35. Bölüm Bİ KÜÇÜK CESARET MESELESİ 2

660 33 18
                                    


Bölümün ikinci kısmını da hayırlısıyla bitirdim. Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. Bölüm aralarını açtığım için de beni idare edin lütfen. Küçük bir melekle uğraşmak Bİ hayli zamanımı alıyor ve son günlerde sıklıkla hasta oluyor miniğim. 2 gündür ateşler içinde yanıyordu. Onu uyuttuktan sonra açık tutmakta zorlandığım gözlerimle tamamlamaya çalıştım. İnşallah  bölümde kopukluk olmamıştır.

Sizlerden minik bir ricam olacak. Normalde böyle bir istekte hiç bulunmadım. Arkadaşlarınızı da hikayemi okuması için yorum yazarken etiketler misiniz? Tabi kitabımı okumaya layık buluyorsanız❤️

Oy ve yorumlarınızı benden esirgemeyin olur mu? 🤗

Keyifli okumalar :)

Sağlıcakla kalın...


Mehtap arkadaşı gittikten sonra önce annesiyle ilgilendi tıpkı bir yabancı gibi, ardından kendisine sert bir kahve yapıp pencere önüne geçti.

Hava bugün kasvetliydi, yada kasvetli olan onun ruhuydu. Göğsü daralıyor, nefesi bile güçlükle alıyordu. Hayatında hiçbir şey yolunda gitmiyordu.

Gözünü bir süre sonra karşı binasından görünen evdeki hareketliliğe sabitledi. Normalde özel hayata saygısı olan biriydi, ne var ki yaptığının hoş bir şey olmadığının farkında olsa da engel olamıyordu kendisine, belki de engel olmak istemiyordu, gördüğü kalabalık mutlu aile tablosundan.

Tıpkı yıllardır hayal ettiği, filmlerde ve çevresinde gördüğü gibiydi. Çok güzellerdi.

Gözünü başka bir yöne çevirse de yine onları izlemeye gitti kalbi.

Masada keyifli bir sohbet döndüğü güler yüzlerinden belliydi.

Konunun ne olduğu umrumda bile değildi, hipnoz olmuşcasına onları inceledi tek tek.

Anne baba çocuk ve torunlar.

Neden ya?

Niye benim de böyle kalabalık bir ailem olamadı diye veryansın etti. Neden babasız büyümüştü, neden kocası tarafından aldatılmış ve neden çocuk sahibi olamamıştı.

Son düşünceyle içten içe kahretti kendisini. Katildi. Hem de masum bir cana kıyacak kadar da gözü dönmüş bir canavardı aynı zamanda. Çok pişmandı. Zamanı geriye alma şansı olsa o bulanım anında böylesine dönülmez bir karar almazdı.

Ama ne var ki iş işten geçmişti.

Gözlerinden akan yaşı silmek için bile elini oynatmadı sadece ağladı sessiz ve derinden...

***

Öğlenden sonra Dinçer duş alıp, arkadaşının ona verdiği giysileri üzerine geçirdi. Bedenleri birbirine yakın olsa da üzerindekiler Dinçer'e biraz bol olmuştu ama öyle göze batacak gibi değildi.

Kirlilerini poşete yerleştirdiği sırada Rasim odaya girdi.

"Gitmesen olmaz mı?"

Dinçer poşeti eline alıp, yüzünü arkadaşına döndü.

"İstanbul'da bir işim bir sorumluluğum var. Apar topar geldim, artık iyi olduğuna göre gitmeliyim."

Rasim'in yüzü asıktı. Hep burada eski günlerdeki gibi kalsın istiyordu ama bencil olamazdı.

" Biliyorum. Yine gel olur mu?"

Dinçer arkadaşına yaklaştı.

" Bu kez sıra sende. Sen beni ziyarete gel, hem evimi çalıştığım yeri de gösteririm sana. "

AŞKIN YAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin