Sevgili defter,
Bugün Yekta ile ilişkimizin beşinci ayı. Koskoca beş ay öyle hızlı geçip gitti ki... Her bir günü zihnimde dün gibi. Her biri mutluluk, huzur ama en önemlisi bir ders ile dolu benim için.Hayat, yaşamayı öğrendiğinde hayat oluyordu ve ben artık biliyordum ki bundan önceki yaşamım bir hayat sayılmazdı. Sadece zaman akmıştı ve akmıştı.
Artık deneyimlerim sayesinde biliyordum. Her bir deneyimim bana yaşamayı öğretmişti. On sekizinde tekrardan doğan bir bebek gibi... Öğreniyordum, öğrenecektim ve öğrenmiştim de. Sevgiden, sevmekten korkmuyordum. En ufak bir şeyi bile sevmeye çalışıyordum çünkü artık öğrenmiştim ki sevmek en büyük nimetti. O minik kalp çarpıntısını sol yanınızda hissettiğiniz sürece bir insandınız. Bunu bana en büyük sevgim, sevgilim Yekta öğretmişti.
Benim olduğu gibi başkalarının da fikri her zaman olacaktı. Çünkü hepimiz farklı hayatlar yaşıyor, farklı bakış açılarına sahip oluyorduk. Başkası için utanç verici olan o olay benim için komik olabilirdi ve gülmekten, kahkaha atmaktan çekinmemeliydim. Birileri her zaman konuşacaktı, sen utanç verici olsan da olmasan da. Kimsenin ağzına bir bant çekebilmek gibi bir hakkın yoktu. Ama belki duymayabilirdin o fısıldaşmaları. Görmezden gelebilirdin o göz devirmeleri. Anın tadını çıkarabilirdin. Bunu bana Kaan ve Deniz öğretmişti.
Güzellik küçük burun, kıvrımlı beden, renkli gözler gibi belirli standartlar değildi. Bizi diğerlerinden farklı kılan her bir özelliğimiz aslında en güzeldi. En zor öğrendiğim şeylerden biri bu olmuştu ama en sonunda öğrenebilmiştim. Didem sabırlı ve vazgeçmeyen bir öğretmendi.
Fazla hırsın neler doğurabileceğini bana bale eğitmenim Aleksandr öğretmişti. Öyle bir göz boyuyordu ki o hırs, önünüzdeki tüm insanları harcıyordunuz. En sonda da kendinizi. Başarılı olmak adına önce beni harcamıştı. Sonra diğer öğrencilerini. Çıkan skandallarla beraber eğitmenlik sertifikasına el konmuştu ve ülkeden ayrılmıştı.
Güven duygusunun ne kadar zor inşa edildiğini öğrenmiştim. Asla olmayacağını düşündüğüm, imkansızların da olabildiğini görmüştüm. Bunu bana tattıran, öğreten kişi Yekta'ydı. Bir yerde her şeyimde o vardı. En çok öğretenim ve bana bir şeyleri en çok öğretecek o kişiydi.
Hayatımdaki her bir insan bir ders vermiş bir şekilde yaşamımı yaşam kılmak için bana yardımcı olmuştu. Selin bile. Bir süre kendini suçlu hissetmişti ki doğrusu yaptığı şey bir hataydı. Eninde sonunda bunu anlayıp düzeltmek adına bir şeyler yapması onu affedilebilir kılıyordu ki bir noktada ben de Yekta da onu affetmiştik. Bu olay bir yerde bizim ilişkimizi daha güçlü kılmıştı çünkü ancak Selin asla bunu anlamak istememişti ve bir süre ben onunla konuşmak istesem de benden kaçmıştı. İnsan kendini affedemediği sürece çevresindekilerin onu affetmesi önemsizdi.
Dersler uygulanabilir olduğu sürece yararlıydı ki ben bunları hayatımın bir süresinde bilsem de uygulamıyordum. Şimdi ise çevremdeki herkes sayesinde bunun farkına varmıştım. Minnettardım.
On sekiz yılımda değil ama beş ayımda merhameti, sevgiyi ve en önemlisi kendimi bulmuştum. Yetmez miydi?
-Son.-
Belki erken bir veda ancak bazı şeyleri tadında bırakmak gerekir. Yekta ve Hazel kendi evrenlerinde, okuduğunuz satırlarda mutlu bir şekilde varlığını sürdürüyor. Satırlarımda gözleri dolaşan her bir kişiye teşekkür ederim, bu dünyaya dahil olduğunuz için. Başka hikayelerimde tekrar buluşana dek kendinize çokça iyi bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heartbreaker.
Short StoryYekta: kalbini kırmamı sen söylemiştin Anonim: bu kadar parçalanacağını önceden tahmin etmemiştim.