22. Bölüm ETEKTEKİ TAŞLAR

1.2K 64 34
                                    

Uzun bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz.

Oy ve yorumlarınızı benden esirgemeyin olur mu? 🤗

Keyifli okumalar :)

Sağlıcakla kalın...



İş çıkışı Mehtap Dinçer'in bankadaki kısa süreli yokluğunu hissederek bankadan ayrıldığında, aklına gelen mesajla kendini gülümserken buldu. Dinçer'den aldığı kısacık mesajla kendini hiç olmadığı kadar
değerli hissetmişti, ama bu ilişkide geri durmak istiyordu. Çünkü ilk acılarla kavrulan olmak istemiyordu.

***

Dinçer arabasını görevliden teslim aldığı gibi evine gidip Mehtap'ı beklemeye başladı. Pencere önünde durup sokağa bakarken derin düşüncelere dalıp gitmişti. Sevdiğinin yolunu gözleyen bir erkek olarak bu kendisine birazcık gülüş gelse de hoşuna gidiyordu.

Sokağa giren bir arabaya dikkat kesildiğinde, arabanın sahibini gözlerinden önce kalbi tanımıştı sanki.

Mehtap park ettiği arabasından çıkıp,
binaya doğru ilerlemeye başladığında, Dinçer heyecanla sevdiğini izliyordu. Mehtap içindeki türtüye kapılıp başını yukarıya doğru kaldırdığında, Dinçer'le göz göze geldi, içinde sanki havayi fişekler atıyordu. Gözlerini kaçırarak binaya hızla giriş yaparak merdivenleri çıkmaya başladığında kalbi hala hızla atıyordu.

Dinçer hızla hareket edip aynanın karşısına geçti, saçlarını gelişi güzel eliyle havalandırıp, dairenin önüne çıkıp, sevdiğini bekledi. Mehtap çıktığı son basamağın ardından başını kaldırıldığında, Dinçer'i kapıya yaslanmış bir şekilde gördü.

Kısa bir bakışma yaşandı, aralarında. Mehtap ona yakın duruyordu. İlk kez biri görür diye endişe etmiyordu, çok özlemişti. Konuşmak onlar için gereksiz bir şey gibi geliyordu o anda. Çünkü gözleri hiç susmuyordu ikisininde.

"Bu gün geç geldin?"

Onu merak eden birinin olması hoşuna gitmişti. Kaza olduğunu ve onun için trafiğe takıldığını belirdi.

"İstanbul trafiği işte."

Dinçer gülümseyen kadının gülüşünde takılı kaldığında, onun da dudakları tebessüm eder gibi hareket etti. Bir adım Mehtap'a yaklaşıp, hayranlıkla bakarken Mehtap'ın gülüşü anında kesildi. Dinçer'in onu öpeceğini düşünmeye başladı, kalbi sanki yerinden çıkacaktı. Ama Dinçer Mehtap'ın al rengi dudaklarına öpmek için bakmıyordu, bu istediği bir şey olsa da o anda bir kadının bu denli güzel gülüyor olmasına büyülenmişti. Gözlerini bile kırpamıyordu.

"Rica etsem bir daha güler misin?"

Mehtap'ın iri gözleri şaşkınca açıldı. Dinçer Mehtap'ın düz bir çizgi olan dudağının kenarına dokundu parmağıyla. "Güler misin?"

Mehtap bu durumu garipsemiş olsa da, tebessüm ederken buldu kendini.

"Sana gülmek çok yakışıyor."

Mehtap aldığı itifatla yüzü al rengini aldığında, tüm bedeni hareket yetisini kaybetmişti sanki. Ta ki telefonu çalana kadar.

Mehtap rüyadan uyanan biri gibi irkilerek kendisine gelip çantasından telefonunu çıkardı. Arayan annesiydi. Ona binanın içinde olduğunu söyleyip kapattığında, Dinçer Mehtap'ı hafızasına kazırcasına bakıyordu.

"Benim eve gitmem gerekiyor."

Dinçer "Peki" dediğinde, bu durumdan hoşnut olmadığı belliydi, ama tebessüm etmeyi ihmal etmedi.

AŞKIN YAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin