(Merhaba Nilüfer çiçeklerim. Final haftam yaklaştığından dolayı bölümler biraz aksayabilir ama çok bekletmeyeceğim sizi. Emin olabilirsiniz~ İyi okumalar bal peteklerim. ✨💛)
HAN
Kollarında uyandığım adamın nefes alış-verişi bile hoşuma gidiyordu.
Dün, çok zor bir gece yaşamıştım ve bu zorluğa Minho gibi saygıdeğer birini dahil etmek büyük bir hataydı. Ancak şu bulunduğum duruma baktığımda, pişman da olmuyordum.
Bu benim için güzel bir hataydı.
Hani hiç bilmediğin bir yerde rastgele bir durakta inersin ve tam da istediğin yerde bulursun ya kendini, Minho'nun kolları benim en huzurlu yerim olmuştu şu birkaç gün içinde.
Gözlerimi kapatıp kalp atışlarını dinlerken uyanmak istemiyordum.
Uyanırsak kalkacaktım, çıkacaktım kollarından ve kim bilir tekrar ne zaman o bedene sarılma fırsatı bulacaktım.
O basın açıklamasını duyduğumda, nedenini kestiremediğim bir sızı saplandı yüreğime.
"Bu L.Know'un başvurduğu hukuk barosu. Yazımız L.Know ve arkadaşı hakkındadır. Size duyuracağımız şey şudur ki, aralarında hiçbir açıdan derin bir bağ bulunmamaktadır. Kendisi arkadaşlıktan ibaret bir şahsiyettir. Bu kadar yakın olmaları aralarındaki sevgi, aşk vs. gibi asılsız düşünceleri değil, eğlenceden doğan samimiyeti ve L.Know'nun babacan tavrını göstermektedir. Gizlilik amacıyla L.Know'nun arkadaşı ve yazarımız hakkında açıklama yapılmayacak, yayılan herhangi bir dedikodu söz konusu olduğunda yasal yollardan savunma yapılmasından kaçınılmayacaktır. Anlayışınız ve desteğiniz için teşekkür eder, başta yazarımız olmak üzere herkesin mahremiyeti ve kişisel hayatına saygı duymanız konusunda istirham ederiz. İyi günler."
Basit duruyordu. Baştan savma bir açıklama olduğu da belliydi. Hatta Minho'nun yazmadığı da belliydi. Çok hukuksal bir dille yazılmıştı. Avukatı falan vardı sanırım.
Ama yine de bu kadar basite alınmak üzmüştü beni. Medyanın yalandan ibaret olduğunu söylediğinde ise içim epey rahatlamıştı.
Aradığımda açılmayan telefonlar ödümü koparmıştı. Olan olaylardan dolayı benden uzaklaşmak istediğini düşünmüştüm. Üzerine gitmek istemedim. Ama gerçekten onunla konuşamamak canımı yakmıştı.
Dışarı çıkıp hava almak istemiştim sadece ama ayaklarım beni yine ona getirmişti. Onun ruhuna, onun varlığına, hiç fark etmesem bile, onun huzur dolu kollarına...
Yüzümü üstündeki pamuklu polara sürtüp alnımı göğsüne yaslarken gülümsedim.
Kabul etmek istemiyordum. Hala içimde kendime göre bir şüphe vardı. Beni bu adama çeken şey tam olarak neydi? Ben seviyor muydum yoksa ilk kez bu kadar dost olduğum için Minho'ya olan derin duygularımı yanlış mı anlıyordum?
Fikrim yoktu şuan ama ilerleyen zamanlarda bunu da öğrenecektim.
Çünkü hayatın her anı bir kitabın satırı gibiydi.
Okumadan bilemezdin.
Gözlerini açsın istemiyordum. Onun o hâreleri bana bakınca kaçacak delik arıyordum resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Can Hear U || MinSung
FanfictionBu gürültülü hayatımda kendi sesimi duyamıyorum ben. Ben seni duyuyorum Minho... Ben sessiz çığlıklarını görüyorum. Beni tamamlayan, boşluklarımı dolduran tek kişi sensin Han... ----- Angst değildir ama sonuna kadar ağlatır . Dram içerir ama mutlu...