4.1

2.5K 126 3
                                    


İyi okumalar! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın


"Hazel bak eğer yemeklerini aksatacaksan o okula gitme!"

Bu, mutfakta saat başı yemem için küçük alıştırmalıklar yapan annemin sesiydi. Bale gösterimde yaşanan olay ve sonrasındaki hastaneye yatış dönemimden sonra annem ciddi anlamda yıpranmıştı ve bu yıpranma onun kendi anneliğini sorgulamasından kaynaklanıyordu. Bu yüzden sürekli gözü üzerimdeydi ve her an yanımda olmak istiyordu.

"Anne," diye seslendim ben de evin girişindeki boy aynasından kendime bakarken. "Söz veriyorum sana. Aksatmayacağım yemeğimi falan. Didemler var hem için rahat etmiyorsa ve eğer bana güvenmiyorsan, sorarsın onlara."

Cümlemin sonuna doğru sitemimi de vurgularken annem elindeki küçük paketlerle beraber yanıma gelmişti. Sarı saçları tepeden toplanmıştı ve pembe bir bandana takıyordu.

"Öyle bir şey söz konusu bile değil tatlım," dedi annem gelip alnıma bir öpücük bırakırken. Güvenmediğini söylediğime atıfta bulunuyordu. "Endişeleniyorum sadece."

"Endişelenme anne," dedim ben de güven vermek isteyen ses tonumla. "Sürekli evde kalamam ayrıca."

Annem cümlemi söylemem ile bana anlamlı bakışlar atarken "Anne," dedim hafif sesimi yükselterek. "İnmem lazım benim. Geç kalacağım."

"Tabi tabi," dedi annem anlamlı bir şekilde bakmaya çalışarak. Kapının önündeki Yekta'yı görmüştü. "Ders zilinin çalmasına neredeyse bir saat var ama... Sen git tabi, geç kalırsın falan. Arkadaşına da selam söyle."

Kısa içi tüylü botlarımı ayağıma geçirdikten sonra boynuma doladığım atkımı düzelttim. "Ne arkadaşı anne ya?" derken kaşlarımı çatmış ve anneme dönmüştüm. Cevap vermesine izin vermeden de annemin yanağına bir öpücük kondurduğumda "Ben kaçtım!" diyerek merdivenlere yönelmiştim.

Hızla indiğim merdivenlerden sonra demir kapıya koşarken bir hışımla kapıyı açtım. Yekta, tam olarak binanın girişindeki duvara yaslanmıştı. Kapının açılma sesiyle kafası bana dönerken "Günaydın," dedim. Nefes nefese kalmıştım.

"Günaydın," diyerek yaslandığı yerden uzaklaştığında anında dibimde bitmişti Yekta. Kolları bedenimi sarmaladığında ben de kollarımı kaldırmış ve sarılmasına karşılık vermiştim.

Kollarımı ondan çektiğimde o da bedenini benden uzaklaştırmış ve gözlerimin içine bakmaya başlamıştı. Tam anlamıyla sevgili olmamızın üzerinden üç gün geçmişti ve hala kimse bilmiyordu. Bugün ise ilk defa beraber okula gidecektik ve büyük ihtimalle öğreneceklerdi.

Gözleri gözlerimdeyken içimden gelen isteği daha fazla bastıramayarak güldüm. Gülmem ile o da gülerken gözleri kısılmış ve kafasını çevirmişti. Kafası geri bana doğru döndüğünde "Gidelim mi?" diye sordu.

"Olur," diyerek onu onayladığımda eli elime uzanmıştı. Gözlerim aniden büyürken elimi çekip eline vurdum hafifçe. Yekta'nın yüzünde bunu beklemediğini gösteren bir ifade oluşurken "Yekta!" dedim hafif fisıldarcasına. "Ne yapıyorsun? Annem görecek."

Yekta dişlerini birbirine bastırıp nefesini verirken "Kızar mı?" diye sordu. "Ben gideyim istersen? Bir yerde beklerim seni. Buluşuruz."

"Yok ona gerek yok da," dedim kafamı yukarı kaldırarak. Annem şuan baksa bizi göremezdi ancak birazdan direkt olarak evin camının önünden geçecektik. "Sen şimdilik dur." dedim elimi tutmasından bahsederek. "Tamam." diyerek beni onaylandığında yan yana yürümeye başlamıştık.

Sitenin çıkış kapısına ulaştığımızda kafami Yekta'ya çevirdim. Küçük suçlu bir çocuk gibiydi. Kafasını yere eğmiş, elleri cebinde yürüyordu ve bu ifadesi tatlı olduğunu çığırarak onu sevmek istememe neden oluyordu.

heartbreaker.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin