Öncelikle merhaba. Ani bir dürtüyle gelen bölüm yazma isteğimi bastırmadım ve buradayım. Hala buralarda birilerinin olduğunu görmek beni çok mutlu hissettiriyor. Hikayeye bölüm atmayı bitirmiş olsam da oylarınızı esirgemeyin lütfen🫶🏻 Profilimi ziyaret ederseniz orada da heartbreaker tadında bir kurgum var, ara ara bölüm atıyorum ona da bakabilirsiniz.Falling In Love, Cigarettes After Sex
Bana ait bir parça. Bir parçadan da fazla.
Tüm benliği parçalara ayrılmış o genç kız okulun bahçesindeki o yeşil gözlü çocuğa biraz dikkatli baktığında ilk hissettiği şey eksiklikti. Kopuk olan parçalarını fark etmesini sağlayan o etki o gün o çocuğun bakışlarının üzerine hiç değmemesiydi belki de, bale eğitmeninin ona söylediği o aşağılayıcı kelimeler değildi.
Umut ışığının geceleri bir ateşböceğini andıran o odadaki gezintisi onun yaşama dair tutunuşlarıydı. Bir hayaleti andıran benliğini daha da kırıp parçalayacağını yok edeceğini bile bile içten içe istediği o şeydi. Uyumadan önce kurduğu hayallerdi bedeninin etrafında hissettiği o büyülü kollar.
Uyan, küçük Hazel. O kollar inanamayacağın kadar gerçek.
Komodinin üzerinde duran telefonum art arda bildirim sesleri çıkarmaya başladığında gözümü aralamış ve elimi komodinin üzerine atmıştım. Yeşil kılıflı telefonumu elime aldığımda etrafta olan aydınlıktan daha çok parlayan ekranım sayesinde gözlerimi sıkı sıkı kapatma ihtiyacı hissetmiştim.
Sarp: Hazel selam
Sarp: Uyanık mısın
Sarp: Acil seninle konuşmam lazım
Hazel: Günaydın
Hazel: Evet
Mesajlarımın yanındaki tik işaretleri mavi renk olduğunda aynı anda telefonum titremeye başlamış ve ekrandaki Yekta ve benim suratlarımızın olduğu o komik fotoğraf kaybolmuş, yerini düz bir ekran almıştı. Yeşil simgeye bastığımda kolumu daha fazla havada tutmayarak telefonumu kulağımın üzerine koydum ve gözlerimi kapatarak konuşmaya başladım.
Karşı taraftan gelen hışırtılı ses ile Sarp konuşmaya başladığında "Günaydın Hazel" dedi. "Kusura bakma rahatsız ediyorum ama müsait misin?"
"Hıhı," diyerek mırıldandığımda gözlerim hala kapalı bir şekilde Sarp'ı dinliyordum.
"Buraya gelebilme şansın var mı?" diye çekingen bir ses ile konuşmaya başladığında Sarp, gözlerimi aralamış ve üzerimdeki örtüyü çoktan atmıştım. Sarp "Biliyorum dün gece Yekta ile kavga ederek ayrıldınız partiden ama leş gibi sarhoş olmuş bu. Hayır, kalk diyorum elemana. Kalkmıyor. Ben kaldırmaya çalışıyorum. Onu da yapamıyor. Bacağını tutuyor, vurmuş mu ne olmuş gel hastaneye gidelim diyorum. Yok bacağım kopsun daha da basketbol oynayamayayım ben Hazel'i üzdüm diyor." dediğinde Sarp'ın bahsettiği diyaloglardan çok 'Bacağını tutuyor, vurmuş mu ne olmuş.' kısmına odaklanmıştım çünkü aramızdaki ufak bir tartışma onun sağlığından önemli değildi. Doğrusu çözümü bulmuştuk dün gece ancak arkadaşlarımızın bunu bildiğinden emin değildim. "Bir sen gelsen konuşsan?"
"Geliyorum." diyerek mırıldandığımda çoktan üzerime bir şeyler geçirmiştim. " Yerde mi yatıyor şimdi o? Başının altına bir şey koysana Sarp. Acımasın."
Sarp "Koydum koydum." diye karşılık verdiğinde uzun trençkotumu da üzerime giymiştim. "Tamam. Kapatıyorum ben şimdi. Beş dakikaya ordayım."
"Dikkatli gel."
![](https://img.wattpad.com/cover/310493040-288-k576818.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heartbreaker.
Short StoryYekta: kalbini kırmamı sen söylemiştin Anonim: bu kadar parçalanacağını önceden tahmin etmemiştim.