2.9

2.7K 141 28
                                    

Yekta'dan

Bazı boşluklar vardır. Küçük gözükür insanın gözüne dışarıdan. Ama sığabilecek gibisinizdir de. Biraz deneseniz, bacaklarınızı kıvırsanız kendinize sarılsanız...

Çevrem öyle boşluklarla doluydu. Ya tam sığamıyordum, küçük kalıyordum ya da taşıyordum, fazla geliyordum.

Ya da sığdırılmıyordum. İstenmiyordum.

Kız daha ne kadar söyleyebilirdi ki.

Lise boyunca sürekli olarak sadece takılmalık ilişkiler yapmıştım. Kimsenin kalbini kırmak niyetinde değildim, benim gözümden bu kimseye zarar vermiyordu ancak yanılıyor olmalıydım ve evren şimdi beni böyle bir şeyle cezalandırıyordu.

Birisinin kalbini kıracağım diye kendi kalbimden de oluyordum.

İlk başta bunu kabul ederken her şeyin bir şaka olduğunu düşünmüştüm. Çünkü bu Sarp'ın, Orkun'un ya da Deniz'in başının altından çıkmış olabilirdi. Ve şakalarına şakayla karşılık vermek en iyisiydi. Ancak öyle olmamıştı.

Sarp'a anlatsaydım bir dakika durmazdı. Benden önce O'nu bulurdu ve bir şeyler yapmamı sağlardı. Çünkü salak olmayan her insan öyle yapardı. Bana karşı duyguları vardı, beni seviyordu ve sanırım ben de onu seviyordum.

Ama ben ona onun bana iyi geldiği kadar iyi gelmiyor olmalıydım. Benden nefret etmek istiyordu.

Herkesin evlerine gittiği bu saatte benim evden dışarı fırlamış olmam ne kadar doğruydu bilmiyordum ancak evden çıkmadan önce duvarlar üzerime geliyordu. Son zamanlarda çok düşünüyordum. Ve bazı şeyler için hala bir karar verememiştim.

Sahil yolunun bitiminden geçerken aklıma yine onun gelmesiyle kafamı hızla salladım. Bu sırada kafamı yolun karşısına çevirmiştim.

Birkaç tabelanın asılı olduğu binanın önünde basket oynarken gördüğüm kızın yanına gelen o sarışın adam vardı. Anonim. Sokak lambası tamamiyle yüzüne vuruyordu ve beyaz yüzü parlıyordu. Önünde ise kat kat giyinmiş biri duruyordu. Adam kaşlarını çatıp sinirle nefes verirken bir an bile düşünmeden yola fırladım çünkü düşünmek demek kaybetmek demekti şu an için. Karşısındaki kişi bir ihtimal Anonim olabilirdi ve eğer onun kalbini kıracaksam onun kalbinin kimliğini bilmeye de hakkım vardı.

Hiçbir şey yapmayacaktım. Yüzüne bakacaktım sadece, tanıdık bir sima arayacaktım. Belki yanlışlıkla çarpacaktım sesini duymak için...

Kendimi kaldırıma attığımda görebilmek için dikkatlica baktığım yüz aniden bana döndü. Anlık gözlerimiz buluşsa da O göz devirmek için kafasını bu tarafa çevirmişti.

Gözlerim O'nda takılı kalırken yürümeye devam ettim. Aramızdaki mesafenin kısalmasıyla "Yekta." dedi bakışlarını bakışlarıma sabitlerken. Sarışın adamın bakışları bana dönerken "Hazel," dedim.

Hazan ya da Hazal değil. Hazel. Hazeldi.

"Merhaba," dedim bedenimi Hazel'in yanına yaklaştırırken. Zihnimde binbir fırtına kopuyordu. Gerçekten o muydu? Elimi önümdeki adama uzattığımda gözlerinin içine baktım. "Yekta ben. Hazel'in arkadaşıyım."

Sarışın adam sert ifadesini korurken önce elime baktı. Kemikli elleri elimi kavradıktan sonra elimi sıkıp bırakmıştı. Sesindeki ince aksan ile "Aleksandr," dedi.

Hazel'e döndüğümde "Uzun zaman oldu görüşmeyeli," dedim önümüzde dikilen Aleksandr'ı gözardı ederek. "Okula gelmiyorsun."

"Çalışıyor," dedi Aleksandr sert bir şekilde. Sesindeki ton neden burada olduğumu sorguluyor gibiydi. Bakışlarımı Aleksandr'a çevirsem bunu yüzünden bile anlayabilirdim ancak ben Hazel'e bakmayı tercih etmiştim.

Rahatsız gibiydi, rahatsız mi etmiştim onu?

"Evet," dedi Hazel bana baktıktan sonra. Bakışları Aleksandr'a dönerken "Bugünkü çalışma için teşekkürler." dedi ve arkasını döndü. "İyi akşamlar."

Aleksandr'a küçük bir baş selamı vererek yürümeye devam ettiğimde Hazel'e eşlik ediyordum. Bunu yapmaya ne zaman karar vermiştim bilmiyordum ancak garip hissediyordum.

"Ee," dedim ellerimi cebime sokarken. "Nasıl gidiyor çalışmalar?"

Bakışları bana döndüğünde ilk birkaç saniye konuştuğumu algılayamamış gibiydi. Bakışları boştu.

"Eh işte," dedi nefesini verirken. Hava aşırı soğuktu. "Yorucu biraz."

Gerçekten O muydu? Bu kadar zamandır gözümün önünde miydi?

Dudaklarımı birbirine bastırırken anladığımı belirten homurtular çıkarttım. Bakışları bana döndüğünde "Okul nasıl?" diye sordu.

"Her zamanki gibi," dedim bakışlarımı ondan ayırmazken. " Arada bir Sarp'la Didem'e bulaşıyorum." Durdum, iddia. Anonim kimliği ile benimle konuştuğu konuları açarsam belki bir tepkisini yakalayabilirdim. Aklıma gelen şey ile devam ettim. "Basketbol antrenmanlarımız var bizim de. Sınavdan sonra turnuvalar var. Ona hazırlanıyoruz."

Bakışlarımı ondan ayırmazken tepkilerini inceledim. Ağır bir şekilde kafasını salladıktan sonra "Anlıyorum," dedi. "Umarım kazanırsınız."

"Zaten kazanacağız," dedim. "Bunlar öylesine şeyler. Formalite icabı."

Bakışlarını bakışlarıma çıkardığında dudağı anlık olarak alaycı bir şekilde kıvrılmıştı.

Sensin.

"Aynı yere mi gidiyoruz?" diye sorduğunda irkilerek ona baktım. "Ah," dedim nefesimi verirken. "Özür dilerim, sormayı unuttum. Akşam olduğu için gittiğin yere kadar sana eşlik etmek istemiştim."

"Anladım."

"Eşlik edebilir miyim?"

"Ettin sayılır."

"Nasıl yani?"

"Geldim çünkü," dedi Hazel başıyla ilerideki siteyi gösterdiğinde. Bakışlarım ilerideki binalara kaydığında "Anladım," dedim. Sitenin kapısına doğru yürürken son bir kez daha Hazel'e baktım. Anonim'e.

Şekersiz şeyler içiyordu çünkü kilo takıntısı vardı. Anonim yorgundu çünkü Hazel'in çok yakında bir bale gösterisi vardı. Hazel çıkmış soruları çözüyordu çünkü benimle bir anlaşma yapmıştı.

O'ydu. Hazel'di.

İlk karşılaştığımızda benden korkmuştu ama çok normaldi. Benden rahatsız oluyor gibi hissetmiştim ve bakışlarında hiçbir şey yakalayamamıştım. Boştu. Belki de geç kalmıştım. Sevgisinin yerini çoktan nefret almıştı.

Sitenin kapısına geldiğimizde daha fazla eşlik edemeyeceğimin bilincine vararak durdum. Benimle beraber o da durduğunda tekrar gözlerine baktım bir umutla.

Yoktu. Boştu.

"Yarın okula gelecek misin?" diye sorduğumda şaşkın bir şekilde yüzüme baktı.

"Evet," dedi. "Neden?"

"Öylesine sordum." dedim gülümseyerek. Bir yerlerde bir şeyler oluyordu. "Ben de geleceğim."

"Anladım." dedi yorgun bir şekilde bana bakarken. "İyi akşamlar Yekta."

Cevabımı beklemeden arkasına döndüğünde ona baktım.

Beni istemiyordu.

Nefretimi istiyordu ve bunu değiştirebilme gibi bir durumum yoktu.

heartbreaker.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin