Canımı acıtan şeyler hep vazgeçemediğim şeylerdi. Akademik başarım her an bana zarar verirken hiçbir zaman ders çalışmayı bırakamamıştım. Ailemin gözünde çalışkan biri olmak için. Baleyi bırakamamıştım. Annemin gösterilerde gururla bana bakabilmesi için. Güzel olabilmek istemiştim. Babamın insanlara fotoğrafımı gösterirken "Bu benim güzel kızım." diyebilmesi için.Zayıf olmak istemiştim. Aleksandr'ın susması için, diğerlerinin gözünde güzel sayılabilmek için.
Yaşıyordum, başkaları için.
Dişlerimi fırçalarken hala kendimi berbat hissediyordum. Kontrolü kaybedeli uzun zaman oluyordu ve bir çıkış yolu bulmak çok zordu.
İşimi halledip banyodan çıktıktan sonra hızla odama geçmiştim. Boğazım acıyordu ve bunu geçirmenin tek yolu sıcak içecekti ancak içsem bile hemen kusacaktım, biliyordum.
Son birkaç gündür böyle oluyordu. Ve ne yaparsam yapayım kurtulamıyordum.
Yeterli değildim, kendimi iyileştirebilmek için bile.
Çalışma masama geçtiğimde önümde Yekta'nın ödevi duruyordu. Ona proje teslim tarihinden bir ay önce vereceğimi söylemiştim ve sıkışmamak için yavaştan başlamam gerekiyordu çünkü gösterim de yaklaşıyordu ve Aleksandr hala yetersiz olduğumu, gösteriye gelecek olanların sadece hayal kırıklığı yaşayacağını söyleyip duruyordu. Bu yüzden de istediği şey çalışmalarımızı sıkılaştırmaktı.
Tanrıya şükür ki ders konusunda pek bir eksiğim yoktu. Çalışma planım hazırdı. Kendi derslerim ve Yekta'nın ödevi pek de yoğun bir program sunmuyordu bana. Sadece tek bir sorun vardı ki o da odaklanamamamdı. Bir türlü dikkatimi toplayamıyordum. Kelimeler vardı ve okuyordum ancak anlamlandıramıyordum.
Bıkkınlıkla telefonumu elime aldığımda bildirim panelime mesajlar düşüyordu. Didem, grupta Yekta'ya yazacağından bahsediyordu.
Mesaj bildirimini silerken sosyal medya hesaplarımdan birine girmiş anasayfada dolaşmaya başlamıştım. Okulun itiraf sayfası yeni birkaç gönderi paylaşmıştı ve her şeyde olduğu gibi burada da o vardı.
***okulu.itiraf:
"Selam. Başka bir okuldayım bu yüzden bilmiyorum ama Yekta okulun basketbol takımında mı? Ona göre tezahürata geleceğim. Gizli olsun." demiş biri. Cevap verelim bakalım. Yekta basketbol takımında mı?yektaatik: ;) Bekliyorum o zaman
gizemqq: Gelme biz yetiyoruz
assslıı: Canım boşuna uğraşma pankart falan :) Tezahürat yapacak başka biri var
fakehesapişte: Artık yok sanırım :) Yekta beklediğini söylemiş+78 yorumu görüntüle
Parmağım geri tuşuna giderken sinirle sosyal medyadan çıkıp mesaj uygulamasına girdim. En üstte kızlarla olan grup sohbetimiz vardı.
Didem: Yazdım
Nehir: Hadddi bakalım
Hazel: E nereden
Didem: Buradan :)
Hazel: Telefon numarasını vermediğini söylemiştin
Didem: Evet ama dediğim gibi o gün aceleye geldi
Didem: Yanına yaklaştığım gibi nöbetçi öğrenci çağırınca öyle kaldı ama
Didem: Kulüp faaliyetleri listesinden buldum
Didem: Bakalım cevap verecek mii
Nehir: Verir verir
Kızlarla olan sohbetten çıktığımda istemsizce Yekta'nın profiline girmiştim. Adının altında son görülmesi yazarken bir anda çevrimiçi yazısı belirdi.
Birkaç dakika öyle dururken kalbim hızla atmaya devam etmişti. Damarlarımdaki kana öfke karışmıştı sanki. Kendimi durduramazken onunla olan sohbetten çıkıp kızlarla olan sohbete girdim.
Hazel: Cevap verdi mi
Didem: KONNUŞUYORUZ!!!!!
Nehir: OHHH sonunda
Telefonun ekranını kapatıp önümde duran fizik sorularını duvara fırlatırken "Nefret ediyorum!" dedim tükürürcesine. Gerçekten berbat hissediyordum. Kendimden nefret ediyordum. Telefonumu geri elime aldığımda onunla olan sohbete girmiş ve elimde olmadan ona yazmaya başlamıştım.
Anonim: Merhaba
Anonim: Nasılsın
Anonim: Konuşamadık
Anonim: Ne yapıyorsun
Yekta'nın adının altında çevrimiçi yazısı hala dururken yaptığım şeyin farkındalığıyla elimi alnıma vurdum ve "Aptalsın kızım sen." dedim kendi kendime. "Arkadaşının hoşlandığı çocuğa aşık olup konuşacaklar diye ödü kopan eziğin tekisin."
Mesajları silmek adına hamle yaptığımda artık çok geçti çünkü Yekta mesajları görmüş ve bana yazmaya başlamıştı.
Yekta: Az bekle yazıcam ben sana.
Mesajı derin bir nefes almama neden olurken mesajını görüldüde bıraktım. Telefonumu geri masama bıraktığımda ayağa kalkmış ve az önce fırlattığım fizik sorularını toplamaya başlamıştım.
Gerçekten ne yaptığımı bilmiyordum. Ondan nefret ediyordum ama bu sevgimin yok olmasını sağlamıyordu, bunu iyi anlamıştım. Ondan soğumam gerekiyordu ve ona bu yüzden yazmıştım. Gerçek yüzünü göstersin istemiştim bana. Göstermişti de. Kızlarla ilgili şeyleri bir ajandaya yazıp buluşmalardan önce okuduğunu öğrenmiştim. Bağlı kalamazdı, sadık biri değildi. Arkadaşımla konuşurken başkasına onu beklemesini söylüyordu.
Herkes gibi o da beni ikinci plana atıyordu.
Safra tadı tekrar boğazıma ulaşırken telefonumu elime aldım. SIM kart yerini açarken ona yazdığım SIM kartı telefonumdan çıkarıp masamın çekmecesine fırlattım. Artık onunla konuşmak istemiyordum. Beni yaralamaktan başka hiçbir şeye yaramıyordu. Ayrıca arkadaşımla konuşuyordu. Bu bile uzak durmam için yeterliydi.
Kendi SIM kartımı telefonuma yerleştirip telefonumu geri açtığımda ekranda mesaj bildirimi vardı.
Didem: Yekta bana bakmıyormuş
Nehir: Nasıl
Nehir: Bakıyorlardı?
Didem: Yekta değil
Didem: Sarp'mış
Didem: Bize Sarp için bakıyorlarmış
Didem: Benden hoşlanan kişi Sarp'mış
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heartbreaker.
Short StoryYekta: kalbini kırmamı sen söylemiştin Anonim: bu kadar parçalanacağını önceden tahmin etmemiştim.