(Voteleyip düşüncelerinizi yorum olarak yazmayı unutmayın bebeklerim🌸✨)
Şarkı Önerisi: Baekhyun feat. Suzy : Dream
ya da Baekhyun : Candy
ya da Kai : Nothing On MeAralık ayının başına girildiğinde Han oturduğu sandalyeden birilerinin yayınevine sipariş vermesini bekliyordu umutsuzca. Dudaklarını kemirirken elindeki kağıttan güzel bir uçak yaptı. Bu şirin, gri renkli uçak yine boşluğa, diğer kağıttan uçak arkadaşlarının arasına doğru süzüldü.
"Sıkılmış görünüyorsunuz Şefim. Yine uçaklar yapıp uçuruyorsunuz."
Lee Ji Eun o kadar sessiz içeri girmişti ki Han bir anlığına yerinden sıçramıştı. Deri ceketli kadın onun bu halini görünce bir an gerilse de gülümseyerek ceketini çıkardı ve kahverengi midi kadife elbisesi ile basım makinesinin etrafını temizlemeye başladı.
"Kendine başka bir iş bulmayı düşünüyor musun? 2 haftadır elimize sipariş gelmiyor. Senin burada harcanmanı istemiyorum."
22 yaşındaki genç kadın bir anlık dursa da yutkunup arkasında oturan adama baktı. Hala kağıtlarla meşgul oluyordu. Bir an ne diyeceğini bilememişti. Belini saran siyah deri kemeri oynattı ve yutkunup konuşmaya başladı.
"Bir anlık boşluk için bırakacak olsaydım, zaten gelmezdim. Hem siz... 2 haftadır sipariş almıyor olabilirsiniz ama son 4 aydır harıl harıl çalışmaktan hasta olmuştunuz. Elinizdeki kağıt kesiklerini ben temizledim. Pişman değilim Şefim. Sizin gibi büyük bir yayınevinin sahibiyle çalışmak benim için bir onur. Hem de... Kitapları seviyorum ben. Burda çalışırken, ilk okuyan ben oluyorum. Büyük yazarlardan imza aldım kaç defa. Sırf bunun için bile değer. Siz- Beni dinlemiyor musunuz?"
Han elinden bir uçağı daha boşluğa bıraktı ve Eun'a bakarak ayağa kalktı.
"Kitaplar, kitaplar ve kitaplar!"
Sesinde bir tiyatro oyuncusu gibi hafif kinayeli bir ton vardı.
"Bir şeyleri sürekli basmanın kolay bir iş olduğunu söyleyemem tabi ama çok da zor olduğunu düşünmüyordum ilk girdiğimde. Diyordum ki ben de senin hayalindeki gibi büyük ünlülerle tanışacağım. Bunun hevesi, hayali vardı içimde. Ancak şef olduktan sonra her işçinin kontrolünün elinde olması asıl zahmet veren şeydi. Sen sanıyor musun ki buraya her sipariş veren insan iyi biri? Burası senden önce ne çok dağıldı, işçiler birbirine girdi. Bilmediğin, önünde belki de bilmek istemeyeceğin çok şey var."
Adımlarını ağır ağır atarak Eun'un karşısına geçti.
"Bak, kaldık mı üç beş kişi? Beni bu zorluyor. Ben bile yönetemez oldum. Senin de hayatın kararmasın bu siyah mürekkep dolu odanın içinde. Onu istiyorum."
Eun bir anlık başını yere eğdi ancak hemen sonra başını iki yana sallayarak hızla kaldırdı.
"Ben burada kalacağım. Para mı? Değil. Ün, şöhret? Değil, hiçbiri! Ben burada mutluyum. Siz nasıl gençliğinizde mutluysanız... Öyle umutluyum ben. Bu yayınevini beraber kurtarabiliriz. Yeniden canlandırabiliriz."
Yaka kartını istemsiz bir şekilde düzelttiğinde Han kesik bir nefes verip etrafa baktı.
"İnanıyor musun buna gerçekten?
"Elbette. Siz inanmasanız bile. Ben inanıyorum.
Konuşmayı bölen alt kattaki girişte çalışanlardan biriydi.
"Şef! L.Know'un yeni çıkan kitabı için 200 tane basım yapılması istendi az önce."
"Teşekkür ederim Eun. Her şey için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Can Hear U || MinSung
FanfictionBu gürültülü hayatımda kendi sesimi duyamıyorum ben. Ben seni duyuyorum Minho... Ben sessiz çığlıklarını görüyorum. Beni tamamlayan, boşluklarımı dolduran tek kişi sensin Han... ----- Angst değildir ama sonuna kadar ağlatır . Dram içerir ama mutlu...