KORKU

282 3 0
                                    

Ne için yaratılmış olduğumu çok merak ediyorum. Herkes merak ediyor hatta. Acaba ben ne için varım? Bir gün bu sorunun cevabını alacağımı çok iyi biliyordum. Ama ne zaman hangi zaman? O süre zarfı içinde sadece yaşamaya devam edeceğim gibi görünüyor. Tabii yaşamayı gerçekten başarırsam. Bazen pes ettiğim noktalar oluyor. Sıkıldığım, cevaplanması gereken bir çok soru hepsiyle ben tek başımayım. Aslında benim yaşam bağım 17-18 yaşımdayken kesilmişti. Annem yüzünden. Annem bütün yaşantımın katili. Yaşattı sonrada öldürdü. Neden yaptı bunu? Bu sorumu onunla eğer karşılaşırsam soracağım. Tabii karşıma çıkarsa. Ondan nefret etmiyorum ama onu sevmiyorum da benim için sıradan bir akraba gibi. Ne kötü değil mi çok sevdiğin biri bir gün herkes gibi sıradan oluyor. Keşke annemi ben seçmiş olsaydım da annem yüzünden insanların arasında böyle başı boş kalmasaydım.
"Ne demek tanımak ister ne demek?!?!" Dalga mı geçiyordu benimle istediği neydi. Adamını öldürdüm ver işte beni polise. Kesinlikle beni herkesin içinde rezil edecekti evet o yüzden onu söyledi beni herkesin içinde rezil edecekti. Etsin haklı olan mağdur olan benim bütün kadınlar beni anlayacaktır biliyorum. "Oyna bakalım oyununu sayın Ovanlı" dedim asla beni umursamıyordu asla. İçeriye biri girdi telaşlı bir şekilde ve Onun yanına yaklaştı kulağına eğildi ve bir şeyler söyledi. Nasıl olurda bu kadar sessiz konuşur ki? O kafasıyla geleni onayladı ve çıkmasını söyledi. Sonra hiçbir şey demeden masadan kalktı ve gitti. Beni öylece bıraktı ortada. Bir süre daha masada oturmaya devam ettim oyalanacak bir şey gerekti yiyecekler ile oynadım önüme gelen her şeye çatal sapladım düşündüm kaç dakikadır bunu yaptığımı bilmiyorum ama baya zaman geçti. Kafam uğulduyordu gözlerim doluyordu. Ağlayacağım. Hayır yapmayacağım yaparsam üstüne bir kere daha ağlayacağım dayanamıyorum duygularımı bastırmaya dayanamıyorum. Ve en son bastım çığlığı bedenim beynim benden bağımsız işliyordu. Çığlık çığlığa ağlamaya başladım o masa evet masada ki her şeyi kollarımla iteledim çok fazla ses çıkıyordu umrumda değildi çünkü kendimde değildim. Saçlarımı ellerimle yolup sadece bağırıyordum ve ağlıyordum. Yerde bir sürü cam kırığı vardı ve az ötede bir bıçak gördüm cam kırıkları büyük ihtimalle ayaklarıma batıyordu. Batsın umrumda değil. Yerden bıçağı aldım ve koşarak buraya gelen Hilde'yi gördüm. Yüzü o kadar kötü ve endişeli görünüyor ki bir şey söylemeye korkuyor gibiydi. Kafamı yere eğdim. Ayaklarım fazlası ile kesilmişti yerde kan lekesi vardı artık. Kendimde değilim diyorum bunları ben yapmıyorum sanki beni yöneten başka biri var. Şimdi işim bıçakla. Kesip çıkacağım. Hilde ne yapacağımı anlamış olmalı ki "Kızım dur nolursun!" Diye bağırdı duymadım duymak istemiyordum. Hilde dış kapıya koştu sanırım çünkü gittiği yolda ora kalıyordu merdivenden inerken gördüm. Ve birilerine seslenmiş olmalı. Anında mutfağa geri döndü. Evet şimdi ayaklarım acımaya başlamıştı hâlâ cam kırıkları üzerinde duruyor içli içli ağlıyordum. Hilde şuan yapacağım şey için üzgünüm seni şimdiden çok sevdim. Bıçağı bileğime götürdüm. Evet bileklerimi kesecektim. Belki öldüyse annemin ardından ve ölen benim öldürdüğüm Ümit'in ardından gidecektim hakettiğim buydu. Kimsem yoktu yalnızdım arkamdan kimse ağlamayacak tabutumu taşıyan bile olmayacaktı. Mezar taşına bile sahip olamayacaktım ben bunu hakediyordum ve artık canıma tak etti ben dayanamıyorum yeterince vicdan azabı çekiyorum korkuyorum bunu yaşamaktansa ölürüm daha iyi. Bıçağı bileğime götürüp öyle derin bir şekilde çizdim ki yukarıya doğru kan fışkırdı bu şekilde ölemezdim daha fazlası gerekiyordu hemen yanına bir çizik daha atacağım sırada belime kollar dolandı. Çırpındım yine yine biri beni tuttu yine. Ben çırpındıkça yerde ki camlar daha çok ayağıma saplanıyor canımın acısından çığlık atıyordum beni kimin tuttuğunu bile görmüyordum. Ama gördüğüm şey yine o sevdiğim karanlık bu sefer ne için düşüyorum. Yaşam için mi yoksa ölüm için mi?

                                🪄

Hilde kapıya doğru koştuğunda evde ki o kızın varlığından haberi bile olmayan korumalara seslenmişti birisi yardım eder umudu ile. Korumalardan birisi hemen evin etrafından dolaşıp mutfak kapısından girmek için koşarak uzaklaşmıştı. Hilde hemen geri dönüp  mutfağın önünde ağlayan, kendine zarar veren kızı öylece izliyordu. Hilde bu kızı çok sevmişti çünkü bu küçük kız Hilde'nin ölen kızına benziyordu ve Hilde bu kıza sevgi ile bağlanıyordu. Ama şuan gördüğü görüntü kızını anımsattı. Hilde'nin kızıda intihar etmişti. Hilde sadece birinden yardım istemişti ve öylece izleyebilmişti. Ağlamaktan kızın yanına gidemiyordu yine bir kızını daha kaybeder diye korkuyordu. Ve genç kız Hilde'nin kalbini sökecek bir hareket yapıp sol bileğini kesti. Yerler kan olmuştu ayaklarına bir sürü cam batmıştı. Genç kız ölmeyeceğini farkettiği için bir kez daha kesecekti ama evin etrafından dolanan ve mutfak kapısından giren koruma tarafından durduruldu. Kız kan kaybetmiş olmalı ya da sinir krizi geçirdiği için bayılmıştı. Ve koruma onu kucağına alıp hastaneye götürmek zorundaydı. Ama evin sahibinin izni olmadan bunu yapamazdı. O koruma diğer arkadaşına seslenerek evin sahibini aramasını ve bir doktor bulmasını söylemişti. Sonra Hilde ile beraber yukarı merdivenlere doğru ilerleyip odaya çıkacaklardı. Çok zaman geçmeden evin sahibi telaşla eve geldi. Önce mutfağa ilerledi etrafın haline baktı darmadağın masa yaklaşık 35-40 dakika önce bu masada kahvaltı yapıyordu ve sonra dikkatini bir leke çekti kıpkırmızı yer hep kandı. Evin sahibi mutfak boyunca yerde olan kan lekesine baktı ve koşar adımlarla merdivene koştu merdivende bile kanlar vardı. Genç adam yukarıya çıktığında Hilde onu karşıladı ağlıyordu Hilde. Evin sahibine genç kızın durumunun iyi olmadığını söyledi. Genç adam odaya girdiğinde başında bir koruma eşiğine doktor duruyordu. O doktoru tanıyorlardı. Genç adam yatakta yatan kıza baktı yatak bile kan olmuştu bu kız kendine naptı? Diye sorgulayıp durdu. Geldiğini farkeden doktor kız burada olmaya devam ederse durumu kontrol altına alamayız zaman kaybediyoruz demişti. Genç adam kıza yaklaşırken ayaklarını gördü. Şok içindeydi ama belli etmiyordu. Biraz daha yaklaştı bileğini gördü. Bileğini kesmişti. Genç adam kızın neden bunları yaptığını çok merak ediyordu. Ona şuana kadar konuşturana kadar kötü tek bir şey yapmamış hatta kötü bir söz bile söylememişti. Doktor tekrar Genç adama dönüp hastaneye götürmemiz gerekiyor burada olmaz dedi. Genç adam şok olmuştu doktoru duymuyordu bile. Doktor ayağa kalkıp tekrar aynı cümleyi kurdu ve genç adam ancak kendine geldi. Saçı başı dağılmış ayakları kandan görünmeyen o kızı izliyordu. Doktor genç adamın cevap vermesini bekliyordu ama genç adam cevap vermiyordu doktor son kez zaman kaybetmeye devam edersek kız ölecek dedi. Ve genç adam o an hissetmediği bir şey hissetti. Kimseye hissetmeyeceği,kimseye demeyeceği, kimseye söylemeye gerek bile duymayacağı bir şey hissetti. Kimseye diyemeyeceği o kelimeyi söyledi işte.
Ölmesin.

SİYAH SATIR (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin