29. Bölüm AŞKA DAİR

914 57 20
                                    


Sürekli hasta olan bir bünyeye sahip olmayan biri olarak, son günlerdeki hasta oluşlarıma birde grip eklendi.🤦‍♀️ Nasıl vede nerden geldiğini bilmediğim griple savaşıyorum. Galiba havanın sürekli olarak bi soğuk bi sıcak oluşundan etkilendim. Neyse fazla konuştum. 🙈Hepinize sağlıklı günler diliyorum. Umarım hasta olarak yazdığım bölümü beğenirsiniz. ❤️

Oy ve yorumlarınızı benden esirgemeyin olur mu? 🤗

Keyifli okumalar :)

Sağlıcakla kalın...


Dinçer sabah bankaya adımını attığında, ayakları geri geri gidiyordu. Gözleri Mehtap'ın boş masasını bulduğunda, içini hüzün kapladı.

Önüne dönüp, masasına geçti.

Arkadaşları sırasıyla ona " Günaydın" dediğinden onlara karşılık verdi, tabi onlar gibi güler yüzlü olmayarak. Aklı sevdiğinde ve kötü gününde yanında olamayışındaydı. Bu konuda ne kadar Mehtap'a hak veriyor olsa da, yine de kalbi bencilce düşünerek yanında olmasını söylüyordu. Ama Mehtap'a söz vermişti gece mesajlaştıklarında. Onu zora sokacak bir şey yapamazdı, ne kadar görmek istese de. Bu durumun en kısa zamanda geçeceğini de biliyordu. Şimdilik buna katlamaktan başka çaresi yoktu.

Mesai başlayalı iki saatte olmuştu. Dinçer'in bir gözü sürekli olarak telefonundaydı. Nilüfer yanında diye Mehtap'ı da arayamıyordu. Son mesajı göndermesini üzerinden bir saat geçmişti. İlk mesajı atalı ise üç saatten fazla olmuştu. Merak ediyordu. En azında kısa da olsa birşey yazamaz mıydı?Acaba yolunda gitmeyen bir şeyler mi vardı?

Beynini yiyen kurtçuklar işine dikkatini vermesini bir hayli zorluyordu. Gözlerini sıkıntıyla bilgisayar ekranına çevirdi.

Serdar bir ara kahve almak için ayağa kalktığında, Dinçer'in yanına uğradı. Sabahtan beri Bi garipti.

Selam verip, garipliğinin sebebi sordu.

"Neyin var?"

Dinçer konuyu uzatmak istemediği için, dün söylediği yalan üzerinden konuşmasını sürdürmeye karar verdi.

"Aklım arkadaşımda."

Serdar omzuna dokunup"Üzme kendini, iyi olacaktır, gençler çabuk pes etmez. "

"Umarım dediğin gibi olur."

Serdar yanından ayrılıp masasına giderken, Dinçer bugünün bir an önce bitmesini diliyordu.

Öğlen saati Nilüfer birkaç özel müşterisi için bankaya gelmek durumunda kaldı. İşlerini hal ederken kızıyla kısa bir telefon görüşmesi de yaptı. Dün gece kızının yanında olamadığı için, bugün onu görmeden hastaneye gidemezdi. Nedense bu aralar kızı biraz huysuzluk yapıyordu, istediğinde anne ve babasını görmediğinde.

Nilüfer işlerini titizlikle bitirirken, Dinçer'le iki defa göz göze geldi. Dinçer onunla konuşmak istese de buna cesaret edemedi. Dün onları fark ettiğini bilmesi, garip bir şekilde ondan çekinmesini sağlamıştı.

Masasının toplayıp, ayağa kalktığında bu kez Dinçer'i görmemezlikten geldi. Banka müdürünün odasına geçtiğinde, tüm işlerini hal ettiğini bildirdi.

"Teşekkür ederim. Mecbur olmasaydık, seni çağırmazdık."

"Biliyorum Davut bey. Sorun değil."

"Zübeyde Hanım nasıl oldular?"

"Durumu aynı, doktor her şeye hazırlıklı olmamızı söylüyor.

" Çok üzüldüm. Umarım sağlığına biran önce kavuşur. "

AŞKIN YAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin