Hiç saati değil ama uyuyamadığım için bölüm attım. Profilimde yeni bir hikaye paylaşıyorum, When She Comes Back. Baş erkeğimiz Yekta'nın kuzeni olacak göz atmanızı öneririm zaten birkaç güne onu da burada okuyacak ve biraz spoi göreceksiniz🤭🤭🤭 iyi okumalar❤️❤️
Boş.
Duvardaki aynadan kendi bedenime baktığımda küçük bir sıçrayış yapıp dönmeye devam ettim. Gözlerimi kapatmış ve kendimi karanlığa bırakmıştım.
Bomboş.
Melodi kulağıma değiyor ve bedenim oradan oraya savruluyordu. Defalarca kez çalıştığım hareketleri tekrar yapıyordum.
Kalbim artık yok. Orası boş.
Kendimi kaybedeli çok olmuştu. Kendimi O'na kaybetmiştim ve şimdi O yoktu. Ben de yoktum. Sadece et ve kemikten oluşan bir bedenim vardı ortada. Aklım yoktu. Kaybetmiştim onu da kalbimle beraber.
Hiç. Hiçlikti bu belkide. Kendimi bir hiç gibi hissediyordum. Hayatımdaki tek yeri sevdiğim kişi olmasıydı ve artık o kişi olması da yasaktı. Hayatında bir başkası varken ona bakmam doğru olmazdı.
Başından beri belliydi bizim sonumuz. Böyle olacaktı tabi kii. Ben istemiştim ondan nefret etmeyi, soğumayı. Çözümü bu sanmıştım çünkü. Bu duyguları yok edecek şeyin O olduğunu düşünmüştüm.
Yanılmıştım. Çok geç anlamıştım.
Kendimi yapayalnız hissediyordum.
Aleksandr gösteriye daha da odaklanabilmem ve daha çok çalışabilmem için okuldan izin almıştı. Bu yüzden gösteriye kadar okula gitmeme hakkım vardı. Ben de okula gitmiyor, bütün gün çalışıyordum. Yarama bir merhem bulmaya çalışıyordum. Bu sefer insan olmayan bir merhem.
Çünkü insanlar gider. Seni yaranla baş başa bırakır.
Bedenim yorgunlukla kıvrılırken müziğin bitmesiyle kendimi yere bıraktım. Aşırı terlemiştim. Uyumak istiyordum.
"Çok iyiydi."
Kapalı gözlerim sesi işitmemle aniden açılıvermişti. Gözlerim kapıya yönelirken orada duran bedene baktım.
Kahverengi saçları tatlı buklelerle doluydu yine. Yanakları kıpkırmızıydı, büyük ihtimalle dışarıdaki soğuk yüzünden olmuştu. Üzerindeki siyah kabanı dizlerine kadar uzanıyordu.
Gözlerim şaşkınlıkla Didem'le buluştuğunda boğazımda bir yumru hissettim. Kaçamazsın, diyordu sanki hayat bana. Sen her ne kadar kaçmak istesen de kaçamazsın.
"Teşekkürler," diyerek ayaklandığımda gözlerinin bedenimde dolaştığını hissetmiştim.
"Sürpriz!" diye bir çığırış da ardından geldiğinde görüş açıma Nehir de girmişti. Elinde bir poşet vardı ve poşeti havaya kaldırmış bir şekilde sallıyordu.
Şaşkınlığım bir kez daha artarken "Kızlar," dedim kısık sesle. "Siz buraya nasıl geldiniz?"
"Bizi unutmuş gibiydin," dedi Didem gülümserken. "Biz de okulu ekip sana kendimizi hatırlatalım dedik."
"Ah," dedim elimi enseme götürürken. "Öyleyse bekleme salonuna geçin. Hemen geliyorum."
Kenarda duran havlumu alıp pratik salonundan çıkarken lavaboya yöneldim. Elimi yüzümü yıkamış, en azından yüzümdeki terden biraz arınmıştım.
Bekleme salonuna doğru ilerlediğimde kızlar tekrar görüş açıma girmişti. L koltukta Didem bir köşeye Nehir bir köşeye geçmişti ve ortadaki sehpada ise jelibon ve kola duruyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/310493040-288-k576818.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heartbreaker.
Short StoryYekta: kalbini kırmamı sen söylemiştin Anonim: bu kadar parçalanacağını önceden tahmin etmemiştim.