CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI HEPİMİZE KUTLU OLSUN. YÜCE ÖNDER ATATÜRK'Ü VE SİLAH ARKADAŞLARINI SAYGI, MİNNET VE RAHMETLE ANIYORUM.
Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur.
Oy ve yorumlarınızı benden esirgemeyin olur mu? 🥰
Keyifli okumalar :)
Sağlıcakla kalın...
Uyuyan genç kadını izleyen Dinçer ona bir yandan hayranlıkla bakarken bir yandan da dün geceyi düşünüp dertleniyordu. Gece onu bulduğu hali bir türlü zihninde silinmiyordu. Güneş doğmaya yakın ağlamanın verdiği ağırlıkla gözleri ummuştu genç kadın. Bu durum Dinçer'in hayatında yaşadığı en zor gece olabilirdi. Sevdiği kollarında ürkek bir kuş gibi sarsıla sarsıla ağlamıştı, tek kelime etmeden. Konuşmaya bile meceli yoktu, Dinçer'de bu konuda baskı yapmaktan kaçınmış omzunda uyuya kalana kadar sevdiği kadınla sessizliği paylaşmıştı. Sessizliğin fısıltıları yok muydu?
Mehtap başındaki ağrının eşliğinde kan çanağına dönen gözlerini araladığında, ona bakan bir çift mavi gözle karşılaştı. Bakışlarında minnet barındırsa da bulunduğu yerin yabancı oluşuyla hızla ilkilip doğruldu.
Başındaki ağrı ben burdayım dercesine daha da kendini gösterirken, yataktan kalkmak için hareketlendiğinde ona yardım etmeye çalışan adama şu soruyu sorabildi güçlükle.
"Nerdeyim ben?"
Dinçer sevimli bir yüz ifadesi takındı.
"Seni kaçırıp kötü emellerime alet ettim." dediğinde Mehtap etrafı kontrol etmekle meşguldü.
Dinçer'le bakışları çakıştığında, onunla dalga geçen adama sertçe bakıp "Bu hiç komik değildi." dedi.
"Yersiz bir şakaydı, üzgünüm."derken süt dökmüş kedi gibiydi hali.
Elleriyle önüne düşen birkaç tutamı geriye doğru atarken, Dinçer'e bakmadan konuştu.
" Lavabo ne tarafta? "
Sendeleyen genç kadına yardım etmek için hamlede bulunan Dinçer Mehtap'ın" gerek yok, tarif etmen yeterli. "dediğinde fena bozuldu. Sadece onu güldürmek istemişti, tabi eline yüzüne bulaştıracağını hesaba katmamıştı.
"Koridorun sonundaki ikinci kapı."
Mehtap sarsak adımlarla oraya doğru ilerlerken, Dinçer onun ardından kısa bir an bakıp, yiyecek birşeyler hazırlamak için mutfağın yolunu tuttu.
Genç kadın yüzünü soğuk suyla yıkayıp aynadaki aksine bakarken ne kadar da acısına görüldüğüyle yüzleşti. O güçlü bir kadındı, şu hayatta nerelere göğüs germişti.
Ama yıkıldığı zamanlarda olmuştu, hayatında. Aile kavramı onun en zayıf karnıydı. Bir an önce silkelenip kendine gelmesi, hayatını yoluna koyması gerekiyordu. Annesi şuan için onu istemiyor kaçıyor olsa da vazgeçemezdi kıymetlisinden. Çabalayacak kapıdan kovsa bacadan girecek bir yol bulup annesini evine getirecekti. İlk iş annesini görmeye gitmeli onunla tekrar konuşmalıydı. Islak ellerini dağılan saçlarına sürüp eliyle düzelttikten sonra lavabodan çıktı.
Dinçer onu koridorda bekliyordu. Genç kadın dün için teşekkür edip, hızla hareket ettiğinde Dinçer sırtını ona dönmüş olan kadını kolundan nazikçe tutup kendisine çevirdi.
"Birşeyler hazırladım. Onları yemeden gitmesen olmaz mı?"
Acısını ses tonuna karşılık yüzünü Dinçer'e döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN YAŞI
RomanceKadın ve adamın arasında "10 YAŞ"vardı. Ama benim hikayemde"BÜYÜK"olan KADINDI... *** Dinçer duvara yasladığı kadına doğru başını az daha yaklaştırdığında Mehtap gözlerini tamamen yumdu. Burnuna gelen yalnızca Dinçer'in keskin parfüm kokusu değildi...