"Anne insanları nasıl iyi anlarız?"
Kafasını bilgisayardan kaldırdı ve bana baktı düşünceli görünüyordu annem.
"Annen olarak mı soruyorsun yoksa bir psikolog'tan akıl mı almaya çalışıyorsun?"
"Her ikiside yeterli mi?"
"Evet."
"Cevaplayacak mısın?"
"Yüz ifadeleri insanları ele verir genelde."
"Böyle mi anlamaya çalışırız yani?"
Kahkaha atmıştı ve gözlerini devirmişti. Resmen dalgaya alıyordu beni.
"Alçin tam olarak ne öğrenmek istiyorsun?"
"Anne mesela, üzgün birini nasıl anlarım?"
Sert bir şekilde yutkunmuş, omuzlarını dikleştirip gözlerimin içine doğrudan bakmıştı.
"Genelde hızlı hızlı hareketlerde bulunur üzgün insan. Karşısında biri var ise kendisini ele vermeden, bulunduğu ortamdan alelacele gitmeyi tercih eder. Konuşmayı da tercih etmezler yalnız kalma eyleminde bulunduklarından dolayı ne bir açıklama da bulunurlar ne de karşısında ki insanı muhattap alırlar."
Tek kaşımı havaya kaldırmıştım. Tahir hep böyle hareketlerde bulunur. Demek ki o üzgündü ve ben ona destek olamıyordum.
"Bir başka örnek oturuş pozisyonudur. Sırtı kambur duruyorsa özellikle, bıktığı sinyalini verir. Sıkılmıştır, gitmek istiyordur,onun dikkatini çeken bir şey yokturdur ve kendine güveni azdır. Kambur durmak benim şahsi fikrimce,ben eziğim ve kendime güvenmiyorum demek."
"Neyse ki sırtın hep dik anne."
"Senin de olmalı Alçin. Sırtını biri için eğmeni istemem doğrusu. Eğik birini de görürsen eğer onu dikleştirmeni tercih ederim."
Yataktan kalkıp dolabına ilerleyip hızlıca asılı duran bir gömleği alıp üzerine giyinmeye başladı. Telefonunu kapattıktan sonra oldukça sinirlenmişti ama üzgündü de. Oturmuş bir vaziyette Aras'ı izliyordum. Eline aldığı pantolu da giymek istemişti ama beni görüp duraklamıştı. Hemen solunda duran kapıya doğru ilerledi ve ardından kapıyı kapattı. Dakika bile geçmeden oradan da çıkmıştı. Saçlarını bile düzeltmemişti. Hemen yatağa doğru geldi. Sağımda duran telefonu ondan önce alıp kendisine uzattım. Bir kaç saniye gözlerime baktı ve telefonunu alıp odadan ayrıldı. Onu bu kadar sinirlendiren ne duymuş olabilirdi? Sinirlenmemişti o yüz ifadesi hayal kırıklığıydı. Nerede görsem tanırdım o yüz ifadesini. O gittikten sonra dakikalar geçmişti ama ben hâlâ onun yatağında oturuyordum. Yavaşça kalkıp komodine uzandım. İki çekmeceliydi. Merak edip ilk çekmeceyi açtım ve bir silah üç şarjör gördüm. Başka bir şey yoktu. Ne bekleyebilirsin ki başka?
İkinci çekmeceyi açtığımda siyah kapaklı bir defter görmüştüm yanında ise sigara paketi vardı. Defterle beraber sigara paketini aldım. Defter yeni görünmüyordu çok eski bir defterdi. Kapaklarını açtım ve sayfaları çevirmeye başladım. İğrenç bir el yazısı ile yazılmış yazılar vardı. Yavaş yavaş sayfaları çevirince defterin ne olduğunu anlamam gözlerimin büyümesine sebep olmuştu. Günlüktü bu Aras'ın günlüğü olabilirdi. Ama neden göz önüne koymuştu? En baş sayfayı yeniden açtım. Koca harflerle A.A.O yazıyordu. İçimi iyice merak kaplamıştı. Tesadüf eseri onun günlüğünü bulmuştum. Çok küçükken yazmış olmalıydı. Yavaş yavaş hepsine göz gezdirirken bir tarih gözüme çarpmıştı.
01.08!
Doğum günüm!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH SATIR (+18)
Chick-LitKader. Kader herkesi bir araya getirirdi. Belki bir çift gözü tanımak isterdin ama o gözler seni istemezdi. Bir gün Bir gün o gözler senin gözlerinden başka bir şeye bakmayacaktı. "Gözlerinin içinde kendimi güzel görüyordum ben bir tek." "Kendine...