31. Bölüm GİZLİ PLANLAR

745 48 17
                                    

Yeni bölümü biraz geç paylaşıyorum. Bunun için gerçekten çok üzgünüm. Doğumuma 1 ay gibi kısa bir süre kaldı ve cidden bu süreç beni çok yordu. Sürekli uykusuz ve yorgunum. Kafamı toplamam hiçte kolay olmuyor. Ağrılarım ve mide yanmalarım ilk zamanlara göre giderek fazlalaştı. Onun için anlayışınıza sığınıyorum. Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur.

Oy ve yorumlarınızı benden esirgemeyin olur mu? 🤗

Keyifli okumalar :)

Sağlıcakla kalın...

Öğlenden sonra doktor başka hastaları için koştururken Mehtap ara koridorda umutsuz bekleyişine devam ediyordu. Sürekli annesinin iyi olacağını kendine tekrar ediyor olsa da, kalbi kuş misali korkuyla çarpıyor, nefes alışını kısıtlıyordu. Geçmişteki kaybetme korkusu yeniden gün yüzüne çıkmıştı. Hayatında başka bir kayıbı kaldıramayacak kadar güçsüzdü.

Dinçer arabasını müsait bir yere park edip arabadan inerken, bankadan çıktığı kararlı halinden eser yoktu. Mehtap'ı zor durumda bırakmak istemiyor olsa da özlemiş ve fazlacana merak ediyordu. Hali garipti. Bulduğu aşkı kaybetmek istemiyordu.

Derin bir nefes alıp, adımlarını atmaya başladı. Asansörü es geçip, merdivenlere yönelmeye tercih etti. Bu sayede Nilüfer'le karşılaşma olasılığını en aza indirgeyebilirdi.

Kata vardığında, Mehtap'ı tek başına otururken buldu. Öylesine hüzünlü görünüyordu ki, içi acıdı. Sevdiği kadını hep gülerken görmek istiyordu.

Dalgın olan genç kadına doğru yaklaşırken, aynı zamanda da etrafa göz gezdirip kontrol ediyordu.

Nilüfer'e yakalanmadan Mehtap'ın karşısındaki yerini aldığında,
Mehtap gelen kişiyi fark ederek başını kaldırdı.

Dinçer'in kendisine gülümseyerek baktığını gördüğünde, ona karşılık vermek istedi ama yapamadı. Sanki tüm bedeni taş kesilmişti.

"Senin burda ne işin var?" diye sordu şaşkınlık içinde.

Dinçer cümleden pek hoşlanmamış olsa da masumane bakışlarını bozmadı.

"Seni özledim."

Mehtap mutlu oldu, tabi bunu belli etmekten kaçındı.

"Ya Nilüfer burda olsaydı?"

Dinçer üzgün olduğunu söyleyip, özür dilediğinde, Mehtap başka yöne bakıyordu.

"Sadece iki dakika. Söz ondan sonra gideceğim."

Mehtap Dinçer'in bazı zamanlarda kendisinden olgun, bazen ise küçük bir çocuk gibi davrandığını düşünüyordu.

Mehtap'ın sessizliğini koruduğunu gören Dinçer usulca Mehtap'ın yanına oturdu.

Mehtap halinden memnun olsa da, bu konuda renk vermemeye yemin etmiş gibiydi. Belki de içten içe kendisi gibi Dinçer'i de suçluyordu. Eğer aşktan gözü kör olmuş olmasaydı, belki de annesinin ruh halinden haberi olacaktı. Kim bilir belki de engel olabilecekti, tüm bunlara. Tabi bunların hepsi birer varsayımdan ibaretti.

"Annem benim yüzümden bu halde."

Mehtap içini yiyen şühpeyi bir anda dışarıya vurdu.

"Onu da nerden çıkardın?"diye sordu şaşkınca.

Mehtap gücünü toplamak için kısa bir an susmayı tercih ederken, nerden söze gireceğini bilmiyordu. Gözleri yerle bir olurken dudaklarını araladı.

"Bize geldiğin o günü hatırlıyor musun?"

"Evet."

Anlamsız bakışları yanındaki kadındaydı.

AŞKIN YAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin