(İyi okumalar kar tanelerim~ Vote ve yorum atmayı unutmayın^•^ ❤️)
Birkaç gün sonra Ryujin'in telefonu Han tarafından aranmıştı.
Ryujin tanıdık numaranın araması ile şaşırmıştı. Genelde yardımcısı Eun onu arardı. İkisi çok yakın arkadaş olmuşlardı. Ryujin telefonu açtığında karşıdaki ses oldukça heyecanlı duruyordu.
"İyi öğlenler efendim, L.Know'un sekreteri Shin Ryujin ben. Nasıl yardımcı olabilirim?"
"İyi öğlenler Ryujin. Sana bir şey sormak istiyordum aslında."
"Bana?"
Ryujin gözlerini kırparak bakışlarını kapalı olan yazarın kapısına çevirdi.
"Buyrun sizi dinliyorum."
"Buralarda, iyi bildiğin bir işaret dili eğitmeni ya da kursu var mı?"
Ryujin'in gerginliği yerini küçük bir gülüşe bıraktı.
"Ah, büyük bir şey sanmıştım. Özür dilerim. İsterseniz size kendi eğitmenimizin numarasını vereyim. Onunla görüşün. Kendisi patronumu da oldukça iyi tanıyor. Onu aracı kılarak konuşursanız ücret konusunda da çok fayda sağlarsınız."
"Eğitimin ücreti inanın hiç önemli değil."
"Ah, hayır, ben muhasebeciyim. O yüzden böyle bir söz kullandım. Kağıt ve kalem alın lütfen."
Han telefonun diğer ucunda hemen çekmeceden kağıt çıkardı. Ryujin ise telefon rehberini inceliyordu.
"Dinliyorum seni Ryujin."
"Kim Junmyeon, +800 5786...."
"Ofisinin adresini de verir misin?"
"Tabi."
Adresi de kaydettikten sonra Han içten bir teşekkürle telefonu kapattığında daha iyi hissediyordu. Yarım saat geçmeden Kim Junmyeon ile de bağlantı kurmuş ve adresi tekrar teyit etmişti.
Artık Çarşamba ve Cuma günleri işaret dili seanslarına katılacaktı.
Bu bir kaç gün içinde ise Minho biraz daha sakin geçiriyordu vakitlerini. Müzikler dinliyor, o pozitif enerjiyle odasının içinde dans ederek müziğe kendini katıyor, en olmadı masada otururken ritim tutturuyordu.
Geçen gece Han ile tekrar KakaoTalk'tan konuşmuşlardı. Onunla ne zaman konuşsa kendini hafiflemiş hissediyordu.
Kalbindeki zincirler tek tek koparken, zihnindeki boşluklar doluyordu.
Eksik hissetmiyordu kendini. Sesinin olmaması onun için bir engel değildi artık. Çünkü onun boşluklarını bilen o adam, ona zarar vermek istemiyordu. Tam aksine, o kabuk tutan yaraların iyileşmesi için kendisine destek oluyordu.
Jeongin'le ise arası biraz açılmış gibiydi.
Minho, kendisinin bir ay önceki hali olmadığını, neredeyse değişmek için adımlar attığını, atarken de rahat hissetmek için farklı şeylere yöneldiğini biliyordu.
Mesela, altyazılı filmleri altyazı olmadan izliyor, bazen sesi de kapatıp dudaklarını okumaya çalıyordu.
İlerde yabancı bir yere giderse, dudak okuma ona faydalı olabilirdi.
Tabi, kulağında bir sorun olduğundan değildi. Sadece işaret dili eğitimi aldığında temel dudak okumayı da öğrenmişti.
Ancak Jeongin'e dokunan şey tam olarak bunların neresiydi anlamıyordu.
Belki de Han'la vakit geçirince, kendini uzaklaşmış mı hissediyordu? Ancak Minho onunla defalarca konuşmaya çalışmıştı. Jeongin oralı olmasa bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Can Hear U || MinSung
FanfictionBu gürültülü hayatımda kendi sesimi duyamıyorum ben. Ben seni duyuyorum Minho... Ben sessiz çığlıklarını görüyorum. Beni tamamlayan, boşluklarımı dolduran tek kişi sensin Han... ----- Angst değildir ama sonuna kadar ağlatır . Dram içerir ama mutlu...