ÜÇÜNCÜ KİŞİ

57 1 0
                                    

Çocukluğumdan bu yana sadece mutlu olmayı güzel bir yuvamın olmasını istemiştim. Bir annem,bir babam,bir de ben.

Üç kişilik koca bir yuva olsun istemiştim.

Şuan bir yuva vardı ama üç kişilik değildi.

Bir yuva da yoktu aslında,onu koca sıfatına taşıyacak üç kişide yoktu.

İki kişinin gidişi üçüncü kişiyide götürmüştü.

Bu defa iki yanlış bir doğrudan olmuştu. Bir doğru da iki yanlışın kurbanı olmuştu.

Ve bu doğru kurban, büyüdü, büyüdü ama kurban olmaktan hiç çıkmamıştı.

Bu kurbanda,yanlış olmuştu yanlış yapmıştı, yanlışı çok büyük yapmıştı,bunun geri dönüşü yoktu.

Üçüncü kişi,diğer iki kişinin yaptığı yanlışı yapmıştı,ama kendisi için doğru olanı yaptığı düşündüğü bir yanlış yapmıştı.

Öyle ya,en başında her yanlış doğru gibi gelir,ama her zaman yanlış yanlıştır.

Bu üçüncü kişi, yanlışını asla doğruya çeviremeyecek,doğru gittiğini düşündüğü yanlışın içinde ki kurban olmaya devam edecekti.

Diğer iki kişi,üçüncü kişinin her şeyi yapmasına sebep olmuştu.

Tıpkı bugün yaşadığı her yanlışta onları düşündüğü gibi...

Gözlerim,sözlerim karşımda ki kadının tek bir cümlesi içinde kül olmuştu.
Şuan yaşadığım şey bir hayal kırıklığıydı.

Gecesinde geçirdiğim güzel zamanımın, gündüzümde bu kadar acımasız olması benim dört odacıklı olan kalbimi tek seferde sıfıra düşürmüş,etkisiz kılmıştı.

Dört odacıktan oluşan kalbim,ilk defa tek bir olmuştu,ama şuan sıfır da olmuştu.

Neden bu kadar hayal kırıklığı yaşamıştım? Beni bu denli üzen şey ne olmuştu ki? Ne için üzülüyordum? Ne benim canımı yakmıştı?
Neden canımı yakmıştım?

Karşımda ki kadına bakmaya devam ediyordum. Kaç saniye ya da kaç dakika öylece durup kalmıştım bilmiyordum,olduğum yere çakılışımı kadının kahkahası sonlandırmıştı.

"Ne oldu canım iyi misin?"
Alayla sorduğu soruya cevap verecek kelime daracığım yoktu. Tekrardan kahkaha attığın da,kalbimin kırılması artmaya devam ediyordu. Ben bu şoktan nasıl çıkacaktım gerçekten bilmiyordum.

Omzumda hissettiğim dürtü ile yeniden kendime gelmiştim. Sürekli dalıp gidiyordum,zaman akıyordu zaman sürekli akıyordu. Aksın benide akıtsın istiyordum. Bende akmak istiyordum,akıntıya girmek istiyordum.

"Hey! Kendine gel!"

Başımı iki yana salladım. Kendi yaktığım canımı kendim söndürecektim.

Boğazımı temizledim derin bir nefes aldım. "Kendimdeyim! Çek elini üzerimden!"
Kadın elini ısrarla omzumda tutmaya devam etmiş üstüne tekrardan gülmüştü.
Neyin sinirini çıkardım,neyin öfkesini soludum,neyin acısını yuttum bilmiyordum ama,omzumda ki eli elimle kavrayıp,büküp kadına doğru uzatmıştım.
Karşımda ki kadın ise acıyla inlemiş gözlerime düşmanca bakmıştı.

Keşke benim de O'na uzattığım elimi biri kırsaydı.

Hiçbir şey demeden bahçeye doğru koştum. Yağan yağmur yüzüme yüzüme vuruyordu, yanlışımı vuruyordu. Güvenimin yağıp yerlere düşüp bir boşluktan ibaret olduğunu söylüyordu. Duyuyordum,duyuyordum ama gerçekten duymak istemiyordum.

SİYAH SATIR (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin