14. Bölüm HERKESİN ACISI SEVGİSİ KADAR

1.6K 65 11
                                    

Bu ara aklımı kitabıma veremiyorum. Annem hasta size demiştim. Sürekli hastaneye gidişi tahlillerin iyi çıkmayışı beni fazlasıyla etkiledi. Defalarca yazıp sildim. Umarım kopukluk oluşmamıştır bölümde, olursa da hoş görün lütfen. Sözlerime noktayı tüm hastalara acil şifalar dileyerek sonlandırıyorum.🙏

Oy ve yorumlarınızı benden esirgemeyin olur mu???

Keyifli okumalar:)

Sağlıcakla kalın...

Çiğdem tüm gün evden çıkmadı, sürekli bu sabah ki olayı düşünüp kendini hırpaladı, ama bir taraftan da bu hale gelmesine sebep olan kişilere kızıp durdu, söylendi.

Hiç kimse neden diye sormadı ona, neden ilişkimiz yürümüyor, neden en ufak bir tartışmayı gözünde büyütüyorsun diye? İnsanların tek yaptığı şey ayıplamak, aşşalamak vede sadece kendini haklı görmekti. Aslında Çiğdem'de bir bakıma kendini haklı görüyordu. Büyüğü ev ona iyi davranmamış olabilirdi, ama o annesi gibi sessiz kalamazdı. Kendini huzursuz hissettiği her kişiden kaçması onu suçlu yapmazdı. Evet yanlış kişilerin hayatına girmişti, bunu yeniden sorguluyordu, ama ilk kez kendisine başka pencereden bakarak.

Ne gariptir ki, hem hayatında biri olsun diye çabalamış, hemde olduğunda yürümekte güçlük geçmişti. Aslında o sıcak bir yuva, sadık ona gözü gibi bakan bir eş istiyordu. Oysa hayatına giren erkeklerin hepsi bunu parayla sağlayabileceğini sanıyordu. Para gerekliydi, ama para kadar gerekli olan bir şey daha vardı...

Gerçek sevgi!

Dinçer'in sabah ona söylediği sözler düştü zihnine.

Birinin seni tamamlamasına ihtiyacın yok ki.

Sen, sen olduğun için değerli ve özelsin. Sakın kimsenin seni üzmesine izin verme bu kendin bile olsan.

Çiğdem içtiği alkol ve üzerine sinen sigara kokusundan kurtulmak için duş almaya karar vererek, yer ettiği kanepeden kalkıp banyonun yolunu tuttu. İlk başta Dinçer'in davetini kabul etmemek için bahaneler öne sürse de, ardından Dinçer'e geleceğine dair mesaj attı.

Çünkü Dinçer haklıydı, birinin onu tamamlanmasına ihtiyacı yoktu ve hayatta insanın başına ne gelirse gelsin, hayat üzülmek için çok kısa...

***

Dinçer'in içi içine sığmıyordu. İlk kez evine misafir çağırmanın mutluluğuyla sürekli gülümsüyor ve saatine bakıp duruyordu. Aslına bakarsanız misafirlerinin yanı sıra Mehtap gelecek diye çok heyecanlı ve mutluydu. Onun için sürekli mutfağa geçerek hazırladığı ikramlıklarını kontrol ediyordu. Sonuçta ilk izlenim çok önemliydi.

Evin zili çalmaya başladığında, Dinçer mutfaktan çıkıp dış kapıya doğru hızla ilerledi. Tam kapıyı açmak üzereyken evin zili tekrardan çalmaya başladı.

Kapıyı açtığında karşısında Mehtap'ı görmeye bekleyen Dinçer, arkadaşlarını görünce yüzündeki beklentiyi saklayıp " hoş geldiniz."dedi.

Faruk adımını çoktan eve atmıştı, o anda.

"Bu hiç mi büyümez" diyerek serzenişte bulundu Nilüfer, Serdar'a bakarak, kısık sesle. Ardından Dinçer'e tebessümle karşılık verdi. "Merhaba." Elindeki poşeti dış kapı kapandıktan sonra Dinçer'e doğru uzattı.

"Bu nedir?" diye sordu Dinçer, şaşkınca.

"Ev hediyesi."dedi Nilüfer.

Dinçer mahcupça baktı, uzun zamandır birinden hediye aldığını hatırlamıyordu. Bu ince düşünce karşısında duygulandı. Serdar'ın omzuna dokunmasıyla, hediyeyi alıp teşekkür etti arkadaşlarına.

AŞKIN YAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin