(İyi okumalar nilüfer çiçeklerim yorum atmayı unutmayın lütfen~ Motive oluyorum 🌸🌼)
Minho gelen telefonla sinirle dışarı çıktığında onu Jeongin durdurdu.
"Nereye?"
"Pislik herifin teki beni sürekli taciz ediyor. Hyunjin'e haber ver ben hukuk bürosuna geçiyorum. İşi varsa iptal etsin."
"Neden bu kadar sinirlisin ki? Geçen gün hıncını yeterince aldın zaten."
"Jeongin! Onu buraya senin çağırdığını biliyorum. Adresimi bilmiyordu o piç herif."
"Neden çağıracakmışım ki? Öyle bir şey yapmadım."
Jeongin'in yüzünde bir tür alay vardı. Yalan söylediği o kadar belliydi Minho'nun istemsizce çenesi kasıldı.
"Gereksiz tek bir laf daha edersen bir yumruk da sen yersin."
"Ooo koca adam sakin ol. Ararız Hyunjin'i. Git hadi."
Minho arkasını dönüp yürümeye başladığında bir mesaj daha aldı.
"Aşağıda bekliyorum seni kedicik:)"
Minho sinirle geriye attığı saçları çekiştirdi.
Geliyorum lanet olası, bekle sen.
Merdivenleri inerken Ryujin'i gördü resepsiyonda. Han'a bir not bıraksa iyi olacaktı aslında. Ne olur ne olmaz diye.
Kağıdı Ryujin'e emanet edip dışarı çıktı ve yolun karşısında duran Jeep'e baktı.
Mingi arabanın kaputuna oturup sigarasını tüttürüyordu. Yanağındaki morluk hala geçmemişti ama arsız gibi hala Minho'nun karşısına geçmeye yüz bulabiliyordu.Minho etrafa bakıp yutkundu. Hiçbir yanlış anlaşılmaya mahal vermek istemiyordu.
Yolun karşısına geçip onun yanına geldi ve bel çantasını çıkarıp ön cama vurdu çantayla.
Mingi şöyle yandan bir bakış atarak hiçbir şey yokmuş gibi önüne döndü ve sigarasından bir nefes daha çekti.
Mingi işaret dili falan bilmezdi. Zaten halden anlar bir tavrı da olmamıştı hiç.
"Değişmemişsin. Hala hırçınsın. Bu hoşuma gidiyor."
Minho öylesine bir gülüş atıp tekrar eski donuk yüzüne döndü ve ellerini uzatıp Mingi'nin ceketinin yakalarına yapıştı.
En azından dudak okuyabilirdi.
"Ne halt ediyorsun?!"
"Benimle de kahve içmeye ne dersin?"
"Asla!"
Mingi'yi kaputa ittirdi ve ellerini silkti.
"Hadi ama... Eskiden güzel takılırdık."
"Biz neredeyse hiç konuşmadık. Senin tek yaptığın benimle uğraşmak oldu. Sesim yok diye-"
Minho sinirle solurken tırnaklarını Mingi'nin boynuna geçirdi ve onu cama yapıştırdı.
"Bana yapmadığın kalmadı şerefsiz!"
"Hoşuna gidiyordu itiraf et."
Minho geri çekilip sessiz bir çığlık atarken saçlarını çekiştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Can Hear U || MinSung
FanfictionBu gürültülü hayatımda kendi sesimi duyamıyorum ben. Ben seni duyuyorum Minho... Ben sessiz çığlıklarını görüyorum. Beni tamamlayan, boşluklarımı dolduran tek kişi sensin Han... ----- Angst değildir ama sonuna kadar ağlatır . Dram içerir ama mutlu...