Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur.Oy ve yorumlarınızı benden esirgemeyin olur mu? 🥰
Keyifli okumalar :)
Sağlıcakla kalın...
Demir sabah kahvaltı masasında karısının neden bu denli düşünceli olduğunu merak ediyordu. Akşam yemeklerini yerlerken de karısı tıpkı şuan olduğu gibi dalgındı. Canını sıkan bir şey olduğu belliydi ama bunun sebebini sorsa bile karısı ona yorgunluğundan böyle olduğunu öne sürüyordu. Kahvaltı sonrasında evden karısının yanağına bir öpücük kondurup ayrılan Demir" seni seviyorum" cümlesini de söylemekten geri durmamıştı.
Kendiyle baş başa kalan Nilüfer ise kocasından yarım saat sonra evden ayrıldı, arabasına binip bankaya doğru ilerlerken aklındaki düşüncelerden kurtulmaya çalışıyordu.
Tayfur uzaktayken onsuz durabilmek daha kolaydı. Şimdi eşiyle birlikte çalışıyor olmaları aralarına ördüğü duvarı şeffaf hale getiriyordu. Kocasına bir zamanlar kardeşi gibi sevdiği arkadaşının kocasından pardon "eski" kocasından nasıl rahatsız olduğunu söyleyebilirdi. Aslında rahatsızlık değildi duyduğu his, kendine hakim olamamak korkuyordu. Senelerdir içinde sakladığı sırrının duyulması o onun felaketi olurdu. Eğer aşkının bir karşılığı olduğunu bilseydi, her şeyi göze almaya dünden hazırdı.
Radyoyu açtı.
Kafasını dayatmak için açtığı radyo bile onu daha beter bir hala soktu.
Her söz mü ona yasak aşkını hatırlatırdı...
***
Faruk dosyaları inceleyen Serdar'a Dinçer'i işaret ederek "bu niye böyle sürekli sırıtıyor? " diye sordu merakla.
Serdar kısa süreliğine gözlerini Dinçer'e dikip "Bilmem."dedikten sonra işine geri döndü.
Arkadaşının umursamaz tavrına hayret etti."Hiç mi merak etmiyorsun?"
Serdar sıkıntıyla soludu."Senin başka işin yok mu, başkasının gülüp gülmemesini kendine dert ediniyorsun?"derken ters bir bakış atmıştı.
" Ne yapayım, işime odaklanamıyorum düşünmekten." İçini kemiren merak duygusu ona halası Nazan'dan geçmişti.
"Benim şuan yetiştirmem gereken başka bir işlerim var. Sana da aynını tavsiye ederim."
Kendini yok sayarak işine dönen
Serdar'a sinir oldu. Önüne dönerken ağzında mırıldandı."Ben nasıl olsa öğrenirim."
Serdar Faruk'un sesini işitse de pek oralı olmadı.
***
Öğlene doğru Mehtap balkonda yıkanmış çarşafları asarken, fazlaca düşünceliydi. Annesinin aralarına ördüğü sert duvarı nasıl aşabileceğine kafa yoruyordu. Bir türlü ona yaklaşmasına izin vermiyordu. Göz göze gelmekten kaçınıyordu. Hafızasını kaybetmeseydi, annesinin kendisini cezalandırdığını düşünebilirdi, ama ortada böyle bir şey de yoktu, bildiği kadarıyla.
Bildirim sesiyle duraksadı. Telefonu balkonun mermerinden alıp, gelen mesajı okudu.
"Seni özledim."
Gölge düşen yüzüne güneş doğdu adeta. Mesajı birkaç kere okuyup, ergen aşık gibi gülümseyip durdu. Biri görse şu halini ne dalga geçerdi. Kendini toparlayıp, mesaja karşılık vermeden telefonu aldığı yere bıraktı. Netice de ortada ona sorulmuş bir soru falan yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN YAŞI
Storie d'amoreKadın ve adamın arasında "10 YAŞ"vardı. Ama benim hikayemde"BÜYÜK"olan KADINDI... *** Dinçer duvara yasladığı kadına doğru başını az daha yaklaştırdığında Mehtap gözlerini tamamen yumdu. Burnuna gelen yalnızca Dinçer'in keskin parfüm kokusu değildi...