedi Doktor.

Mingi atın yularına asıldığında bütün algılarını anda tutmaya çalışıyordu. Ormanın içine girmişlerdi ama buna rağmen son hızla ilerlemek için ter döküyordu.

Vızıldayan bir okul yanlarından geçip birkaç saniye sonra arkada bırakacakları bir ağaca saplandı.

'Okçuları varsa bittik' diye düşündü Mingi. ''Eğil ihtiyar" dedi. Altından geçtikleri dal ile dikkatini yeniden topladı.

Choi ile yolları ayırdıklarında arkasına bir grup asker takılmıştı. Mingi ne kadar uğraşsa da atlatamıyordu onları. İşin kötü yanı hanın bulunduğu yere gittikçe yaklaşıyordu ve izlerini gerçekten de kaybettiremezse diğerlerini tehlikeye atmamak için rotasını değiştirmesi gerekecekti. Bu defa da kendileri beladan kurtulamayacaktı. Yanında Kimjae varken tehlikeye de atılamazdı. Doktoru sapa sağlim o hana ulaştırması gerekiyordu.

Atı çok dayanamazdı, bunu biliyordu. Ormanda ilerlemeye devam ederken bir yandan da ne yapması gerektiğini sorgulamaya çalışıyordu.

Aniden kulağına gelen ritimli ıslık ile kaşları havalandı. Dallardan düzinelerce kuş kanat sesleri eşliğinde havalanmıştı.

Yanlarından geriye doğru birkaç ok geçtiğinde atını daha da hızlandırdı Mingi.

Bu ıslık bir tür işaretti. Ve bu işareti bilen kişiler ancak bir elin parmağı kadar ya vardı ya yoktu.

Islığı çalan kişinin ses tonunu hatırlamaya çalıştı. Kendilerinden biri olduğu kesindi ama kimdi bu?

Az ileride ağaçların arasında gördüğü birkaç atlı ile tereddüte düştü. Bu grup ıslığın sahibi olmayabilirdi de. Ama başka şansı da yoktu. Gittiği yönü değiştirmeye çalışsa ağaçların içindeyken atı tökezlerdi. Bu yüzden dümdüz ilerlediği çizgisinden şaşmadı.

Atlılar ellerindeki yayları gerdirdiğinde Mingi yanlarından hızla geçti. Arkasından da vızıldayarak uzaklaşan okları duydu. Hemen yanında bitip kendisi ile ilerlemeye başlayan atlı sesini duyurmak isteyerek bağırdı. "Komutan Song, Park klanı generali Jeong Yunho beni takip etmenizi istedi efendim."

Mingi başını sallayarak onayladı. Hana bu kadar yaklaştığını anlayamamıştı. Demek Yunho ve askerleri buradaydı. Onlar olmasa yolun sonuna gelmişti Mingi ve Doktor. Neyse ki bir şekilde kurtulmışlardı işte.

Askeri takip edip yolun kıvrımının ilerisinde birkaç asker ile bekleyen Yunho'nun yanına geldiler.

Uzun süredir soluklanmayan atını durdurdu Mingi. Tek hamlede yere indiğinde Kimjae'ye de yardımcı oldu. Anlatılan birşeyleri dinleyen general de elini kaldırarak daha sonra devam etmesi için bir işaret yapmıştı yanındaki askere. Sonra da Mingi'nin yanına gelip elini sıktı.

"Hoşgeldin komutan, seni görmek güzel" dedi. Doktoru da saygıyla eğilip selamladı.

"Emin ol bu kez seni görmek de güzel General" dedi Mingi. O burada olsa neler olurdu düşünmek dahi istemiyordu.

Yunho zoraki bir tebessüm ile "Bu kez, ha... Anlıyorum" dedi. Mingi bu cümle üzerine rahatsızca yerinde kıpırdanmıştı. Konuyu değiştirmek için etrafa bakınıp bir şeyler aradı.

"Atım çok yorgun, bize bir at verebilir misiniz?" dedi.

Çok geçmeden yeni bir at ile yollarına devam ettiler. Bir süredir yağan yağmur için birer de yağmurluk getirmiştir Yunho.

Hanın avlusunda atları seyise teslim edip içeri girdiler. Gölge içeride masalardan birinde oturuyordu. Gelenleri gördüğünde kapıya yürümüş ve dinlenmeleri için odalarına yönlendirmişti.

as an azalea ● woosan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin