Kader.
Karşına çıkan senin için nedir? Ne olacaktır, ne olması gerekiyordur?
Değiştirebilir miyim?
Hayır.
Evet.
Ben çizebilirdim.
Senaryom hazır mıydı?
Evet.
O halde oyunu kuralına göre oynayacaktım. Kural olmasa bile kendi kuralımı koyacaktım. Benim kurallarım ile ilerleyecekti bu seyir. Ben değiştireceğim. Bu kez benim kurallarım olacaktı. Oyunu baştan yazacağım.Ayaklarım acı içinde adımlıyordum. Bu defa düşmeyecektim. O acıyı,bana yapana inat yürüyecektim. Vakti geldiğinde bende o acıyı yaşatacaktım. Arkamda onu öylece bırakıp ilerliyordum. Çıplak ayaklarımla,acımla ilerliyordum. And içmiştim bu acıyı bana yapana aynı yolu yürüteceğim. Bir gün erken, bir gün geç. Kendimi ezdirmeyeceğim sonu ne olursa olsun,ne yanlış yapmış olursam olayım karşıma çıkan bu durumun içinden kendimi çıkarıp her şeyi karşıma alıp savaşacağım. Arkamda bıraktığım o kişiyi karşıma alıp bu acıyı onun yoluna sereceğim.
Çıkış kapısı tam karşımda duruyordu çıkacaktım ve bu ızdırap benim için bitecekti. Vücudum üşümüyordu ama içim yanıyordu. Gözlerimden akan yaşları öylece bırakmıştım yüzümde umurumda değildi aktığı sayısı. Ben bu yaşları akıtacak hiçbir şey yapmadım. Kapıya on beş adım çıkacaktım ve her şey bitecekti. Üç adım daha attım arkamdan adım sesleri geliyordu. Yavaş gidiyordum ama intikam adımları atıyordum. Arkama bakarsam duracaktım. Durmamak için adımımı hızlı attım. Attığım her adımın intikam için olması için kendime güç veriyordum.
"Anlatacağım." Gelen ses bütün etrafta yankılandı durmadım. O adımlar hızlandı ve koşar hale geldi durmadım. Durursam onunla yüz yüze bakacağım. Onun gözlerine kendimi esir etmeyeceğim. Birden karnımda hissettiğim kol ile irkilmeme fırsat kalmadan sırtımı sert bir yere çarptım. Çırpındım fakat o kol beni üst düzey bir güç ile sarıyordu. Başımı karnıma indirdim sağ kolu çevreliyordu. Başımı kaldırdım göz yaşlarım istemsizce akıyordu. Sırtım o sert yerde başka bir sesi hissediyordu.
Pat pat pat pat
Kalbinin sesi.
Sırtım onun göğüs kafesine yaslıydı sağ kolu ise karnımı sarıyordu. Konuşamıyordum,kalbimin yarası gözlerimden dökülüyordu. Şuan neden ağladığımı bile bilmiyordum tek bildiğim kalbim kanıyordu ve kanı gözlerimden dökülüyordu.
"Anlatacağım." Kısık bir sesle söyledi. Nefeslerini kesik kesik alıyordu. Bu duruşumuz keşke başka bir şekilde olsaydı.
"Neyi anlatacaksın?" Benimde sesim onun gibi kısık çıkmıştı. Ağlamaktan çatallaşan o sesim ile bunu diyebilmiştim.
"Her şeyi. Gerçeği."
Gerçek olan neydi? Gerçekler gün yüzüne geç mi çıkıyordu? Gerçeğin geç oluşunu ne zaman öğreneceğim? Her şey için geç kalındığı zamanda ben neyin gerçeğini öğreneceğim?
Kolu gevşedi ama göğüs kafesinden sırtımı çekmedi. Buraya yaslan ben böyle dururum der gibi.
Eli omzumu tuttu. Oraya düşen saçlarımı sırtıma dağıttı. Sonra sol omzumda topladı hepsini. Eli tekrar omzuma ulaştı. Bir şey yapmaya oldukça çekiniyordu. Bu halini gören ona fazlası ile gülerdi. Ama O bunu umursamadan bana en olan halini sunuyordu. Anlayacağımı bildiği halini.Fırsat bilip kendimi ileri attım. Gideceğimi sanmış olmalı ki omzumda ki eli baskı uyguladı. Canım acıdı omzumu yere doğru indirdim elini geri çekti. Oysaki ona doğru dönecektim ama o gideceğim sanmıştı. Sol elimle sağ omzumu tutarak ona döndüm. Omzuma koyduğu eli havada kalmış yumruk şeklini almıştı. Gözlerimi görünce yumruğu açtı ve kolunu indirdi. Gömleğinin bir kaç düğmesini açmıştı. Saçlarının ucu dağılmış göz bebeklerinin içi bembeyaz olmuştu. Kurumuş dudakları yarı açık duruyor bir şey söylemeye çalışıyor gibiydi. Dudaklarını dişledi kafasını kaldırdı havaya ve geri indirdi.
"Vaktimiz çok demek isterdim ama benim seninle olan vaktimin sonunu sen getiriyorsun." Gözlerime bakıyordu. Eminim halim ona çok komik görünüyordu. Yavaşça bana doğru adımladı hareket bile etmedim. Sağ kolu havaya kalktı yüzümün önüne doğru. Refleks olarak yüzümü kapatmaya çalıştım ama o şaşkınca bana bakıyordu göz bebekleri öyle büyümüştü ki. Yaptığı şeye pişman olmuştu. Vuracak sanmıştım. Kolunu hızla indirdi.
"Sikeyim!" Başını yana doğru salladı. Arkasını döndü ve ben ona bakıyordum onu izliyordum.
"Sikeyim nasıl!" Sesi gür çıkmıyordu ama şaşkın olduğu tınısından belliydi.
"Bende böyle şaşırmıştım ama halime." Hızla bana döndü. Kaşları çatıldı ağzı aralandı konuşmak için sanki birinin onu kendine getirmesi gerekiyordu. Hâlâ gözlerimden yaşlar akıyordu arkamı döndüm. Hızla,aynı şekilde kolu ile beni kendine çekmişti. Sırtım yeniden göğüs kafesine yaslıydı. Bunları yaşadıkça gözlerimden daha çok yaşlar akıyordu.
"Canım acıyor." Hıçkırıklarımın arasından bunu söyleyebilmiştim.
"Ben sana-." Sesi çıkmıyordu.
"Sikeyim ben böyle olsun-."
"Sen böyle olsun istedin." Daha çok bastırdı kendisine. Şuan dünya soyutlanmış gibiydi. Biz farklı hallerde insanlar gibiydik. Ben katil değildim oda benim ceza verenim değildi. Biz şuan Alçin ve Aras, asıl kimliklerimiz ile buradaydık. O kendini gizlemeye çalışan biri değildi. Bende onun kendisini gizlemesini isteyen biri değildim. Biz şuan başka bir dünyada,başka bir şekilde bir arada bulunan iki yabancı insandık. Birbirimizin canını yakmadan karşılaşan,kaderin bir araya getirdiği,kalabalık bir ortamda göz göze gelen ve gözlerimiz ayrılmadan birbirine bakan iki yabancı insandık.
![](https://img.wattpad.com/cover/328690335-288-k778399.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH SATIR (+18)
Chick-LitKader. Kader herkesi bir araya getirirdi. Belki bir çift gözü tanımak isterdin ama o gözler seni istemezdi. Bir gün Bir gün o gözler senin gözlerinden başka bir şeye bakmayacaktı. "Gözlerinin içinde kendimi güzel görüyordum ben bir tek." "Kendine...