OKUN UCUNDA

73 1 0
                                    

Gözlerimi açtım, başım inanılmaz ağrıyordu. Ağrıdan dolayı gözlerimi kısıp inlemiştim. Bir sonra ki saniyede gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Hızla doğruldum ve etrafa bakındım. Başka bir odada başka bir yatakta uzanıyordum.
Ayağa kalktım ve kapalı olan kapıyı açıp koşar adımla çıktım. Karşımda duran merdivenleri ise yine hızlı hızlı inmeye başladım. Olamaz, rüya değildi gerçekti. Ben Derin Kaya'nın yanındaydım. Kaç saat geçmişti ne kadar süredir baygın bir haldeydim? Aras kesinlikle benim kaçtığımı düşünecekti. Acaba beni arıyor muydu? Ceplerimi yokladım ama telefonumu bulamadım.

"Alçin Hanım uyandınız."
Arkamı döndüğümde Derin Kaya bana doğru geliyordu.
"Ne kadar süredir baygınım?!"
Derin Kaya sorduğum soruya gülerken ben sinirlenmiştim.
"Sakin olun,yarım saat en fazla."
İçten içe bir oh çekmiştim. Ben saatler geçtiğini düşünmüştüm ama geçmemişti.
"Ne zaman gideceğim?! Ya da gidebilecek miyim?!"
Derin Kaya kolunu kaldırıp saatine baktı.
"Yaklaşık iki saat sonra. Evet gideceksiniz sizi esir tutacak değilim, Aras'ın aksine."
Bu adam nasıl oluyordu da her şeyi biliyordu?
"Şimdi gelin bir şeyler yiyin, tansiyonunuz düştü sanırım baya aç olmalısınız."
"Dalga mı geçiyorsun?!"
"Sözümün ikilenmesinden hoşlanmıyorum."
Ona doğru bir kaç adım atıp karşısında durdum.
"Ne o Aras'ın yan modeli falan mısın? Sürekli onun yaptığı şeyler onun sözleri çok mu gıpta ediyorsun onu?"
Derin Kaya kaşlarını kaldırdı ve ardından gülümsedi.
"Hayır,ben hep bendim. Aras hep Aras mı peki?"
Tekrardan bir kaç adım daha atıp tam karşısında durdum.
"Siz daha iyi tanırsınız. Düşman oluyorsanız mutlaka özendiğiniz içindir."
Derin Kaya boğazını temizledi.
"Siz peki? Size karşı olan bu tutumunun adını ne koyacaksınız?"
Başımı onun önüne yaklaştırdım.
"Saçmalık! Aklı olan biri bunu yapmazdı!"
"Bende aklı olmayan biriyim diyebilirsiniz."
Gülümsedi ve yürümeye başladı.
Peşinden gidip gitmesem mi diye düşünüyordum. Gideceğimi biliyordu ve bildiğini gerçekleştirip peşinden gittim.

Oda Aras'ın evi gibi bir eve sahipti. Yine geniş bahçesi vardı. O kapıdan çıktı ardından ben çıktım ve karşımda gördüğüm manzaradan dolayı durmak zorunda kaldım.
Küçük bir masa vardı,iki kişilik sandalye...üzerinde mumlar ve yemekler vardı. Derin Kaya masanın başında durup beni izliyordu.
"Gelin lütfen."
Buyur edercesine elini masaya doğru salladı. Yavaş yavaş masaya doğru gittim.
"Cidden aklı olmayan birisin!"
Derin Kaya koca bir kahkaha atmıştı.
"Yemek yemenizi istemem akılsızlık mı oluyor? Siz gerçekten önemsenme duygusunu hiç yaşamamışsınız Alçin Hanım bu çok üzücü oldu."
Sinirle ona bakarken o benim yanıma doğru gelip önümde ki sandalyeyi çekti. Arsızlığa vurup oturduğum da ise memnun bir şekilde mırıldanmıştı. Oda benim karşıma geçti ve yemem için işaret yaptı. Tabakta makarna görünce şok olmuş bir şekilde Derin Kaya'ya bakmaya başladım.
Onun tabağında et varken benimkinde makarna vardı.
"Ne o beğendiğinizi düşündüm?"
"Sen insanları neden dikizliyorsun?!"
Derin Kaya gülmeye başlamıştı.
"Ne demişler dostunu yakın düşmanını daha yakın tut."
Bende onun gibi gülerken masaya dirseklerimi dayadım.
"Az önce bana karşı olan tutumundan bahsediyordun şimdi düşmanın mı oldum? Ne o düşmanının dostu düşmanın mı?
Alayla sırıtırken önünde ki kadehi alıp bir yudum içti.
"Sizi zehirlerim diye mi yemiyorsunuz?"
Ondan korkmadığımı belli ederek çatalı makarnaya sapladım ve yedim.
"Imm hayır. Birincisi bu çok basit yöntem. İkincisi ise beni öldürmek isteseydin çoktan yapardın."
Derin Kaya birden alkış tuttuğun da şaşırmıştım.
"Zekanız takdir edilesi gerçekten."
Makarnadan biraz daha yedim ve önümde duran kadehten yudumlamaya başladım.
"Korkunuzu gizlemekte usta olduğunuz aşikar,ama ben benim karşımda korkan insanı hissederim."
"Korkulası bir adam olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?"
Elimde ki kadehi döndürmeye başladım.
"Ben olsam korkardım. Sizi nereden aldırdığımı unutmayın."
Gülümsedim ama alayla.
"Evet kendiniz gelmeyerek yaptınız bunu."
Derin Kaya da benim gibi alayla gülümsedi.
"Neden Aras'a bu kadar bağlısınız? Bir can için sizi böyle kendine bağlamış olamaz."
Düşünceli bir tavırla etrafa baktı.
"Eğer bir can uğruna böyle bağladıysa kendine,herkesi öldürebilirim bana bağlanmanız için?"
Verdiği cevap karşısında kanım donmuştu. Öyle soğuk bir adamdı ki bununla bir kez daha yüzleşmiş oldum.
"Ne konuşmak istiyorsun konuş artık!"
Derin Kaya'nın gözleri şimdi farklı bakmaya başlamıştı.
"Oğlum Aras'ın elinde. Siz beni oğluma götüreceksiniz."
"Haha neden yapacak mışım bunu?"
Derin Kaya başını sallayıp gülümsemişti.
"Sağ kolunuzda ki doğum lekeniz...size neyi ifade ediyor?"
İstemsizce başımı sağ kolumda ki lekeye indirmiştim. Kapalıydı kolum ama ben onun varlığını görüyordum.
"Bende öyle düşünmüştüm. Belki lekenin sahibini tanıyor olabilirim...belki bu lekeyi sevmemenize sebep olan o kişiyi de tanıyor olabilirim."
Annem ve Babam...içimi tuhaf bir his kaplamıştı. Sözleri doğru muydu bilmiyordum ama kafam çok karışmıştı gerçekten tanıyor muydu? Olduğum yerde kıpırdamaya başladım huzursuz oluyordum.
"Beni mi kullanacaksın?"
Derin Kaya başını yana doğru salladı.
"Beni Aras ile karıştırmayın Alçin Hanım."
"Ben sana yardım edemem!"
"Yardım edin demedim benim sizin yardımınıza ihtiyacım yok."
"Öyle mi? Peki neden aynı masada oturuyoruz şuan?"
"Sizi görmek istediğim için...ikimizin de öğrenmesi gereken şeyler vardı ben demesem kimse söylemeyecek belli."
"Ne öğrenmem gerekiyor?!"
Git gide huzursuz olmaya başlamıştım bu konuşma beni haddinden fazla geriyordu.
"Mesela,bir yalanın içinde olduğunuzu."
Kaşlarım havaya kalkarken Derin Kaya kahkaha atmıştı.
"Aynen bu tepkiyi bekliyordum."
"Ne yalanı ne diyorsun sen?!"
"Bunun vakti var sürprizi sona saklayacağım."
Sinirden gözlerimi yumdum.
"Aras hayatınızı bir gecede değiştirdi doğru mu? Ama sizin hiçbir şeyden haberinuz yok. Haberinizin olmadığı tek şey buda değil. Geçen 23 yılınızı bile bilmiyorsunuz aslında."
Hızla gözlerimi açtım. Ne diyeceğimi bilemez haldeydim. Korkuyordum bir şeyleri duymaktan.
"Özellikle de son 5 yılınız."
Bir dağ gibi üzerime yığılan bu cümle göğüs kafesimin sıkışmasına neden olmuştu. Dik oturuşum bozuldu. Sırtım beni dik tutmaya yetmiyordu. Gerçekler benim belimi büküyordu. Bilmediğim şeyler ise beni tamamen kambur bırakmaya yetecek durumdaydı.
"Sizi üzmek istemiyorum ama duymanız gerekiyor. Kandırılmaya büyük derece de müsaitsiniz Alçin Hanım."
Dilimi yutmuştum. Sadece karşımda ki adamı dinliyordum o konuşuyordu,o konuştukça benim dilim yok oluyordu.
"Karşımda o cüretkar kadını görmek isterim,bu imaj size yakışmadı."
Daha fazla çökmemek için masadan destek aldım. Kollarım beni ayakta tutmalıydı,yoksa yerin dibine girer bir daha çıkamazdım.
"Oğlunuz var demek...baba olmak için çok acele ettiniz anlaşılan."
Hiç benim hakkımda konuşulmamış gibi konuyu ona çevirdim. O ise tebessüm edip gözlerini üzerimde gezdirdi.
"Evet öyle oldu...gençtim bir hata diye düşündüğüm şey beni çok değiştirdi. Baya erken yaşta baba oldum,ama pişman olmadım."
Başımı salladım.
"Pişman olacağınız başka şeyler olur illa ki."
"Öyle mi? Nasıl mesela?"
Derin Kaya alayla gülüp kadehine uzandı.
"Aras mesela?"
Kadehi kafasına dikip bardağı hızla masaya vurdu.
"Aras'ın gerçekte kim olduğunu biliyor musunuz?"
Onayla başımı salladım. Aslında bilmiyordum ama biliyor gibi davrandım.
"O zaman neden hâlâ yanındasınız? Onun yanında ki herkes onun karanlığın da çürümeye mahkûmdur."
"Mahkûmiyeti seviyorum."
"Ama geçici olacak merak etmeyin. Masallarda ki gibi... kötü adam prensesi hapseder ama yakın diyarın prensi gelip prensesi kurtarır."
"Evet... Aras gelip beni kurtarır birazdan."
Derin Kaya'nın gözleri kısılmıştı,ifadesini düzeltip yüzüne sahte bir gülücük yerleştirdi.
"Kötü adamın kötülüğü sorgulanır Alçin Hanım. Herkes kötüdür...ama kimse hangi iyiliğinden dolayı kötü oluşu sorgulamaz."
"Saadede gelin lütfen."
"Kahve içer misiniz? Ben içerim...kahveden daha güzel olan o göz renklerimiz eşiğinde."
Başımı olumsuz anlamda sallamıştım ama Derin bana bakarken bile bir el işareti yapmıştı kime bilmiyorum. Etrafta kimse bile yoktu.
"Keşke çevrenizde ki insanlar sizin kıymetinizi bilse... şarabı çok sevdiğinizi mesela...ne kadar güzel yemek yaptığınızı...hayvan sevginizi... makarna sevdiğinizi...yazın yanmamak için uzun tişörtler giydiğinizi bilecek kadar kıymet verseler...tanısalar?"
Derin Kaya'nın benimle ilgili söylediği şeyler ağzımın açılmasına sebep olmuştu. Şok üstüne şok yaşıyordum. Artık benimle ilgini her şeyi bildiğine ve rol yapmadığına emin olmuştum.
"Ama kimse benim yerimde olamaz tabii...Aras sadece yalan söyler...kendi ile ilgili şeyler ön plandadır kimseyi önemsemez...sadece kendisi başka kimse değil... hastalıklı bir kişiliği var."
Kaşlarım havalanmıştı çoğu sözünün altında bir ima vardı.
"Benim ile ilgili olan şeyleri nereden biliyorsun?"
"Sizi insanlardan duydum ama bizzat kendim tanışmak istedim Alçin Hanım,sizi görmeden isminizi çoğu kez duymuştum bile."
"Kimden? Nasıl olur ben seni hayatımda ilk defa gördüm. Ayrıca sen bir katilsin!"
Derin Kaya başını yana doğru salladı yine.
"Katil olan kişinin yanında sizde duruyorsunuz Alçin Hanım? Neyi kastettiğimi biliyorsunuzdur?"
Aras'tan bahsediyordu.
"O açık en azından peki sen? Sen ne kadar açıksın Derin Kaya?"
"Adım size çok yakıştı..."
Gömleğinin yakasını düzeltti ve tekrar bana döndü.
"Herkesi gözden çıkaracak kadar açığım. Peki Aras? O sizin için herkesi gözden çıkarır mıydı?"
Alayla kahkaha atmıştı.
"Hiç sanmıyorum...sizi çıkarırdı ama herkesi değil...yalana karşın doğru durmaya çalışıyorsunuz...bu düzeni bozmak istiyorum."
"Ya bozamazsan?"
"Gerçekleri benden duymanızı istemiyorum...hem sırası değil...Aras sizi kullandığını düşünsün eminim fırsat vermeyeceksiniz?"
Düşünür gibi yapıp başımı salladım.
"Bence veririm gibi...bu ne tür bir manipüle tekniği?"
"Konumuz bu değil."
"Konumuz ne?"
"Siz ve ben... karşılıklı mutlu olacağız aslında...ben istediğime kavuşunca,siz istediğinize kavuşunca."
"Neymiş istediğim?"
"Benim istediğim oğlum Alçin Hanım...dediğim gibi yardımınıza ihtiyacım yok...bilginize ihtiyacım var geri kalanı ben halledeceğim."
Sandalye de geriye doğru yaslanıp kollarımı vücuduma sardım.
"Yardımıma ihtiyacın yok ama bilgimi istiyorsun? Buda bir yardım değil mi?"
Derin Kaya benim aksine masaya doğru eğildi.
"Değil...istediğim bir başka şey daha var ama ben zamanı severim...zaman bana istediğim her şeyi verir."
"Bu defa vermez bence."
Ayağa kalktı ve yanıma doğru ilerledi.
"Kahvemizi içerde içelim."

SİYAH SATIR (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin