Bölüm 11 - Umut

379 27 50
                                    

Sarı saçlarını omzunun gerisine bırakan kadın, "Açıkçası ben hastane yönetiminden memnunum." dedi kahve bardağını eline alırken. "Bütün ihtiyaçlarımızı değerlendirmeye alıyorlar, en azından bizim bölümde."

"Pelin Hocam, siz laboratuvarda çalıştığınızdan olabilir mi?" dedi Fatih Hoca, yarım bir sırıtmayla. "Her türlü testin sonucunu sizden almıyor muyuz? Mecburen size önem verecekler. O ekipmanların düzenli olarak bakılıp yenilenmesi gerekiyor sonuçta."

"Aksi bir şey iddia etmedim Fatih Hocam." dedi Pelin ters ters. "Hem sizin bölümünüze alınan son teknoloji MR cihazını da duymadım sanmayın."

"Tamam, ben de sizin söylediğinizin aksini iddia etmedim sonuçta, değil mi Kenan Hocam?"

Nihayet lafın kendisine gelmesiyle Kenan sıkkın bir şekilde başını salladı.

"Evet hocam, sizin dediğinizden..."

"Bakın, gördünüz mü?" diye zaferle gülümsedi Fatih. Pelin ise gözlerini devirerek Kenan'a döndü.

"Ee, hocam? Biraz kendinizden bahsetsenize. Hiç konuşamadık adamakıllı."

Kenan'ın dalgın bakışları karşısındaki kadına döndü. "Şey - ben mi?"

Kadın ona cilveli bir şekilde göz kırptığında Kenan masadan kalkıp gitme dürtüsünü zorlukla bastırdı. "Siz tabii ki. Hastanemize geleli 2 ay oldu, nihayet tanışabildik ama onda da ağzınızı bıçak açmıyor."

Öğlen molasında bir şeyler yemek için kafeteryaya inen ve indiği gibi farklı bölümlerden iki hocanın davetiyle kendini onların masasında bulmuş olan Kenan, burada olmaktan pek de memnun değildi. Özellikle de Pelin'in ikide bir ona karşı gösterdiği özel ilgiden.

"Pek de anlatılacak bir şey yok, açıkçası." dedi, kadına bakmamak için elindeki karton bardakla oynayarak. "Adım Kenan Acar, Edirne'den geldim, genel cerrahide operatör doktorum." Neredeyse ezberlemiş gibi söylemişti. Pelin hafifçe güldü.

"E hocam onları biliyoruz zaten. Ben kendinizden bahsedin istiyorum. Yaşınız kaç, evli misiniz, hastanemizi nasıl buldunuz..."

"Evli misiniz derken?" dedi Kenan tek kaşını kaldırarak. Fatih gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp eliyle ağzını kapattı.

"Pelin Hocam biraz meraklıdır, Kenan Bey. Kusura bakmayın..." dedi hala sırıtırken. Pelin ters ters baktı ona.

"O ne demekmiş Fatih Hocam? İnsana evli olup olmadığı sorulamaz mı? Hem belki hayatının aşkını hastanemizde bulur, belli mi olur?" diye ekledi, Kenan'a kaçamak bir bakış atarken.

Veysel'in ikide bir söylediği bir söz vardı ya, neydi o? Hah, şeytan diyo yenil öfkene, kalk şu masadan, bir güzel boz şu kadını...

"Evli değilim, Pelin Hanım." dedi Kenan, sesini normal seviyede tutmak için elinden geleni yaparken. "Evlenmeyi de düşünmüyorum." Ki bundan size ne zaten?

"Öyle demeyin hocam, nasip kısmet işleri bunlar." dedi Pelin ona göz kırparak. "Bir bakmışsınız, birkaç ay sonra ailenizi almış, çiçekle çikolatayla istemeye gelmişsiniz... birini."

Son kelimedeki değişim Fatih'in dikkatini çekse de, Kenan oralı değildi. Aklında bir cümle yankılanırken, zorlukla yutkundu. 'Birkaç ay sonra ailenizi almış, çiçekle çikolatayla istemeye gelmişsiniz...'

"Merhabaaa, Pelin hocam, Fatih hocam. Kusura bakmayın ya rahatsız ediyom ama."

Veysel'in dibindeki sesi Kenan'ı daldığı yerden çıkartırken, hızla yanında ayakta duran genç adama döndü. Yüzünde istemsizce bir sırıtma oluşmuştu. Afferin lan, tam zamanında yetiştin.

Kaybedilmiş Bir Oyun • VeyKen (Gönül Dağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin