4.0

2.8K 150 18
                                    


İyi okumalar!!! Profilimi takip etmeyi unutmayın, yakın zamanda panomda bir duyuru yapabilirim :)

Rüya değildi.

Yekta'nın kollarının arasında gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken içimden geçen tek şey bu rüyanın daha fazla sürmesiydi. Lütfen diyordum kendi kendime. Rüyam bitmesin. Uyandırmasın kimse, çalmasın alarm. Biraz daha devam etsin çünkü buna ihtiyacım var.

Hatta mümkünse dursun zaman.

"Hazel," demişti o sırada Yekta. Yüzüm hala göğsüne kapalıydı çünkü ağladığımı görmesin istiyordum. "Hıçkırıklarını duyabiliyorum. Ağlama lütfen." Eli yüzüme uzanmaya çalışmıştı. "Kendimden nefret etmeme sebep oluyorsun güzelim. Sana bunu yaptığım için o kadar kızıyorum ki kendime..."

"Hayır!" dedim kendisine laf etmeye başlamasıyla. Sesim yüzümü göğsüne gömmüş olsam da boğuk çıkmamış, aksine sert çıkmıştı. Kafamı göğsünden uzaklaştırırken gözyaşlarımın ıslattığı yüzüme yapışan saçlarımı çektim gözümün önünden. İğrenç gözüktüğüme emindim ve fazlasıyla da çirkindim. Gözlerim gözlerine değdiğinde yutkunma ihtiyacı hissetmiştim.

"Dışarısı çok soğuk," dedi Yekta akan burnuma baktığında. Rahatsız edici his tüm bedenimi kaplarken elime uzanmıştı. "Sıcak bir yerler bulalım. Üşüteceksin."

Derin bir nefesi dışarıya saldığımda elleri ellerime kenetlenmişti. Önden yürümeye başlamasıyla ilk başta arkasında kalsam da büyük adımlarına ayak uydurmaya çalışıyordum.

Dimdik duruyordu. Çene kemiği kasılı gibiydi ve aklını kurcalayan bir şeyler var gibiydi. Hava oldukça soğuktu ve belki de ilk defa Yekta'yı bu kadar ciddi görüyordum. Ama parmak uçları sıcacıktı.

Yolun karşısına geçmemizle cam bir kapıyı ittirerek açmış ve içeri geçmemi sağlamıştı. Sıcak hava tüm bedenimi kucaklarken dışarısının soğuk olduğunu bir kez daha fark etmiştim.

Köşede kalan masalardan birine yöneldiğinde peşinden ilerledim. Masa duvara yakın duruyordu ve ısıtıcının altındaydı.

Bedenimi kadife kaplı koltuğa bıraktığımda tek yaptığım şey montumun önünü açmak olmuştu.

Bir garson bize doğru yaklaştığında Yekta da üzerindeki montu çıkarmış ve antrasit rengindeki sweatshirtiyle kalmıştı.

Yekta ikimize de sıcak çikolatalı salep sipariş ettikten sonra bana bakmıştı. Gözlerimiz tekrar buluştuğunda dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Hala gerçek olup olmadığını sorguluyordum. Onun dudaklarını yavaş yavaş küçük bir gülümseyiş esir aldığında ben hala donuk bakışlarımı sürdürüyordum çünkü girdiğim o şok halinden hala sıyrılamamıştım. "Hazel," dedi Yekta içimi okur gibi. "Rüya değil hiçbir şey."

"Farkındayım," dedim yutkunurken. "Aklım almıyor sadece Yekta."

"Özür dilerim," dedi bir çırpıda Yekta. Sanki bunu söylemek için çırpınıyordu tüm yol boyunca. Yüzündeki o katı ifadenin sebebi özür dileme ihtiyacıydı sanki. "Eğer ilk anladığım anda seninle konuşsaydım böyle bir anın içinde olmazdık. Kendini değersiz hissetmene sebep olmazdım. İyileşmene yardımcı olurdum belki. Dibi boylamama sebep olmazdım."

"Yekta," dedim kalbim hızla atmaya başlarken. Cümleleri duygularımı daha derin hissetmeme neden oluyordu sanki. "Özür dilemeni gerektirecek bir şey yok. Ben istedim senden bunu. Korktum çünkü. Sana olan hislerim aklımı ele geçirecek diye korktum. Çok geçti ama. Geç kaldığım için böyle oldu. Korktuğum için."

"Ben senden hoşlanıyorum  Hazel," dedi Yekta elime uzanırken masanın üzerinden. "Sende kötü bir imaj çizdiğimin farkındayım ama ben gerçekten senden hoşlanıyorum."

"Hislerine güveniyorum Yekta," dedim elimi okşaması tüylerimi diken diken ederken. "Sözlerine de güveniyorum."

"Hallettik mi yani sorunlarımızı?" dedi yutkunurken. "Hazel ben daha fazla uzakta kalmak istemiyorum. Yanında olmak istiyorum. Birbirimizden uzaktayken her şey kötü bir hal aldı."

"Sevgili olup olmadığımızı mı soruyorsun şuan?" diye sordum dudaklarımdaki hafif gülümsemeyi engellemeye çalışırken. "Bilemedim Yekta ya," dedim ilk zamanlardaki konuşmamıza atıfta bulunurken. "Ben ciddi ilişki insanı değilim. Flört dönemi bana daha çok zevk veriyor."

Yekta yaptığım alayı fark ederken onun da yüzünü alaycı bir sırıtış kaplamıştı. Kafasını yana çevirip gülerken geri bana döndü. "Ne güzel söylemişim işte. Ben sadece sana ciddi ilişki insanıymışım."

"Öyle mi?" dedim gülümsemeye devam ederken. Kalbim çok hızlı atıyordu.

"Öyle."

Garson iki renkli sıcak sıvıyı önümüze bırakırken yanına da küçük bir kurabiye tabağı bırakmıştı. Garsona teşekkür ettikten sonra salepimden bir yudum aldım.

Yekta ilgiyle gözlerimin içine bakarken "Sorumun cevabını alamadım ki ben," dedi. "Bizim ilişki durumumuz ne şimdi?"

"Öyle."

"Ne öyle?" dedi Yekta gülerken. Gözleri büyümüştü ve parlıyordu.

"Öyle işte Yekta ya," dedim omzumu silkerken. "Bilemedim şimdi. Benim bir cep defterim olacaktı. Ona bakayım. Seçeneklerimi değerlendireyim." dedim yalandan elimi cebime atarken. Yekta bu hareketime küçük bir kahkaha attığında "Bak bakalım," dedi arkasına yaslanırken. "Sevgilim."

heartbreaker.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin