Kaçmak

7 3 0
                                    

Anna bu sürüye ait olmadığını hissetti. Mark geçmişte acı günler yaşamıştı. Ama etrafındaki kızları gördükçe Anna onun kimseye ihtiyacı olmadığını düşündü. Kıskançlık onu daha öfkeli yapmıştı. Hiç tanımadığı adam eşi olmuştu. Acıyıp yanında kalmaya karar vermişti. Ama şimdi tüm yaptıklarını birer hata olarak görmeye başladı.

Misafir odasından bahçeye çıktığında akşamın ilk ışıkları gökyüzünü aydınlatıyor gibiydi. Gitmesi gerekiyordu. Şefkat bir yere kadar onunla olabilirdi. Alpha Mark Pier kötüydü. Aşkta onu değiştirmek için belki iyi bir seçenek değildi.
Bahçeyi tanımaya çalışırken küçük bir çocuk yanına geldi.
- Sen sürüye yeni mi geldin ?
Anna, sarı saçlı ve mavi gözlü çocuğun eğilip yanağını okşadı.
- Evet. Ben yeniyim bu evde. Sen kaç yaşındasın ?
- Altı yaşındayım.
- Anna benim adım. Senin ismini öğrenebilir miyim ?
- Küçük John. Büyük olan alfanın evinde yaşıyor.

Küçük John gülmeye başladı. Anna onun sempatik tavrından aşırı hoşlanmıştı. Cana yakın çocuğun gözlerindeki ışıltılar harika duruyordu. Çocukken hepimiz öyle mutlu geziyorduk sanırım diye düşündü Anna. Siyah Şerit sürüsünün en tatlı üyesi John ilan etmişti kalbi. Mark evin bahçesine doğru yürümeye başladığında John ona doğru koştu.
- Alfa ben geldim.
- Küçük John. Annen seni merak edecek. Neden geldin buraya ?
- Seni görmek istedim.
- Gördün John. Annen senin için endişe etmeden hemen eve dönmen gerekiyor.
- Gidiyorum alfa.

Küçük John uzaklaşırken geriye dönüp baktı.
- Anna yakında yine geleceğim yanına.
Mark gülümsedi.
- Seni sevmiş olmalı. Küçük John benim dışında kimse ile fazla muhabbet etmez.
- Belli oluyor. Sürüde çoğu çocuk alfa hayranı olarak büyür. Erkek çocuklarının en büyük rol modeli sen olmalısın.
- Haklısın Anna. Ama John doğmadan önce ben onun annesi ile bu bahçede oyunlar oynardım.
- Sen mi ?
- Evet. İhtimal vermiyorsun değil mi ? Annem çok iyi biriydi. Bize hep süt ve kurabiye yapardı. John'un annesi hep en güzel papatyaları anneme getirip veriyordu.

Mark cümlesini yarım bırakıp  Anna'ya baktı. Neden kalbinden geçenleri bu kıza anlatmak için can atıyordu ? Alfa olarak kalbini kimseye açmayı sevmezdi. Mahkum olması gereken Anna karşısında bir misafire verdiği değer aşırı göze çarpıyordu. Alpha Mark Pier kendine kızdı.

Aptallık etme dedi. Eş bugün varsa yarın yoktur. Sen tek başına daha iyi oldun yıllarca. Ona ihtiyacın hiç yok dedi. Nefret daha ağır bastı. En çok sevdiğini söyleyen herkes çekip giderdi. Anna'da gidecekti. Gözlerinin yaş dolmasına izin vermek istemiyordu. Fakat yine gözleri çeşme gibi musluklarını açmıştı. Anna'nın yanında çocuk gibi oluyordu. Anna onu terk edip gider ise artık kalbi hiç olmayacaktı.

- Gitmene izin veremem.
Mark öfkeyle bakıyordu Anna'ya.  Neler olduğunu anlayamadı Anna.
- Neden söz ediyorsun ?
- Beni bırakıp tek başıma gideceksin. Ben biliyorum. Seni bulmuş iken böyle olmasına göz yummak istemiyorum.
- Ailen öldü. Onlar ömür boyunca yas tutman konusunda sana bir vasiyet bırakmadı Mark. Devam etmen lazım. Anne ve baban eminim seni böyle görmek istemez.
- Onlar öldü. Duydun mu ? Ne istediklerini sen asla bilecek değilsin.
- Sen kaba birisin. Acımasız ve katil ruhlu bir alfa olarak eşine bağırıyorsun. Bende gideceğim. Duydun mu ? Seni sevmek istedim. Ama sen böyle iken bu mümkün değil.  Dünyada tek anne ve babası ölen sen misin ? Kimsesiz kalan tek çocuk olmadığını bilmiyor musun ?

John bağırma seslerini duyup bahçeye geldiğinde ikisi çok gergindi.
- Alpha Mark Pier. Ben seni böyle yetiştirmiş olamam. Eşine saygılı olacaksın.
- John seni ilgilendirmez.
- Mark birini incitmek hoş değildir.
- Sen karışma bize.
Anna onları bahçede bırakıp eve girdiğinde akşam olmuştu. Mark onu takip edip yanından geçerken eşinin koluna vurdu.
- Özür dilemek istemiyorum. Bir yere gidecek değilsin. İzin veremem.

Anna yaşadıkları evin içinde durup onu daha fazla kızdırmak istemiyordu. Ağaçların altında gördüğü hamak geldi aklına. Oraya doğru gitmek için evin diğer kapısını açtı. Temiz hava ona iyi geldi. Zihinsel bağlantı ile Olga'ya ulaşmak istiyordu.
- Olga beni duyuyor musun ?
- Anna. Sen neredesin ?
- Olga yaşıyorsun.
- Hepimiz seni çok merak ettik. Sen şuan neredesin ?
Anna ağlamamak için zor tuttu kendini.
- Ben eşimi buldum.

Olga şaşkınlıkla sordu.
- İnanamıyorum. Neredesin ?
Anna yutkundu ve tereddüt ederek cevap verdi arkadaşına.
- Siyah Şerit sürüsü.
- Bize saldıran sürü ile ne işin olur senin Anna ?
- Alpha Mark Pier benim eşim.
Olga duyduğu cümleye rağmen bir kez daha arkadaşına sordu..
- Emin misin ?
- Onu kaçarken gördüm. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. O da eşi olduğumu söyledi evdekilere.
- Onunla mı yaşıyorsun ?
- Evet.

Mark onu ağaçların orada gördü. Hamak keyfi yapıyor diye düşündü. Eşinin yanına gitmek için odasından ayrıldı. Anna birisi ile konuşuyordu. Zihinsel bağlantı kurmuş olmalıydı.
- Anna. Kiminle konuşuyorsun ?
- Sana açıklama yapmak zorunda mıyım ?
- Anna. Sadece sordum.
- Olga ile bağlantı kurdum.
- Sana söylemiştim o yaşıyor.
- Birini kaybetmek nasıl bir duygu ? Olga ölünce bu sorusunun cevabını hissettim Mark. Öfke ve gözyaşı bir karışım oluyor. Seni o yüzden bende anlamaya çalışıyorum. Fakat Olga öldü diye bende sana saldırır isem farkımız kalmaz.
- Anlamıyorsun Anna. Ben incitmek istemiyorum kimseyi. Sadece onların katilini arıyorum.
- Bizim sürüden kimler var hücrede ?
- Onları serbest bırakmam.
- Mark. Anne ve babam yok. Zihinsel bağlantı kurmak istedim. Olmadı. Ama ben seninle ilgileniyorum.
- Ben kötü değilim. Hastanede yatan sizin sürüye ait kişileri ziyaret edebilirsin.
- Gidip görmek istiyorum.
- Anna beni takip etmelisin.

Mark beni hastaneye götürdüğünde sürüden çoğu kişinin tedavi edildiğini gördüm. Hepsini alıp kaçıp gidecektim. Karen'i gördüm.
- Anna. Sen o adamın yanında ne arıyorsun ?
- O benim eşim.
- Anna. Bacağım kırıldı. Eşin bizi perişan etti.
- Karen daha sonra konuşalım. Olga iyi.
- Biliyorum. Zihinsel bağlantı kurdum. Yerde onu kanlar içinde görmüştüm. Öldü diye düşündüm.
- Dönünce eşin Olga olur artık.
- İkiniz henüz 18 yaşında değilsiniz.
Karen benim rakibim olamazdı. Anna ile arkadaş olduklarını anladım. Olga iyi olduğuna göre Anna benden ayrılmak için her yolu denemeye hazırdı artık. Hastaneye onu getirdiğim için pişman oldum. Hastanenin önünde Anna'yı bekliyordum.

- Eve gidebiliriz.
Anna'nın kalbini kırmak için açtım ağzımı.
- Eş olarak seni istemiyorum. Onları alıp götür sürü evine. Bir daha karşıma çıkma. Bold mahkumları bırakın Anna ile.
Alpha Mark Pier arkasına bakmadan uzaklaşır iken Bold ile Anna tüm mahkumları serbest bıraktı. Bold ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya kalmıştı.
- O asla böyle davranmaz.
- Biliyorum.
- Öyle ise hastanede olan arkadaşlarını alıp gitmelisin buradan Anna. Alfa yokluğunda daha iyi olur.
- Bende size meraklı değilim.

Karen'i ve diğerlerini hastaneden alıp gidecek iken kalbi izin vermedi Anna'ya. Mark acı çekiyor olmalıydı. Anna eve doğru yürüdü. John'un sesini duydu.
- O kız senin eşin Mark.
- Tek başıma ben iyiyim.
- Hiç iyi değilsin.
- Eşim olsaydı git dediğim an kalacaktı benimle.
- Onu sevdiğini söyledin mi ?
- Hayır. Ben henüz hazır değilim.
- Sevmiyor musun onu ?
- Seviyorum. Ama o beni sanki sevmiyor gibi.

Anna kapıdan içeriye girince iki adam konuşmayı bitirdi. John hemen gözleriyle Mark'a baktı. Zihinsel bağlantı kurdu.
- Kalk ve ondan özür dile.
John hemen Anna'nın yanına geldi.
- Akşam yemeğinin hazır olup olmadığını bakmam lazım Anna. Alfa sana emanet.
John çıkıp giderken Mark ayağa kalktı.
- Gelişine ben çok sevindim Anna. Beni bırakmadın tek başıma.

Sürünün Yuvası 🙋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin