DÖRT DUVAR ARASINDA

75 0 0
                                    

Geçtiğimiz günlerde yine hiçbir şey olmaması ile beraber,Aras'ın da olmaması artık canımı sıkıyordu.

Sürekli Onur'un gelmesi ve onunla oturup sohbet ediyor oluşumun dışında elzem bir şey olmamaya devam ediyordu.

Aradığım da telefonumu açıyor ve sadece iyi olduğumu sorup geri kapatıyordu. Ben onu sormak için arama girişiminde bulunduğum da o beni soruyor ve daha dönmüyordu.

Davet gününden bu yana beş gün geçmişti ve bu süre zarfı içinde Aras'ı sadece bir kere görmüştüm. Onur iyi olduğunu,işlerin biriktiğini, çalışması gerektiğini,kendisinin beni tek bırakmayacağını söylemişti. Bu sabah ise Onur geldiğinde ona zerre bir şey dememiş,yüzüne bile bakmadan veranda da oturmuş kahve içiyordum.

Hava bulutluydu sonbahar gelmişti. Yağmur yağacaktı. Kaç yağmur daha yağsa ben yaşadıklarımı unuturdum?
En son bu veranda da yağmur yağarken oturduğum da sürüklenerek ayrılmıştım bu evden.

Sağıma döndüğüm de,bir kaç hafta önce beni öldürme niyetiyle buraya koşan adam,bu defa elinde bir fincan tutarak sakin adamlarla yanıma geliyordu. Karşıma oturduğun da,oturuşumu düzelttim ve gülümsedim.
"Naber?"
Ayak ayak üstüne atıp sigara yakmıştı.
"Sıkıcı gerçekten sıkıcı."
"Ee bu hayatta her şey eğlenceli gelmemeli."
"Anlıyorum."
Artık konuşacak konu bulamamıştık. Ben ona hayatımla ilgili çoğu şeyi anlatmıştım. Oda bazen bana bir şeyler diyordu ama hep işiyle alakalıydı. Kendisine dair bir şey bilmiyordum.
"Aras ne zaman gelir?"
"Belli bir şey diyemem çünkü çalışıyor işleri çok birikti çok göz ardı ettim Aras çalışmadan duramaz."
Başımı sallamak ile yetindim sadece.
"Sana bir iyilik yapabilirim. Bence ikimiz de iki yakın arkadaş olma eylemini bugün hayata geçirebiliriz."
"Gerçekten mi?!" Diye bağırdım hevesle. Onur ise bana gülmüş,ve hoş bir ifadeyle başını sallamıştı.
"Ne yapacağız?!"
Onur sigarasını içerken sıcak bir şekilde kahkaha atmıştı.
"Önce izin alacağız!"
Telefonunu cebinden çıkardı ve kulağına götürdü.
"Ne yapıyorsun?"
"Anladım tamam biz çıkacağız."
"Evet Alçin ile...tamam merak etme oğlum ben yanında olacağım...alırım alırım düşünme sen...oda seni soruyordu."
Hemen gözlerim fal taşı gibi açılırken meraklı bir ifade ile Onur'a "Ne dedi bir şey mi diyor benimle ilgili?" Sorularını yöneltmiştim ama o beni işaret parmağı ile yaptığı 'dur' işareti ile durdurmuştu.
"Tamam...sende haber verirsin dikkat et...tamam görüşürüz."
"Ne oldu?!" Diye sordum heyecanla tekrardan.
"Hadi sen üzerini değiş."
"Ne giyeyim nereye uygun olsun?!"
"Ben anlamam kızım,sen kafana göre takıl işte."

Koşarak verandadan ayrıldım ve içeri girdim. Telaşımı gören Hilde bana sesleniyordu.
"Ne oluyor kızım ne bu acele?!"
Merdivenleri çıkarken,
"Onur ile dışarı çıkacağız hazırlanmaya gidiyorum!" Diye bağırıp merdivenleri üçer beşer çıkıp odama ulaşmıştım.

Aras'ın aldığı kıyafetler arasında oldukça güzel parçalar vardı. Bulduğum kadifemsi bir elbise giyinmiştim. Dizlerimin yukarısında olan bu elbise bedenime cuk oturmuştu. Tek sorun havanın biraz serin olmasıydı ve üzerime alacağım bir şeyin olmamasıydı. Kısa topuklu bir botta giyinip makyaj malzemelerine odaklanmaya başlamıştım. Hilde bunların hepsinin benim olduğunu söylediği için rahat rahat kullanıyordum. Saçlarıma da hafif şekil verip,makyajı mı da aynı hafiflikte yapıp aşağıya inmiştim.

Onur beni kapının önünde elleri cebinde bir vaziyette bekliyordu. Şaşkınca yüzüme bakıp gülümsemişti.
"Ama sen beni öldürtmek mi istiyorsun?"
Yanına ulaştım ve kendi etrafımda döndüm.
"Nasıl olmuşum?!"
"Güzel ama Aras bu halde çıktığını görürse...bilemiyorum."
"Bir şey olmaz ama üzerime bir ceket alsam iyi olurdu."
"Dolapta yok muydu kızım?"
Mutfaktan çıkan Hilde de sevecen bir ifade ile beni izliyordu.
"Maalesef böyle üşüyebilirim."
"Neyse tek derdimiz bu olsun çıkalım yolda alırız."
"Tamam olur!"
Hilde'nin yanına yaklaşıp onu büyük bir öpücük ile mutlu etmiştim ve evden çıkmıştık.

SİYAH SATIR (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin